Doğdukları Yer(d)e Doyamayanlar
"Sarı Mercedes" filminin başrol oyuncusu İlyas Salman'la keyifli bir sohbet yaptık
Almanya acı vatanı en iyi anlatan filmlerden biri de "Sarı Mercedes"tir. Adalet Ağaoğlu'nun "Fikrimin İnce Gülü" adlı romanından sinemaya uyarlanan Sarı Mercedes'te, umutla gelinen ve umutsuzluğu yaşayanlar anlatıldı. Bir yol hikayesinde, Almanya'dan memleketine, renginden dolayi "Balkız" dediği 74 model Mercedes'iyle dönen Bayram'ın hikayesidir "Fikrimin İnce Gülü". Anti-kahraman özellikleri dolayısıyla Orhan Kemal'in Murtazası'nı çağrıştıran Bayram, sevdiği kızın ağabeyini dolandırarak Almanya'ya gitmiştir. Sarı Mercedes'te hayaller eşliğinde doğduğu ama doyamadığı topraklarına geri dönen Bayram'ın hikayesini beyaz perdeye taşır. Köylü kurnazı Bayram'a İlyas Salman can verir. Almanya acı vatana gelen vatandaşların kimileri hayalleriyle, kimileri de beyazlar içinde bir uçak kuyruğunda geri döner, doyamadıkları topraklara. Siz bu satırları okurken ben bir anma töreninde olacağım. Bir ay önce 4 katlı binada çıkan yangında hayatlarını kaybeden 3 vatandaşı anma töreninde. Gece uykuya yatan baba Süleyman Şahin (36), kızı Deniz Şahin (12) ve oğlu Hakan Şahin (5) sabaha karşı saat 03.45'te çıkan yangından sonra bir daha uyanamadı. Geride Tülin Şahin (9) ile yalnız kalan anne Nergis Şahin, kundaklamanın ırkçılar tarafından yapıldığını söylüyorlar. Yetkililer ise 'akli dengesi bozuk' bir kişiyi tutukladılar. Onlar, doğduğu ama doyamadığı topraklara geri döndüler. Aileleri onlara doyamadan... Yağmurun camları dövdüğü bir akşamüstü kapımın zili çaldı. Kapıyı açtığımda, geçerken uğrayan arkadaşımın yanında sıfatı çirkin kendisi güzel insan İlyas Salman vardı. Hiç tanışmamıştık İlyas Salman'la. Salman gelirken muhabbetini de yanında getirdi. İçeri girerken terlik almadı, "kendimi tekkede hissediyorum" diye. Gece yarısına kadar konuştuk, anason kokusu eşliğinde. Türkiye'den Avrupa'ya dair. Ülkeyi kurtardık, sosyal demokratları da...
ANADOLU Ahmed Arif'in "Anadolu" şiirinin, "Beşikler vermişim Nuh'a / Salıncaklar, hamaklar, / Havva Ana'n dünkü çocuk sayılır, / Anadoluyum ben, / Tanıyor musun? Binlerce yıl sağılmışım, / Korkunç atlılarıyla parçalamışlar / Nazlı, seher-sabah uykularımı / Hükümdarlar, saldırganlar, haydutlar, / Haraç salmışlar üstüme. / Ne Iskender takmışım, / Ne şah ne sultan / Göçüp gitmişler, gölgesiz! / Selam etmişim dostuma / Ve dayatmışım... / Görüyor musun? Nasıl severim bir bilsen. / Köroğlu'yu, / Karayılanı, / Meçhul Askeri... / Sonra Pir Sultanı ve Bedrettin'i. / Sonra kalem yazmaz, / Bir nice sevda... / Bir bilsen, / Onlar beni nasıl severdi. / Bir bilsen, Urfa'da kurşun atanı / Minareden, barikattan, / Selvi dalından, / Ölüme nasıl gülerdi. / Bilmeni mutlak isterim, / Duyuyor musun ? Gör, nasıl yeniden yaratılırım, / Namuslu, genç ellerinle. / Kızlarım, / Oğullarım var gelecekte, / Herbiri vazgeçilmez cihan parçası. / Kaç bin yıllık hasretimin koncası, / Gözlerinden, / Gözlerinden öperim, / Bir umudum sende, / Anlıyor musun?" dizelerini dinledim Salman'dan bir kez daha; doyamadan, canlı.
|