| |
|
|
Sezer ve Erdoğan'a "Nisan Balığı" denemeleri
Bugün 1 Nisan ya... Bütün dünyada olduğu gibi Türkiye'de de birileri, insanları şaşırtacak şakalar veya aldatmacalar üretmeye çalışacak. Fransa'da 1564 yılında yapılan takvim reformuyla, yılbaşı 1 Nisan'dan 1 Ocak'a alınmış. 1 Nisan'ı buna rağmen yılbaşı kabul etmekte direnenlerle alay etmek için yapılan şakalar, bir süre sonra gelenek haline gelmiş... Bu şakalara hedef olanlara da "Nisan Balığı'' adı verilmiş. Acaba şaka olsun diye, biz de yeniden takvimleri değiştirmeyi mi denesek? Fransız İhtilali'nde de, Robespierre'in liderliğindeki jakobenler, Kilise'yi ve ruhban sınıfını toplum hayatından çıkarmak için takvim reformu yapmışlardı.. Bu arada ay ve gün isimleri değiştirilirken, hafta da 7 günden 10 güne çıkarılmıştı. Böylece kimse hangi günün pazar olduğunu bilemeyeceği için, kilisede pazar ayinine katılmanın da imkânsızlaşacağı hesaplanmıştı. Şaka gibi bir şey değil mi bu? Ama böyle şeylerin şakaya gelir yanı yoktur. Neticede Danton'u ile, Robespierre'i ile, tüm jakobenler giyotine gitti ve daha sonra Napolyon kendini imparator ilan ederken, taç giyme törenine Papa'yı da çağırdı. Şimdi konvansiyonel jakobenlik yapmak mümkün değil. Artık postmodern jakobenlik var gündemde. Biz de buna dayalı "Nisan Balığı " sunabiliriz kitlelere. Mesela bugün gazeteler "Üniversite öğrencileri için başörtüsü yasağı kalktı" diye manşetlerle çıksalardı. Bu balığı yutan başörtülüler de üniversite kapılarında güvenlik güçleri tarafından hırpalansalar, postmodern jakobenler kimbilir ne kadar eğlenirlerdi. Türkiye'de "Nisan Balığı" üretmek çok kolay değil. Çünkü yaşam topyekun bir "Nisan Balığı" zaten. Ama yine de denemeye değer. Mesela Başbakan Erdoğan fırsat bulup bir ara Türkiye'ye geldiğinde, havaalanındaki tabelaları değiştirseler. Karşılama ekibi turistlerden oluşturulsa. Erdoğan'ı uçağın kapısında karşılayan sahte yetkililer Türkçe değil, mesela Fransızca veya Arapça konuşsa.. Erdoğan'a da "Lübnan'a hoş geldiniz sayın Başbakan" deseler. Erdoğan'ın yanındaki dışişleri yetkilisi de "Size, Türkiye'ye dönerken Lübnan'a da uğrayacağımızı söylemeyi unutmuşuz" diye özür dilese. Bu arada başka bir yetkili de elindeki Türkiye'den gelmiş bir faks notunu Başbakan'a verse. Bu notta, "CHP'den kopan 30 milletvekili ve TBMM'deki tüm bağımsızlar AK Parti'ye katıldı. AK Parti'nin milletvekili sayısı 402'ye çıktı" bilgisi olsa. Ne dersiniz? Başbakan bu "Nisan Balığı"nı yutar mıydı? Acaba Cumhurbaşkanı Sezer'e hiç 1 Nisan şakası yapan oldu mu? Mesela eşi Sayın Semra Sezer, bu sabah Cumhurbaşkanı'na "Bir müjdem var. Örtünmeye karar verdim. Akşam yemeğine de Emine Erdoğan ve bakan hanımlarını Çankaya'da yemeğe çağırdım. Yemekten sonra mevlit okunacak" dese. Cumhurbaşkanı acaba güler miydi? Bayram sabahı Osmanlı paşasının kâhyası gelmiş, paşanın elini öptükten sonra "Paşam ölür müsünüz, öldürür müsünüz " diye sormuş. Paşa şaşkın ve öfkeli bağırmış, - Bu ne biçim soru be adam? Kâhya "Ölür müsün, öldürür müsün " sorusunun nedenini sırıtarak açıklamış: - Paşam yandaki köşkün sahibi size bayram hediyesi olarak ipekli kefen getirmiş de...
|