Kamu arazileri değerlendirilmeli
Bu akşam ilginç bir konferans var. Düzenleyen Finans Kulüp, konuşmacı çağımızın önemli düşünürlerinden Hernando de Soto. Finans Klüp son zamanlarda bir atılım içinde. Bu çerçevede De Soto'yu Türkiye'ye çağırmışlar. Hernando De Soto'yu 2000 yılında piyasaya çıkan " Sermayenin Sırrı" (The Mystery of Capital) isimli kitabı ile tanıdık. Kitap Türkçe'ye de çevrildi. Kendisi Peru'lu ve merkezi La Paz'da bulunan Özgürlük ve Demokrasi Enstitüsü'nün başkanı. Kurum Güney Amerika'da önemli bir düşünce merkezi. De Soto, Peru devlet başkanına danışmanlık yapmış ve ülkenin reform sürecinde yer almış bir kişi. Birçok ödülü var.
Sermaye oluşturma
Hernando De Soto'nun "Sermayenin Sırrı" kitabında üzerinde durduğu husus, devlete ait veya kullanıcılarının mülkiyetinde bulunmayan gayrimenkullerin, ekonomik faaliyetlere verimli bir biçimde ve sermaye oluşturacak şekilde sokulması . Oldukça detaylı araştırmalar yapmış ve sonunda Türkiye de dahil 179 gelişme yolundaki ülkede 9.3 trilyon dolar değerinde gayrimenkulün ekonomiye hiçbir katkı yapmadan durduğunu tespit etmiş. Bu 9.3 trilyon dolarlık tutarı bulurken devlete ait ve fakat kullanılmayan arazileri, çok düşük kiralarla işgal edilenleri ve tapuları olmadan özel mülkiyetin kullanımında olan taşınmazları dikkate almış. Özellikle Latin Amerika'da tapusuz yerlerin oranı diğer ülkelere kıyasla çok daha fazla. Bir başka örnek de Mısır'dan. Mısır'da bu şekilde ölü sermayenin tutarı 240 milyar dolar olarak hesaplanmış. Bu oluşumu De Soto "sorun yok, çözüm var" şeklinde nitelendiriyor. Verimsiz olarak nitelendirilen 9.3 trilyon dolarlık gayrimenkullerin şu veya bu şekilde sermayeye dönüştürülmesini savunuyor. "Bu takdirde" diyor, "Bir işe yaramadan duran bu gayrimenkuller stok değerlerinden potansiyel sermaye üreten bir değere ulaşacaktır."
Sistemin çalışması
Sistemin şöyle çalışacağını düşünüyor. Gayrimenkuller fakir, fakat girişimci nitelikteki kimselere verilecek, bu kişiler de bu değerleri teminat göstererek bankalardan kredi bulacaklar. Alınan kredilerin mal veya hizmet üretiminde kullanılması ön şart. Üretim sonucu elde edilecek gelir hem bu insanların hayat standartlarını yükseltecek hem de ülkedeki üretim artışına katkıda bulunacak. Böylece sistemde kullanılmadan atıl duran ölü gayrimenkuller değerlenecek, üretim artışı sağlanacak, en önemlisi de vergi tabanı genişleyecek. De Soto'nun kısaca özetlediğim bu yaklaşımı gerçekçi çizgiler taşıyor. ABD eski Başkanı Clinton da, dinlediğim bir konferansında, De Soto ve sistemine övgüler yağdırıyordu. Özellikle Latin Amerika ve Afrika'da üretim artışının seçeneklerinden birisinin bu olduğunun altını çiziyordu. Kuşkusuz bu düşüncelerin uygulamaya geçirilmesi için bazı koşulların yerine getirilmesi gerekiyor . Birincisi, devletin bu fikre inanması ve sistemi objektif kurallara bağlayarak işi pragmatik bir biçimde sonuçlandırması lazım. İkincisi, yukarıdaki anlayışın, spekülatif alım satımlara dönüşmemesini içerecek mekanizmaların da kurulması gerekli. Ve de en önemlisi bu tür düşünce, proje ve teminatlara kredi verebilecek yaklaşımı benimseyen bir bankacılık sisteminin bulunması da bir ön şart. Bakalım bu akşam De Soto neler söyleyecek, ne gibi yeni yaklaşımlar getirecek?
|