| |
Arkeolojinin nimetleri!..
Hayatı boyunca televizyonda haber programı dışında bi'şey izlemeyen babamı Fashion TV izlerken basmış olmam aile dinamiklerimizi nasıl etkiler bilemiyorum. İki hafta önceki mutat ziyaretlerimden birinde oturma odasına daldığımda pederin zevkle Fashion TV izlediğini ve benim odaya girdiğimi fark etmesiyle de belgesel kanalına tüydüğünü gözlerimle gördüm. Bu sıradan bir zaplama değildi. Yılların zapçısı olarak bunu rahatlıkla söyleyebilirim. Hiç oralı olmadı: "Annene söyle sofrayı kursun, kendi acıkmadan yemek yedirmez adama..." Ben de üstelemedim. Zamanı geldiğinde aleyhine kullanmak üzere hard-disk'e attım. Valide-Peder ziyaretlerinde en sevdiğim iş eski odamı ziyaret etmek. Bir arkeolog gibi çalışırım orada. Aile geleneğimizde "atmak" yoktur. Onun için on, hatta yirmi yıl önceki ıvır zıvırlar hâlâ durur. Ne var ne yok karıştırır, işime yarayacak hazinelerin peşine düşerim. Eski dergiler, resimler, yazılar, velhasıl yakın tarihime ışık tutacak her türlü emtia. Çekmecenin dibindeki doksanlık bir Raks kaset dikkatimi çekti... Eğer kaset doksanlıksa iki yüzünde iki ayrı albüm kayıtlıdır anlamına gelir. Peder yalandan penguen belgeseli izlerken, valide yemek yaparken yapılacak en iyi şeyin bu kasetteki gizemi çözmek olduğunu düşündüm. İlk yüz Queen'in Works albümü, ikinci yüzde de yıllar önce yaptığım Gordon Milne röportajı. Ve Milne röportajının bitmesiyle başlayan bir şarkı. Sadece yirmi saniye ve kaset bitiyor. Üstüne kayıt yapmışım ve ben bir öküzüm. Ben bu şarkıyı biliyorum ya!... Ama kimdi?.. Ama muhteşem!.. Ama benim bunu bulmam gerek!.. Ama nereden bulucam?.. Ama anne ben de ölüyorum acımdan!?. Ama anne, babam çaktırmadan Fashion TV izliyor!.. İki hafta boyunca girmediğim site, aramadığım arkadaş kalmadı. Gerçekten rock çöplüğünde iğne aramak buna denir. Şarkının adını bilmiyorum: Zaten elimdeki giriş bölümü; sadece şarkıyı bildiğimi biliyorum o kadar. Ciddi bir mesai harcadım ve umudumu tam yitirdiğim anda da buldum. Eğer yaptığım işin benden başka birine daha faydası olsaydı, çabamın ve inancımın karşılığında Nobel alırdım. Ama CD'yi Amazon'dan ısmarlayıp elime ulaştığında Nobel'den daha çok mutluluk verdiğini söylemem gerek. Ne olduğunun önemi yok. Hiçbir zaman şöhret olamamış Hardline diye taş gibi bir grup. Sadece son üç gündür sanırım günde elli defa aynı şarkıyı dinliyorum. Herkesi baydım; dinlettirip not verdiriyorum. Kurbanlarım dibini sıyırdığımı düşündüklerinden sevmiş gibi gözüküp yüksek not veriyorlar. Hayali gitarımla sololar atıyorum, kafa sallıyorum ve kendimi gerçekten çok iyi hissediyorum. Bir şarkı bu kadar fark ettirip, "uyandırır" mı? Büyüme çabalarım bir süreliğine daha bekleyecek gibi. Ha, bu arada yarın akşam saat altıda 94.5 Rock FM'e konuğum ve ilk şarkının ne olacağını tahmin edin. Hadi bi de geyik bitiriş yazalım: Mutluluk kimi zaman beklemediğiniz anda karşınıza çıkar, yeter ki çekmeceyi iyi karıştırın...
|