Asya Kalkınma Bankası: Türkiye'nin % 9.9 oranında büyümesi çok olumlu.
Bloomberg dergisi: Türkiye, Avrupa Birliği (AB) sürecinde daha çok yabancı sermaye çekecek ve işsizlik de buna paralel olarak azalacak.
Asya Kalkınma Bankası (ADB) Başekonomist Yardımcısı Jean Pierre Verbiest, Türkiye'nin 2004'te yüzde 9.9 oranında büyümesinin çok olumlu olduğunu vurgularken, kalkınmayı sürdürebilir kılmak için ''mali disiplinin çok sıkı ve yatırım ortamının iyi olması'' gerektiğini söyledi.
İstanbul'da düzenlenen basın toplantısında, ADB tarafından yayınlanan ''Asya Kalkınma Görünümü 2005'' raporun sonuçlarını açıklayan Verbiest, 2004'ün ekonomik açıdan iyi bir yıl olduğunu ifade etti.
Doğu Asya'nın en büyük ülkesi Çin'in çok yüksek rakamlara eriştiğini, Güneydoğu Asya'da iç talep ve ihracatın sağlam bir şekilde geliştiğini anlatan Verbiest, raporda, Güney Asya'daki büyüme için ''fil hareket ediyor'' terimine yer verildiğini kaydetti.
Jean Pierre Verbiest, geçen yıl Asya'da 41 ülkenin büyümesinin genel olarak yüzde 7.3 olarak gerçekleştiğini belirterek, bunun 1997-1998 Asya krizinden sonra en yüksek seviye olduğuna dikkat çekti.
Yüksek kalkınma hızına karşın enflasyon oranlarının kontrol altında tutulduğuna işaret eden Verbiest, ''Asya ülkelerinin büyük çoğunda cari hesaplarda fazlalık olduğunu görüyoruz. Japonya hariç, bölgenin döviz rezervi 1.6 trilyon dolara ulaştı'' dedi.
TSUNAMİDEN ÇOK OLUMSUZ ETKİLENMEDİ
Asya'da yatırımların da son yıllarda arttığını ve tsunami felaketinden ülkelerin çok olumsuz etkilenmediğini anlatan Verbiest, şunları söyledi:
''2005-2007 döneminde ABD ekonomisinin, Japonya ve AB'den daha hızlı büyüyeceğini görüyoruz. Doların değerinde değişkenlikler görülecek. Bu Asya'yı da etkileyecek. ABD'nin enflasyon oranı ve buna karşı alınacak para politikaları riskler arasında yer alacaktır. 2005-2007 yılları arasında ABD ekonomisinin yüzde 3-3.5 arasında büyüyeceğini varsayıyoruz.
Asya'da 2005-2006'da büyüme oranları yüzde 6.5 ile yüzde 6.6 olarak öngörülüyor. Doğu Asya'da istikrar, sağlam büyüme oranları görüyoruz. Çin'deki büyüme oranı yüzde 7.5-8 oranında kendini koruyor.
Doğu Asya'nın 2005-2007 yıllarının kalkınmasına bakınca, Çin'de yumuşak iniş olarak nitelendireceğimiz bir hareket var. 2004 yılında Çin yüzde 9.5 büyüdü. Burada, demir-çelik, alüminyum, çimento gibi sektörlerde ısınma görüldü. Hükümet, yatırımlarla ilgili kontrol tedbirleri aldı.''
Orta Asya'da yüksek ve istikrarlı kalkınma hızı olacağını, Azerbaycan'ın petrol üretimi sayesinde çok hızlı gelişeceğini vurgulayan Verbiest, bu durumun Türkiye için önemli olduğunu söyledi.
''ÇİN EKONOMİSİNİN YAVAŞLAMASI GEREKİYOR''
Asya'da makro ekonomik ve mali politikalarda ihtiyatlı gidişat olduğunu, birçok ülkenin yatırım ortamını geliştirmeye çalıştığını anlatan Verbiest, ''Yatırım, kalkınmada çok önemli faktör. Asya'da yatırımlar devam ediyor, büyüme de buna dayanarak gelişiyor'' diye konuştu.
Verbiest, dünyadaki dengesizlikleri iyi izlemek gerektiğini belirterek, şöyle dedi: ''ABD, çok hızlı gelişiyor ama dış ödemeler dengesinde açık veriyor. AB, Japonya ve OECD ülkelerinde kalkınma çok daha yavaş. Asya hızla gelişiyor ve ABD'deki açığı bir şekilde telafi ediyor. Sanayileşmiş ülkelerin biraz daha fazla kalkınması, Asya'da ise daha esnek döviz kurları uygulaması gerekiyor. Asya'da, Çin ekonomisinin önemli bir oranda yavaşlaması gerekiyor.''
Soruları da yanıtlayan Verbiest, Türkiye'nin büyümesine ilişkin şunları kaydetti: ''Türkiye'nin yüzde 9.9 büyüme oranını, çok olumlu olarak nitelendirebiliriz. Singapur ve Hong Kong'dan sonra Asya'ya bakınca, GSYİH açısından Türkiye üçüncü sıraya girer. Asya modeline bakıp da ders almamız gerekiyorsa, yüksek kalkınmayı sürdürebilir kılmak için mali disiplinin çok sıkı olması gerekiyor. Bunun yanı sıra yatırımlar çok önemli bir nokta. Yatırımlara müsait ortam yaratılması gerekiyor.''
ADB'nin, Asya ülkelerinde yatırımlarla ilgili yaptığı bir araştırmaya göre, ''yolsuzluk' konusunun birinci veya ikinci sırada geldiğini belirten Verbiest, makro ekonomik istikrar ve çalışma mevzuatının da önemli konular arasında bulunduğunu kaydetti.
Petrol fiyatlarının risk oluşturduğunu belirten Verbiest, ''artık ucuz fiyatları görmek mümkün değil gibi. Gelecekte istikrarlı ve sürekli bir artış olacaktır. Petrol fiyatları 40-50 dolar arasında kalacak gibi geliyor'' dedi.