| |
|
|
"Sen Ağlama müzikali niye olmaz?.."
Soho'daki Prince of Wales Tiyatrosu'ndan çıktık.. Picadilly Meydanı ışıl ışıl.. (Kulaklarınız çınlasın karanlık Taksim'e çözüm getiremeyen Erkan Mumcu ve de Kadir Topbaş..) Serpil "Peki niye bizde bir Sen Ağlama Müzikali yapılmaz" dedi.. Nasıl neşeliyiz.. İçimiz nasıl coşku dolu.. Birkaç dakika evvel, tiyatro salonunu dolduran yüzlerce kişi gibi, biz de finali sahnedekilerle birlikte ayakta, el çırparak, çığlık atarak, dans ederek yaşamışız.. Bunca yıldır tiyatroya giderim. Broadway'de, West End'de ne müzikaller izledim, böyle şey görmedim.. Yer yerinden oynadı sanki.. Mamma Mia.. Abba'nın ünlü şarkılarından biri.. Müzikalin de adı.. Müzikal tamamen Abba şarkıları üzerine kurulmuş.. Nasıl kurulmuş.. Judy Cramer adlı yapımcı, 1997'de Abba şarkıları etrafında kurulu bir müzikal düşünmüş ve yazar Catherine Johnson'u aramış.. "Bu Abba'nın öyküsü olmayacak.. Hayali bir öykü uydur, ama içine Abba'nın şarkıları cuk otursun.." Niye cuk oturacak.. Çünkü Abba gurubunun dört üyesi, yani şarkıların orijinal sahipleri demişler ki, "Bizim şarkıları müzikallerinizde kullanabilirsiniz. Bir şartla.. Sözlerinde tek kelime değiştiremezsiniz.." Catherine işte bunu başarmış.. Hemen hepsini, (Birkaçını ezber) bildiğimiz şarkıları almış, bunları yazdığı öykünün içine öyle yerleştirmiş ki, sanırsınız bunlar Abba hitleri değil, o müzikal için özel yazılmış şarkılar.. Bu kadar olur.. Şimdi seyrettiklerinizi iki türlü alabilirsiniz.. Bir.. Müzikal.. Yunan adalarında bir bekâr kadın, ayni hafta içinde adaya turist olarak gelen üç erkekle yatıyor. Erkekler çekip gidiyor. Kadın hamile kalıyor. Bir kız çocuğu doğuruyor. Kız 21 yaşında.. Düğününe üç erkeği de davet ediyor.. "Üçüne de sarıldığımda babam hangisi hissederim" diyerek.. Erkekler düğün için adaya geliyorlar.. Şirin bir öykü.. İki.. Konser.. Abba şarkıları, müthiş bir şov da dans gurubu eşliğinde sunuluyor.. Yani, Mamma Mia'dan zevk almanız, eğlenmeniz için tek kelime İngilizce bilmeniz gerekmez.. Gerçekten harika bir Abba konseri izliyorsunuz.. Çok iyi şarkıcıların harika bir şovla sunduğu.. Yani.. Mamma Mia, pop müzik seven, müzikallerden hoşlanan herkesi yakalıyor.. Hele bizim gibi Abba şarkılarını yaşamış bir kuşaktan geliyorsanız, iki misli yakalıyor.. Bugünün gençleri bilemeyebilir. Eurovision Şarkı Yarışması bir zamanlar Avrupa'da çok popülerdi ve Abba Waterloo adlı şarkıları ile bu yarışmayı 1974'te İsveç adına kazanarak üne kavuşmuşlar sonra, yığınla hit şarkı yapmışlardı. Şimdi dünyada ve İsveç'te Abba neyse, Türkiye'de o olan Sezen Aksu var.. Efsane olmuş yığınla şarkısı ile.. Şarkılarının sözlerinin hepsi önemli.. Hepsi bir şeyler söylüyor.. Romantik olanları var, toplumsal olanları var, coşku ve neşe getirenleri var.. Niye Türkiye'de bir Judy Cramer çıkmaz, yapımcı.. Niye bir Catherine Johnson bulup Sezen Aksu şarkıları müzikali yazdırmaz?.. Belki bu işi Sezen'in kendisi yapmalı.. Yapımcılığa soyunmalı.. Bir yazar bulup şarkılarını önüne yığmalı.. "Hadi bir öykü yaz, bu şarkıları da içine yerleştir" demeli.. Ama önce Londra'ya gidip Mamma Mia'yı izlemeli.. Abba müzikali 1999'dan beri kapalı gişe oynuyor Londra'da.. Amerika'dan Çin'e 18 ayrı ülkede de sahne aldı. Bugüne dek dünya üzerinde 18 milyon kişi tarafından izlendi. Ben üç yıldır çırpınıyorum.. Bilet bulmak mümkün değil.. Bu defa Hüseyin'in tatlı asistanı Burcu'ya telefon ettiğimde, İstanbul'dan "Tüm imkânlarını kullan" dedim.. Kullanmış.. Tanesi 45 İngiliz lirası olan balkon (Salon değil, balkonun yasal fiyatı 120 milyon lira, bizde 10 milyona boşken salonlar) biletlerini sokaktan, karaborsacılardan bulmuş, kaç misline almış bilmem. Söylemedi.. Hüseyin "Benim davetlim olacaklar" demiş.. Teşekkürler Burcu, teşekkürler Hüseyin.. Belli Mamma Mia, daha yıllarca oynayacak. Seyirci sayısı 100 milyonu bulacak.. Peki, dediğim Sezen Aksu şarkıları müzikali, mesela Sen Ağlama, ya da Kaybolan Yıllar yapılsa, dünya durdukça oynamaz mı, İstanbul'da?.. Londra'da 53'üncü (Yazı ile elli üçüncü/ Orijinal kadrodan iki kişi hayatta imiş bugün) yılına giren Agatha Christie'nin Fare Kapanı/ Mousetrap oyunu gibi ölümsüzleşmez mi?.. Yolunuz Londra'ya düşerse Mamma Mia'yı karaborsa, maraborsa mutlak izleyin.. Dönüşte siz de, Serpil gibi, benim gibi "Haydi Sezen" diyenler arasına katılırsınız, mutlak..
|