|
|
|
|
|
|
Sağduyu çağrısı
Cumhurbaşkanı Sezer: 'Kışkırtmalara kapılmamalıyız. Ortak duyarlılık korunmalı.'
Başbakan Erdoğan: 'Milletin her bir ferdi uyanık olmalı ve Türkiye'nin medeniyet hedefine sahip çıkmalı.
Genelkurmay 2.Başkanı Başbuğ: ''Olabilecek tahriklere karşı toplumun provokasyonlara kapılmadan kanunlar çerçevesinde ve sağduyulu hareket etmesinin önemli olduğunu ifade etmek isteriz"
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, bazı kentlerde yaşanan ve üzüntü veren olumsuz gelişmelerin tüm ülkede giderek yaygınlaşmasını ve bunların belirli yönlere çekilmesini isteyen iç ve dış çevrelere karşı ortak duyarlılığın korunması gerektiğini belirtti.
Sezer, ''Bir süredir kimi kentlerimizde yaşanan ve hepimize üzüntü veren olumsuz gelişmelerin tüm ülkede giderek yaygınlaşmasını ve bunların belirli yönlere çekilmesini isteyen iç ve dış çevrelere karşı ortak duyarlılığımızı korumamız gerekmektedir. Belirli amaçlara hizmet eden olası kışkırtmalara kapılmamalıyız. Hiçbir güç ulusal birliğimiz ve ülke bütünlüğümüzü bozamaz. Türkiye Cumhuriyeti'nin korunacağından hiç kimse kuşku duymamalıdır.''
ERDOĞAN: TÜRKİYE AŞİRET DEVLETİ DEĞİL
Partisinin grup toplantısında konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da Türkiye'de yaşayan, Türkiye Cumhuriyeti'ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan insanlar, bireyler, bir millet teşkil ediyorsa, bunların millet olmanın şuuru içinde davranmak durumunda olmaları gerektiğini belirterek, ''Millet içindeki farklılıkları, farklı fikirleri gerekçe göstererek iç düşmanlar icat etmek, en önce millet kavramına zarar verir, bu kavramı rencide eder'' dedi. Başbakan Erdoğan, hiçbir grubun, hiçbir bireyin, ülkesini daha çok sevdiği iddiasıyla hukukun kendisine vermediği bir hakkı ihdas edemeyeceğini, hakkın hukuktan doğduğunu söyledi.
Türkiye Cumhuriyeti, bir kabile ya da aşiret devleti değildir. Demokratik bir hukuk devletidir. Demokrasisini ve hukukunu evrensel standartlara kavuşturma istikametinde hasbi ve ciddi bir kararlılık içindedir. Son 2,5 yıldır Türkiye'nin çoğulcu demokrasiyi ve hukuk devletini tahkim etme, temel hak ve özgürlükler zeminini genişletme yönündeki iradesi, gözle görülür bir ivme kazanmıştır.
Türkiye'nin eski marazlarını, korkularını aşarak hem siyasette hem ekonomide yapısal bir değişim sürecine girmesi, Türkiye'yi kendi hesaplarına göre şekillendirmek isteyen içerdeki ve dışarıdaki bazı hayalperest güçleri, mahfilleri rahatsız etmiş, telaşlandırmıştır. Şunu herkes iyi bilsin; Türkiye, başkalarının yazdığı bir senaryonun figüranı olmayacaktır; kendisinin yazdığı senaryoda başrolü oynayacaktır.Türkiye, demokratik meşruiyete bağlı kalarak kendi denklemini kendisi kuracaktır.''
''SON GÜNLERDE YAŞANAN OLAYLAR''
Bu denklemin, toplumun iradesi, talepleri üzerine bina edildiğini ve Türkiye'nin adil, demokratik, müreffeh, barışçı, dış dünyada saygın bir ülke olma kararlılığını yansıttığını kaydeden Başbakan Erdoğan, son günlerde yaşanan bazı müessif hadiselerin, kendi denklemi içinde hareket eden Türkiye'nin yolunu kesmeye yönelik teşebbüsler olduğunu söyledi.
Erdoğan, Türk milletinden bu tür teşebbüslere prim vermemesini, demokratik birlik zemininde hareket etmesini rica ederek, ''Türkiye'de yaşayan, Türkiye Cumhuriyeti'ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan insanlar, bireyler bir millet teşkil ediyorsa, millet olmanın şuuru içinde davranmak durumundadırlar'' dedi.
Erdoğan: "Hiçbir grup, hiçbir birey, ülkesini daha çok sevdiği iddiasıyla hukukun kendisine vermediği bir hak ihdas edemez. Hak, hukuktan doğar.Hukukun vermediği haklar ihdas etmek, kamu alanında kaosa yol açar, dolayısıyla millet bütünlüğünü tehdit eder. Türkiye, devleti ve milletiyle bu provokatif teşebbüsleri hukuk zemininde aşacak ve Avrupa Birliği hedefiyle bir arada yürüttüğü demokratikleşme hamlesini daha da yukarıya taşıyacaktır.''
