|
|
|
|
|
|
Bir hafta sonra...
Yedi çocuğun bir hafta önce ölümle burun buruna geldiği askeri bölge hâlâ çocuk parkı gibi. Hiçbir önlem alınmadı.
İstanbul Sultançiftliği'nde zırhlı tugaya ait askeri alanda, bir hafta önceki korkunç olaya rağmen değişen bir şey yok. "Girilmez bölge" levhası orada ama tel örgüler yine delik deşik. Etrafta ne bir nöbetçi ne de bir nöbetçi kulübesi var...
YİNE HURDA TOPLUYOR YİNE TOP OYNUYORLAR Çocuklar ise o alanda hurda toplamaya, oyun oynamaya devam ediyor hâlâ. Oysa daha bir hafta önce burada buldukları askeri mühimmat patlayınca yedi ilköğretim okulu öğrencisinin hayatları karardı.
PATLAMADA YARALANAN ÇOCUKLAR PERİŞAN Midesi delinen Fırat'ın işsiz ailesi hastane masrafını nasıl ödeyeceğini düşünüyor. Kalbi dikilen Bayram yoğun bakımda. Mücahit bacağının kesildiğini bilmiyor.
Çocuklar kaldığı yerden devam ediyor
7 öğrencinin askeri mühimmatla yaralandığı yerde değişen bir şey yok. Çocuklar tel örgüleri aşıp satmak için hurda topluyor ya da oyun oynuyor.
Gaziosmanpaşa Sultançiftliği'ndeki Fevzi Kutlu Kalkancı İlköğretim Okulu'nun 7 öğrencisinin ellerinde patlayan askeri mühimmatı buldukları 66. Zırhlı Tugay'a ait askeri bölgede çocuklar, harçlık çıkarabilmek için hurda toplamaya ve oyun oynamaya devam ediyor. Kiminin ölümle pençeleştiği kiminin bacağı ile gözünü kaybettiği patlamanın üzerinden bir hafta geçmesine karşın askeri bölgeyi, çocuklar futbol sahası gibi de kullanıyor. "Askeri Güvenlik Bölgesi Girilmez" yazan uyarı tabelasına rağmen bir kısmı tamamen yerle bir olmuş tellerin üzerinden atlayarak bölgeye giren çocuklar, tüm günlerini burada geçiriyor. Askeri bölge içinde bir nöbet kulübesi ya da devriye gezen asker bulunmuyor. Bu nedenle de çocuklar bölgeye girmek istediklerinde hiçbir engelle karşılaşmıyor.
HEP YOKSULLUK YÜZÜNDEN Sultançiftliği, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'dan yüz binlerce kişinin göç edip, son 10 yılda nüfusu hızla artan bölgelerin başında geliyor. 40 bin nüfuslu semtte, yaşayanların yüzde 70'i küçük tekstil atölyelerinde işçi olarak çalışıyor. Elektrik, su ve kira giderlerini bile zar zor ödeyen ailelerin bir başka ortak noktası ise yoksullukla savaşmaları. Bu nedenle tekstil atölyelerinde çalışan çocuk sayısı küçümsenmeyecek kadar çok. Okula giden çocuklar ise bir hafta önce faciaya neden olan 66. Zırhlı Tugay'a ait alanda buldukları malzemeleri harçlık çıkarmak için toplayıp, hurdacılara satıyorlar. Patlamada ağır yaralanan 14 yaşındaki Bayram Aras yoğun bakımda ölüme karşı direniyor. Delinen kalbi dikilen Aras için doktorları "Artık tedaviye yanıt vermesini beklemekten başka çare yok" diyor. Aras Ailesi'nin en küçüğü 7 yaşında olan 10 çocuğu var. Baba Abdülbahri Aras, Ağrı'nın Eleşkirt ilçesinden 'topraklarımız yetmiyor' diye geldiği İstanbul'da bir akü tamir şirketinde "dökümcü" olarak işe başlamış. Ailede bir tek o çalışıyor ve 600 milyon lira aylık geliriyle tam 12 kişiyi geçindirmeye çalışıyor.
BİR BACAĞI VE BİR GÖZÜ YOK Görgü tanıklarına göre askeri mühimmatı yere vurarak, patlamasına neden olan 14 yaşındaki Mücahit Sümer ise bu ağır hatasını bir bacağı ile bir gözünü kaybederek, ödedi. Doktorların sağlam kalan gözünün yüzde 60 göreceğini söylediği Mücahit Sümer, beyninden ve gözünden iki ayrı ameliyat geçirdi. Sümer Ailesi'nin yaşadığı iki katlı evlerinin altında bir tekstil atölyeleri var. O atölye Cemal Sümer ve eşi ile birlikte 11 çocukları ve onların çocuklarıyla birlikte tam 25 kişiye geçim kaynağı sağlıyor. "Aile her geçen gün büyüyor" diyor atölyeyi işleten ağabey Selahattin Sümer ve hastane masrafları için 8.5 milyar lira ödediklerini söylüyor. Halen İzmir'de asker olan Selahattin Sümer, hiçbir yetkilinin kendilerine "geçmiş olsun" ziyaretinde bulunmadığını anlatıyor. Anne Bedriye Sümer ise oğlunun bacağının kesildiğinden habersiz olduğunu vurgulayarak, "Olayın şokundan çıkamadı. Şimdiye kadar bir cümle konuştu. 'Anne beni televizyonda mı, gazetede mi gördün' dedi. Ondan sonra hiç konuşmadı" diye konuşuyor.
BİR DAHA TELİ GEÇMEM Patlamayı hafif yaralarla atlatan Ramazan Alhan da olayın şokunu üzerinden atamadı. 14 yaşındaki Alhan, "Bir daha o tel örgüleri geçmem" diyor. Alhan olay gününü şöyle anlatıyor; "Dersimiz boştu. Her gün askeri bölgeye gidip top oynuyorduk. Bazıları okuldan kaçıp gelmişti. Emrah ile askeri bölge içinde su içmeye gittik. Çuval içinde demirleri görünce 'gidip hurdacıya satalım harçlık yaparız' dedik. 'İnternete gideriz' diye düşünüyorduk. Okula gelip çuvalı bahçe duvarının kenarına sakladık. Çuvalı götürdüğümüz hurdacı bize 'Alın götürün bunu' dedi. Bu sırada Mücahit çuvalı yere vurmak istedi. Bu kez hurdacı 'beni havaya mı uçuracaksınız' diye bağırdı. Yolun karşısına geçtik. Mücahit çuvalı yere vurdu ve patlama oldu. Sonra bayılmışım."
Zülfikar Ali AYDIN - MERKEZ
|
|
|
|
|
|
|
|
|