|
 |
 |
 |
  |
|
Denktaş bizi bahene etmişse üzülürüm
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'a atfen basında yer alan haberlerle ilgili olarak, ''Büyüğümüzdür ben yine de siyasetteki duayenliğine saygı duyarım ama bizi bahane ederek eğer siyasetten çekildiyse buna da üzülürüm'' değerlendirmesini yaptı.
Başbakan Erdoğan, yaptığı basın toplantısının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. AK Parti Adana Milletvekili Abdullah Çalışkan'ın, ''Türkiye'de bir kriz beklentisi'' var şeklindeki açıklamaları ile IMF ile yapılacak Stand-by anlaşmasına ilişkin sorular üzerine, Çalışkan'ın açıklamalarını ''Talihsiz'' olarak niteleyen Erdoğan, şöyle konuştu: ''Öyle bir şey olması söz konusu değil. Şu anda bu ülkede ekonomi adına konuşabilecek kim varsa onların tespitleri, resmi makamların yapmış olduğu tespitler, çok açık ve net ortadadır.
Bütün tespitler çok açık ve net ortada dururken bu tür bir açıklamanın yapılması yanlıştır. Kaldı ki bireysel bir açıklama. Şu anda Türkiye bir ekonomik programı yürütmektedir. Türkiye bu konuda hiçbir sıkıntısı olmayan bir ülkedir.
Türkiye krizler ülkesi değildir ve stand-by konusuna gelince, Türkiye stand-by ile ilgili hazırlıklarını sürdürmektedir. Şu anda gelir idaresi ile alakalı tasarı alt komisyondadır. Bu bittikten sonra bunlarla alakalı iki kanun tasarısı da Meclis'e gitmek üzere. Bunlar çıktıktan sonra Stand By'la ilgili board ortaya çıkacaktır ve kararı verilecektir. Burada da telaşa düşmeye gerek yoktur. Türkiye'nin oturmuş bir sistemi var. Yani eğer Türkiye'nin ekonomisi stand-by'la ayağa kalkıp, stand-by'la batacaksa biz yandık. Biz kendi ayaklarımız üzerinde durmayı bilmeliyiz. Bunun hazırlıkları içerisinde olacağız. Nitekim şu anda aynı kararlılıkla çalışıyoruz, aynı istikamette devam ediyoruz.
Ekonomiyle ilgili çalışmalarımızı geleceğe yönelik çok daha farklı bir şekilde düşünmemiz gerekir. Fakat bazı TV kanallarında bir yorumcu Türkiye'nin IMF'ye borcunu 31 milyar dolar olarak açıkladı. Bu ekonomiden anladığını ifade eden bir zat. Üzüldüm. Bizim şu anda IMF'ye olan borcumuz 20 milyar dolar civarındadır. 31 milyar dolar göreve geldiğimiz dönemdeki rakamdı. Kaldı ki Türkiye'nin geçen yıl ödediği faizin 60 katrilyonun üzerinde olduğunu söyleyecek kadar ekonomiden bihaber olan insanlar çıkartılıp konuşturuluyor.
Türkiye'nin geçen yıl ödediği rakam 45 katrilyon liradır.'' Başbakan Erdoğan, sıcak paranın ekonomiye girmesi kadar gitmesinin sorun olduğunu ifade ederek, bunun ekonomide krize yol açıp açmayacağına ilişkin bir soru yöneltilmesi üzerine de sıcak paranın kendi iktidarları döneminde ülkeye girmiş bir para olmadığını söyledi. Bunun kayıtdışı ekonominin bir kaderi olduğunu dile getiren Erdoğan, Türkiye'de dolaşan sıcak para miktarının sorulması üzerine de ''Benim açıklayacağım rakamın isabetli olduğunu söylemek mümkün mü'' karşılığını verdi. Başbakan Erdoğan, ''Bu şu kadardır diyebilmek mümkün değil. Ben şu anda bize gelen verileri ancak söyleyebilirim. Ama bu veriler sağlıklı veriler değildir. Burada asıl olan nedir? Buna karşı en önemli sigorta dalgalı kurdur. Sabit kurda kalmış olsaydık bunun bedelini çok ağır öderdik'' dedi.
DENKTAŞ'A YANIT
Erdoğan, KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'a atfen bir gazetede yer alan ''Görevi AKP yüzünden bırakıyorum'' şeklindeki açıklamaların hatırlatılması üzerine şunları kaydetti: ''AK Parti Hükümeti olarak göreve geldiğimizden bu yana KKTC'deki soydaşlarımızı, kardeşlerimizi hiçbir zaman yalnız bırakmadık. Ben tabii Sayın Cumhurbaşkanı'nın bu şekilde açıklama yaptığına inanmak istemiyorum ve böyle bir şeyi kabul etmem mümkün değil. Türkiye bugüne kadar nasıl ki Kuzey Kıbrıs davasını, davası olarak görmüşse biz de öyle görüyoruz. Ama biz Kuzey Kıbrıs'ta çözümsüzlüğü çözüm olarak kabul etmedik, çözümden yana olduk. Kuzey Kıbrıs halkı da çözümden yana olduğunu 24 Nisan'da gösterdi. Yani bizim düşüncelerimizi paylaştığını gösterdi. Bundan da kimsenin rahatsız olmaması gerekir. Eğer yüzde 65 bu şekilde oy kullandıysa, BM Planı'na büyük oranda 'evet' dediyse herhalde bunun karşısında demokratik düşünceye inanmış olanların karşı çıkmaması gerekir.
