|
|
Uykusuz her gece
(Bir yatak odası... Gece... Yatakta bir çift yatmakta. Daha doğrusu kadın uyuyor ama adamımız yatakta oturmuş kendi kendine konuşma halinde. Az sonra kadın da seslere uyanıyor tabii...) - I love you Hagiiiiiii... Hırsız Hagii!... I love you Hagi... Hırsız Hagiii... - Tarık, bu kabus değil mi canım? Ben şu an uyuyorum ve senin yatakta saçmaladığını görüyorum di mi hayatım? Yoksa sen normal bir insansın ve gecenin 3'ünde uyanıp, yatakta Hagi'ye olan duygularını dillendirmezsin değil mi bi tanem? - Evet Şükran. Haklısın bunlar bir kabus olmalı. Hagi'nin cebi kayboluyor geri geliyor. Ama giden puanlar geri gelmiyor. Neyse sen yat uyu güzelim, ben hallederim. I love you Hagiiiii... Hır-sız Ha-giiii... - Neyi hallediyorsun Tarık ya? Off Allahım ya... Kocam gece yarısı Hagi'ye ilan-ı aşk ediyor. Sonra da benden yatıp uyumamı bekliyor. Bari bir kadına ilan-ı aşk etsen, onu daha bir anlardım. Hiç olmazsa gözlerini oyarken kafam net olurdu. Şimdi ben senin gözlerini yine oyucam ama neden oyduğumu tam da anlayamıycam. - Şükran sus. Sen bir Fenerbahçelisin ve bunu anlayamazsın. I love you Hagiiiii... Hır-sız Ha-giiii... - Bunun anlaşılır tarafı mı var Tarık? Adama hem seni seviyorum diyorsun hem de hırsız diyorsun. - Dedim ya Şükran sen bir Fenerlisin. Beni sorunlarımla yalnız bırak. - O zaman sen de gece yarısı beni uykumun en güzel yerinde uyandırmayı bırak. Yani iyi ki bir yüzüncü yılınızı kutluyorsunuz, sene başından beri uyku haram oldu sayende. - Ya sen niye kafanı takıyorsun ki böyle şeylere. Sen Fenerli'sin. Keyfine bak. - Öyle ya, kocam gece yarısı kalkıp, acaba bizim stattaki meşale hâlâ yanıyor mu diye uyanıp konuşmaya başlasın, ben de uyuyayım. Meşale derdi bitti yeni stadın yeri ne olacak derdi başladı. Uykular yine bölündü. O bitti yeni Fransız Ribery'nin yüzü acaba neden öyle? Takıma uyum sağlayacak mı derdin başladı. Ben uykumdan oldum. Onu da atlattık tam uyuruz artık diyordum bayan basketçiler küme düştü. Şimdi de Hagi'nin cebi çıktı. - Şükran sadece o mu ha? Olay bu kadar basit mi yani? Trabzon'a evimizde yenildik. 7 puan geriye düştük. 100 yılımızda şampiyon da olamıycaz böyle giderse. - Uzatma Tarık. - Uzatan sizsiniz. Uzatmalarda gol atmak huyunuzu bırakamadınız. Maç doksan dakika değil mi kardeşim? Atsanıza golünüzü efendi gibi maçın içinde. 100. yılımızda bir başarı göremeyecek miyiz biz kardeşim ya? - Evliliğimizin 5. yılında boşanmak seni keser mi peki Tarık? O da bir başarı yani. - O ne demek? - Böyle giderse sen yoluna ben yoluma demek. - Tabii, sıkışınca boşanalım. Sen nasıl Fenerlisin ha Şükran? Nerede kaldı ezeli ebedi dostluk. Rekabet sahada kalmalı. Fenerli Galatasaraylıya destek olmalı. - Yaaaaa... Ağlamak istiyorum ya... Sabah 3 buçuk oldu be adam. Başlıycam şimdi senin Galatasaray'ına da, şampiyonluğuna da, 100. yılına da... Yat zıbar uyu be. Tövbe tövbeee... - Olmaz. Sen uyu. Senin tuzun kuru nasıl olsa. Takımın almış başını gidiyor. Şampiyonluk geliyor. Baskette Avrupa şampiyonluğu gözükmüş. Kulübün kasası para dolu. Paçalarınızdan akıyor. - Yaa sorma. Bana da bir faydası var ki. Aylardır üstüme bir gömlek almadım Tarık bey. - Almayacaksın tabii. Ben kendime takımı yüzüncü yılda kan ağlıyor, karısı gömlek alıyor dedirtmem. - Ne yapıcaz yani? Galatasaray sıkıntı da diye biz de sefalet mi çekicez? Delirdin mi be adam? Neler diyorum ben ya? Delinin birine laf yetiştiriyorum. Ben uyuyorum. Ne halin varsa gör. - Yaa tabii şimdi deli olduk. 5 yıl evvel sen bana deli oluyordun ama. Niye çünkü o zaman Galatasaray'ım Avrupa deviydi diye. İki tane Avrupa kupam, 4 yıl üst üste şampiyonluğum var diye. Aslanım ben diye aslan. Şimdi de deli olduk ha?! Vay be, Şükranıma bak be!!! Ah ulan yönetim, ah ulan Hagi, görün işte ne hallere düştük. Yönetim istifaaaa... Hırsız Hagiii... I love you Hagiiii.... I love you Hagii...
|