| |
|
|
Fırtınalar Kardak'ta değil bardakta kopmalıdır
Bir bardak suda fırtına koparmayı çok seviyoruz. TBMM Başkanı Arınç'ın Ege karasuları anlaşmazlığının artık "Savaş Sebebi" olmaması gerektirdiğini vurgulayan açıklaması da, bardaklardaki suları karıştırmadı mı? Kimse duygularından sıyrılıp, "Gerçekten bu çağda Türkiye ile Yunanistan'ın savaşması mümkün mü" sorusunu sormadı. Baktım dünkü Posta'da bu soruyu kendi kendine sorup cevabını da vermişti Mehmet Ali Birand: Bugün anormal bir gelişme ve olağanüstü bir durumla karşılaşılmadığı takdirde, Ege'de artık bir Türk-Yunan savaşı çıkamaz. Çıkartmazlar. Böyle bir tehlike doğması halinde, AB ve ABD derhal müdahale eder. Kafalarımızı bir türlü barış arayışına alıştıramıyoruz. Sürekli bir kuşkuculuk, sürekli bir tehdit söylemi. Hayır beyler, artık uyanın. İsteseniz dahi Yunanistan ile savaşamazsınız. Yunanlıları, AB tam üyesi oldukları gün elinizden kaçırdınız. Artık, sesimizi yükseltip Yunanlıları korkuttuğumuz günler geride kaldı. Peki Yunanlılar "Artık savaş olmaz " deyip, Ege'deki karasularını tek taraflı irade beyanı ile 12 mile çıkartır mı? Bunun cevabı da İlter Türkmen'in Hürriyet'teki yazısında vardı: Türkiye, Ege'de 12 mile itiraz eden tek devlet olmadı. Özellikle ABD ve Rusya, Ege'de açık deniz alanı daralacağı için savaş gemilerinin demirleme ve manevra imkanlarının kısıtlanması olasılığına tepki gösterdiler. Türkiye, Karadeniz ve Akdeniz'de karasularını 12 mile çıkarırken Yunanistan Adriyatik'te dahi 6 mil limitini aşmadı. İki ülke 3 yıldan beri Ege sorunları üzerinde ön görüşmelerde bulunuyorlar. Barışçı bir çözüme angaje oldular. Burada bir emekli komutanın yorumunu da hatırlatıyor Türkmen: Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Salim Dervişoğlu'nun vurguladığı gibi, ' Ne Yunanistan karasularını 12 mile çıkarabilir, ne de Türkiye 'casus belli'yi uygulayabilir'. Emekli komutanlardan söz ederken, önceki gün Malatya'da konuşan iki emekli komutanın şahince söylemlerine karşı, 2'nci Ordu Komutanı Orgeneral Şükrü Sarıışık'ın gösterdiği tepkiyi de hatırlamamız gerekiyor. Bizim Silahlı Kuvvetlerimiz bir bütündür, her şeyi paylaşır ve her konuda isteklere süratle cevap veren bir anlayışa sahiptir. Zamanında söylemeyenler daha sonra söylemişlerse, bana göre bu söylenen sözlerin hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur. Gerçekten de bazı emekli komutanların, şimdi her şeyi "Savaş Sebebi" saymamız gerektiğini vurgulayan ve muvazzaflık dönemlerinde ittifak gereği dayanışma içinde oldukları ABD'ye karşı emekliliklerinde öfkeler seslendiren konumları, hepimizi şaşırtmıyor mu? Aslında görev başındayken TürkAmerikan ve TürkAB ilişkilerinin mimarları olan diplomatlar da, emekliliklerinde politikaya girince bir anda "Ulusalcı" oluvermediler mi? Neyse. Aman fırtınalar bardakta olsun da Kardak'ta kopmasın!
|