Ancak bu düşünce olsa olsa antidemokratik bir yaklaşım tarzı olur ki demokrasiye inanmayanların zaten bu çerçevede hareket etmesi de mümkün değil. Kaldı ki siyasetten çekilmek veya çekilmemek gibi bir şeyi de Sayın Denktaş'la müzakere etmedik, konuşmadık. Kendi iradesidir kendi kararlarıdır. Kendi iradelerini kullanarak kararlarını vermişlerdir. Bize sorarak böyle bir karar vermediler. Kaldı ki aday olanlar da böyle bir şeyi bize danışarak yapmıyorlar.
Biz sadece Kıbrıs'ta bir garantör ülkeyiz ve Kuzey Kıbrıs'ın hakları noktasında samimiyiz. Bunu da her platformda açık ve net savunuyoruz. Bizler dünyanın tanımadığı bir Kuzey Kıbrıs değil, arzu ediyoruz ki dünya Kuzey Kıbrıs'ı tanır hale gelsin. Bunu sağlayalım.
'TORUNLAR GÜNEY KIBRIS'TA...'
Bu belirsizlik nereye kadar sürecek diye soruyorum bir de bakıyorsunuz ki torunlar filan Güney Kıbrıs'ta pasaport alıp Rumlarla geziyorlar. O zaman bunu neyle tanımlayacaksınız. Demek ki bir çözüme ihtiyaç var. Bunu böyle bırakırsak o zaman çelişki olur. Bizim bu çelişkiyi ortadan kaldırmamız lazım. Bu bakımdan ben burada farklı bir düşünceyle böyle bir cevaba da girmek istemem.
Büyüğümüzdür ben yine de siyasetteki duayenliğine saygı duyarım ama bizi bahane ederek eğer siyasetten çekildiyse buna da üzülürüm''
DEHAP'A UYARI
Bir soru üzerine Mersin'deki Nevruz kutlamalarında Türk Bayrağı'na yönelik saldırıyı da değerlendiren Erdoğan, olayın ardından hükümetin geç tepki verdiği eleştirilerinin haksız olduğunu söyledi. Olayın Pazartesi günü meydana geldiğini, kendisine vekalet eden Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül'ün dün AK Parti Grup toplantısında gerekli yanıtı verdiğini ifade eden Erdoğan, 'Bu tür şeyler duygusallılık içinde yapılmaz. Olayı tam anlayacaksınız, nedir, ne değildir ondan sonra bu açıklamayı yapacaksınız. Eğer duygusallık içerisinde yapacak olursak o zaman bir tarafı yapayım derken diğer tarafı yıkmış olursunuz. Biz hükümetiz bunlar heyecanla duygusallıkla yapılmaz'' diye konuştu. Başbakan Erdoğan, ''Alçakça yaklaşımla ilgili gerekli tepkinin verildiğini, İçişleri Bakanlığı'nın da faillere yönelik çalışmayı yaptığını'' anlatarak, Türk Bayrağı'nın toplumun ortak değeri olduğunu söyledi. Başbakan Erdoğan, hiç kimsenin Türk Bayrağı'na el uzatmaya, çirkin emellerini Türk Bayrağı vasıtasıyla tatmin etmeye hakkı olmadığını ve buna müsaade etmeyeceklerini kaydetti.
Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:
''İçişleri Bakanlığımız yasal takibatı başlatmıştır. Tabii burada 1991-93 doğumlu çocukların seçilmiş olması manidardır. Hangi siyasi parti olursa olsun eğer tertiplemiş olduğu mitinglerinde provokasyonlara açıksa, bu tür provokatif hareketleri kontrol altına alamayacaksa, siyasi partilerin burada çok hassas olması gerekir. Şüphesiz ki bu tür toplumsal olaylarda provokotif hadiseler olabilir ama o siyasi örgüt en azından orada tavrını çok açık ve net koymalıdır. Yani 'üzerinden biraz geçsin de ondan sonra tavrımı koyayım' diyemez.
Dolayısıyla ben şahsen DEHAP'ın yöneticilerine de bu konuda daha hassas olmalarını, daha dikkatli olmalarını öneririm ki o mitinglerde açılan bayraklar milletimizi rahatsız etmektedir. Aklıselim sahibi olan herkesi rahatsız etmektedir. Bu konuda duyarlı olmaları ve daha hassas davranmaları gerekir.''
|
|
|
|
|
 |
|
 |
|