|
 |
 |
 |
  |
|
27 Mayıs'ta karanlıkta kalanlar
Türkiye'nin Üçüncü Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ın kızı Nilüfer Bayar Gürsoy 27 Mayıs'a ilişkin yeni iddialar ileri sürdü Adnan Menderes'in ve Celal Bayar'ın gizli kasaları Yassıada'dan önce açılarak içine sahte belgeler mi kondu? Kasaları kim kırarak açtı?.
Türkiye'nin Üçüncü Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ın kızı Nilüfer Bayar Gürsoy 27 Mayıs'la ilgili yeni iddialar gündeme getirdi. 1960 ihtilali sonrasında Yassıada'da kurulan özel mahkemeyi Türk adaleti için yüz karası olarak niteleyen Bayar, o günlerin canlı şahitlerinin zaman zaman yaptıkları açıklamaların 27 Mayıs'ın bazı safhalarına ışık tutsa da yine de aydınlığa kavuşturulması gereken kısımlar bulunduğunu vurguladı. Özellikle Menderes'in kasasının açılışının üzerinde etraflı araştırma yapılması gerektiğini söyleyen Bayar, bunun sadece Yassıada duruşmalarında teşhir edilen "don"dan ibaret olmadığını savundu. O dönem DP milletvekili olan eşi Ahmet Gürsoy'a, dönemin Başvekalet Müsteşarı Ahmet Salih Korur'un anlattıklarından yola çıkan Nilüfer Bayar kasa konusunda şunları söyledi:
SARI ZARF KAYIP "27 Mayıs'ın ilk günlerinde DP'liler Yassıada'ya nakledilmeden, Ankara'da Harp Okulu'nda bulundukları sırada Alparslan Türkeş örtülü ödenek hesaplarının bulunduğu Başbakanlık Kasası'ndan sorumlu olan Müsteşar Korur'a gelir ve kasanın şifresini bildirmesini ister. Korur zihninin bulanık olduğunu, hatırlayamadığını, ancak kasayı el yordamı ile açabileceğini söyler. Türkeş, kasanın şifresini söylemesi için ısrar eder, hatta şiddet kullanır. Müsteşar Korur şifreyi söylemek zorunda kalır. Yassıada ve tutukluluk dönemi sona erdiğinde başbakanlıktaki bir görevli şifrenin öğrenildiği gün kasanın açıldığını Korur'a nakleder. Ertesi gün ise teşkil edilen bir heyet huzurunda kasa kırılarak açılıp zabıt tutulmuş. Ama bu arada önceden konulan konulmuş, alınan alınmıştır." Bayar, Yassıada'da örtülü ödenek duruşmasında Korur'un kasada külliyetli döviz bulunan bir sarı zarf olması gerektiğini, paranın dökümünü yaparak söylemesine karşın bir cımbızın bile hesabını soran mahkeme heyetinin sarı zarfın kayboluşu üzerinde durmadığını vurguladı.
GÜRSEL MEKTUBU 27 Mayıs'ın en önemli doruk noktasının 3 Mayıs 1960'da dönemin emekli Kara Kuvvetleri Komutanı Cemal Gürsel'in, Ethem Menderes vasıtasıyla Adnan Menderes'e yazdığı mektup olduğunu kaydeden Bayar "Ancak bunun ilginç olan yanı gerçekte bir mektup değil, birbirinden farklı üç mektup oluşudur" diyor. Gürsel'in, Ethem Menderes vasıtası ile Adnan Menderes'e sunduğu bu muhtıra mektubunda üç konuya temas ettiğini belirten Bayar şöyle devam ediyor: "Mektupta ilk olarak Gürsel'in ve ordu mensuplarının şikayetleri sıralanmaktadır. İkinci olarak şikayetlere sebep olarak Cumhurbaşkanı Celal Bayar gösterilmektedir. Üçüncü olarak da bu şikayetlere çare olarak Başvekil Adnan Menderes'in işe el koyması istenmekte ve kendisine cumhurbaşkanlığı teklif edilmektedir."
MEKTUP DEĞİŞTİ Mİ? Alparslan Türkeş'in "Şahinlerin Dansı" adlı anı kitabında, mektup hakkında geniş bilgi verdiğini anlatan Bayar, kitapta Gürsel'in getirdiği mektup müsveddesinin üç nüsha halinde daktilo edildiği, bir kopyasının Ethem Menderes'e gönderildiğini, ikinci kopyanın Cemal Gürsel'e verildiğini, üçüncü nüshanın da Türkeş tarafından saklandığı ibaresinin bulunduğunu hatırlattı. Türkeş'in anlattığına göre 27 Mayıs'tan hemen sonra 9 Haziran 1960'ta Cemal Gürsel'in, Türkeş'ten kendisinde saklı duran mektup üzerinde değişiklik yaparak, Adnan Menderes'e cumhurbaşkanlığı teklif edilen kısmı çıkartmasını istediğini ifade eden Bayar, Türkeş'in bunun resmi belge üzerinde yapılmış bir tahrifat olduğunu belirttiğini kaydetti. Menderes'in avukatı Burhan Apaydın'ın ise idamlardan sonra Ankara Milletvekili ve Anayasa Komisyonu Başkanı iken Gürsel'den duyup naklettiklerinin, Türkeş'in anılarından farklı olduğunu vurgulayan Bayar, Burhan Apaydın'ın açıklamasının şu şekilde olduğunu hatırlattı: "... Ben (Burhan Apaydın) ona Menderes'in Yassıada davalarının nasıl yürütüldüğünü ve sahte mektup konusunu anlattım. Cemal Gürsel bana böyle sahte bir mektubun dava dosyasında yer aldığını başlangıçta bilmediğini söyledi. 'Ben o mektubun değiştirilerek dosyaya konduğunu bilmiyordum. Benden habersiz yapıldı bu iş. Bana gelip, bunun aslını yazacaksın dediler. O zaman dosyaya böyle bir mektup konduğunu anladım. Benim o dönemde kararlarımı uygulatacak bir ağırlığım olmadığı için dosyadan o mektubu çıkartamadım' dedi.". Bayar Türkeş'in anıları ile Gürsel'in anlattıklarının birbirini tutmasa da mektubun tahrif edilmiş olmasının her iki anlatımda da ortak nokta olduğunu ifade ediyor.
NEVZAT ATAL
|
|
|
|
|
 |
|
 |
|