Havada güven bunalımı
Her hafta soft yazılarla pazarınızın iyi geçmesine çaba sarf ettik, ama buraya kadar. Artık Devlet Hava Meydanları İşletmesi'nin (DHMİ) sebep olduğu güven bunalımına parmak basmak gerekiyor. Türkiye'nin dört bir yanına yayılmış ve de memlekette gördüğü her düz tarla için havaalanı ve pist projesi geliştirmiş kurumun şapkayı önüne koyup düşünmesi gerekiyor. Biz kimiz ve ne yapmamız gerekir? Deli Dumrul rolü bize ne kazandırıyor? İhalelerde birilerini tarif ederek, şart name hazırlayan ekip bizi nereye götürmek istiyor? Ya da 'Bu insanlara bu kadar sahip çıkmak bize neye mal oluyor?' Sorusunu bir defa daha sormalılar.
ATIL YATIRIM KİMDEN SORULACAK ICAO, ECAC, JAA, FAA, Eurocontrol DHMİ yönetimi için bir anlam ifade ediyor mu? Eurocontrol'den gelen paralar yetiyor mu? Daha fazla para istesek ve personele dağıtsak bir sorun çıkıyor mu? Türkiye'nin iş gücünü, asgari ücretten Avrupalı'ya ve hava sahamızı kullanan diğer yabancı havayollarına sunmanın memlekete nasıl bir zararı olduğunu, bunun mantığını hesap eden var mı? Yıllardır DHMİ'den bir vizyon beklenir. Ülkenin havacılığına katkı sağlayacak, trafiği geliştirecek, lüzumsuz yatırım yapmayacak, ama nerde. Hatta, bazı hataları bile bile yapıyorlar. İhalede birilerini tarif edenler var, şartname hazırlayıp paraya dönüştürenler var.' diyoruz, duymamazlıktan geliyorlar. Hatta iddia ediyorum bu satılar yazılırken dahi bu işler üzerinde olan birileri muhakkak vardır. Mesala, DHMİ'nin takviminde olan ihaleler için bazen bir kişiyi tarif eden birden fazla ihale şartnamesi yazıldığına dahi şahidim. Ama artık ayıp oluyor. Devletin imkanları, altın yumurtlayan tavuğu böyle hoyratça ortalıkta arz-ı endam etmemeli.
ATATÜRK ALARM VERİYOR Şimdi gelelim Atatürk Havalimanı'na. Bir çok noktası alarm veren bu meydan Türkiye'nin en önemli giriş kapısı durumunda. Ancak, uçak park alanı yok. Üçüncü pisti bitmiş, fakat açıldığında neye yarayacağını bilen de yok. Faaliyete geçtiğinde İstanbullu'nun başına ne işler açacağını tahmin eden de yok. Üçüncü pist için Halkalı'da gariban evlerini tıraşlamak isteyen DHMİ yetkilileri zengin sevdiklerinden daha fazla tehlike arz eden, uçuş mania alanı içinde olan Flyinn Alış-Veriş Merkezi'ne gıkları dahi çıkmadı. Üstelik Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü uyardığı halde. Üçüncü pistte 100 milyon doların çok üzerinde para harcayan DHMİ, önemli kazalara sebebiyet veren Ataköy Florya yönündeki kısa ve ortası çukur, kazaya davetiye çıkaran pist için ise hiçbir şey yapmıyor. Bu mudur havacılık vizyonu? Ataköy yönünden gelen uçaklar Aletle İniş Sistemi'nin (ILS) ne kadar kullanabiliyor? Ataköy yönündeki pistte ILS var mı? Varsa hangi düzeyde çalışıyor? Ataköy'ün binaları bu duruma engel teşkil ediyorsa, kaçını tıraşlaya bildiniz? Ancak, Avrupa Birliği (AB) yolunda atılan adımlardan birisinin DHMİ'nin tepesine inmesi an meselesidir. Bunu bilmelerinde fayda var.
|