BAŞBAKAN'DAN ÇAĞRI
Başbakan Erdoğan, bugün Türkiye'nin farklı bölgelerinde, ülke insanının kültürüne son derece yabancı bir takım davranışlar ortaya konulduğunu belirterek, ''Biliniz ki Türkiye'nin kültürel dokusuna uygun olmayan bu olaylarla elimizden alınmak istenen şey; son dönemde Türkiye'nin elde ettiği medeni kazanımlardır'' dedi.
Milletin her bir ferdini, uyanık olmaya, yeni Türkiye'ye, Türkiye'nin medeniyet hedeflerine sahip çıkmaya çağıran Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
''Bizim millet olma irademiz, bu kör tahrikleri, bu bunalım kışkırtıcılarını, bu karanlık gölge oyunlarını alt edecek güce ve bilince fazlasıyla sahiptir.Bu ülkenin sokaklarında tutuşturulmaya çalışılan yangın, bizim gelişme meşalemizin ışığı altında ezilmeye, sönüp gitmeye mahkumdur. Hükümet olarak bu ülkenin geleceğini anarşiden medet umanlara da üç beş kendini bilmeze de bırakmayacak dirayete, dikkate ve maharete sahibiz. Toplumumuzun her kesiminden, sivil toplum örgütlerimizden, muhalefet partilerimizden, aydınlarımızdan, basınımızdan gelen eleştiri ve uyarıları dikkatle değerlendiriyoruz."
''İKİ TARAFA DA YAKIN OLMAYACAĞIZ''
Başbakan Erdoğan, devlet olarak Türkiye'nin huzurunu kaçırmaya yönelik bu çatışma noktasının iki tarafına da yakın durmayacaklarını açıkça ilan ettiğini bildirerek, ''Bizim ne özgürlüklerini anarşi meydana getirmek için kötüye kullananlara, ne de bu ülkeyi sevmeyi kendi inhisarında zanneden ve hukuku hiçe sayanlarla bir yakınlığımız vardır'' dedi.
GENELKURMAY 2. BAŞKANI BAŞBUĞ'UN AÇIKLAMASI
Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, Türkiye'de meydana gelecek, yaratılacak gerginlikler ve olayların ülkeye zarar vereceğini belirterek, ''Olabilecek tahriklere karşı toplumun provokasyonlara ve heyecana kapılmadan hangi amaçla olursa olsun, yasa dışı her türlü eylemin gereğini devletin ilgili kurumlarına bırakmanın, kanunlar çerçevesinde ve sağduyulu hareket etmenin önemli olduğunu ifade etmek isteriz'' dedi.
Orgeneral Başbuğ, Genelkurmay Başkanlığı Karargahı'ndaki makamında, savunma muhabirlerini kabul etti. Orgeneral Başbuğ, Mersin'de Türk Bayrağı'na yapılan saygısızlık ve ardından meydana gelen olaylarla ilgili bir soru üzerine, şunları söyledi:
'BAYRAĞA SALDIRI HOŞ GÖRÜLEMEZ'
''Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), Türk milletini temsil eden Türk Bayrağı'na yapılan saldırıyı hoş göremez, kabul edemez. Bu konuda sessiz kalmayı da bekleyemez. Bu ülke hepimizin. Türkiye'de meydana gelecek, yaratılacak gerginlikler ve olaylar, ülkemize zarar verir. TSK böyle bir durumu en son arzu edecek kurumdur. Bu tür toplumsal olayları belirli bir olaya bağlamaksızın, nedenlerinin sosyologlar tarafından analiz edilmesi daha doğrudur. Olabilecek tahriklere karşı da toplumun provokasyonlara ve heyecana kapılmadan, hangi amaçla olursa olsun yasadışı her türlü eylemin gereğini devletin ilgili kurumlarına bırakmanın, kanunlar çerçevesinde ve sağduyulu hareket etmenin önemli olduğunu ifade etmek isteriz.''
'SÖZDE VATANDAŞ' BELİRLİ BİR KESİM İÇİN KULLANILMADI
Orgeneral Başbuğ, bu hususun zaten Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök tarafından 23 Mart 2005 günü gazetecilerle yaptığı sohbette açık bir şekilde vurguladığını ifade etti. Orgeneral Başbuğ, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Sözde vatandaş ifadesi, belirli bir kesimi tanımlamak için kullanılmamıştır. Böyle bir şey söz konusu olamaz. TSK, ülkemizin toprak ve millet bütünlüğünün korunmasının teminatıdır, savunucusudur.Biz bu ifadeyi, anayasamızda yer alan Atatürk milliyetçiliği kapsamında, kendisini Türk milletinin bir parçası olarak görmeyen, Türk Bayrağı'na saygısızlık eden, vatandaşlık haklarını istismar eden kişiler için kullandık. Herkes, anayasa ve kanunlar çerçevesinde, anayasa ve kanunları zorlamadan, millet olmanın ortak değerlerine dikkat ederek, demokratik hakları istismar etmeden hareket etmek zorundadır.''
|
|
|
|
|
|
|
|
|