|
 |
 |
 |
|
|
Hacı bey "kızmak yok" diyor
Hacı bey bir süredir Endonezya'da idi... Yeni döndü... Ve ayağının tozuyla sordu: "Türkiye'de siyasi durumlar ne merkezde?.. Neler oluyor?" Sorusunu yanıtladık: - Çabuk sinirleniyor. Korkut Özal "olacak o kadar" diye güldü: - Eee hem Kasımpaşalı ve hem de Karadenizli.
Hacı bey anlattı: - İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı sırasında da önceleri böyleydi... Sonra sakinleşti. - Nasıl oldu? - Dedim ki... Tayyip bey, siyaset kızgınlığı taşımaz... Hoşgörü göster... Kızan kişi, karşısındakine fırsat verir... Kızgınlığının seni yönlendirmesine izin verme. - Sonra? - Tayyip beyin bir özelliği var... Kendini yetiştiriyor... Yaşananlardan ders alıyor... Yanlıştan geri dönüyor... Çabuk kızma meselesini de aşacaktır.
Korkut Özal'a göre Tayyip bey "huy bakımından biraz Adnan Menderes'e benziyor." - Rahmetli Menderes de çabuk kızardı... Kızdığını belli ederdi... Parlardı... Sert konuşurdu.
- Ya abiniz Turgut Özal? - Sinirli tabiatta değildi... Ona boşuna mı tonton dediler?.. Yaradılıştan ben daha sinirliydim.
- Erbakan hoca nasıldı? - Hoca kolay kızmaz... Ama kızdığı da olur. - Mesela? - Bursa'ya gitmiştik... Birisi, şu iş neden şöyle oluyor gibisinden konuştu... Hoca çok kızdı: - Ne dedi? - Dedi ki yahu sen galiba uzaylıların dünyasında yaşıyorsun... Senin hanyadan, Konya'dan haberin yok mu?
Hacı bey 77 yaşında. Öğrenciliğinden beri siyasetle ilgili. - İsmet İnönü nasıldı? - Çok sabırlıydı... Kızdığını pek hatırlamıyorum.
- Ya Süleyman Demirel? - Hoşgörülüydü... Bakanlar Kurulu'nda bazen üstüne giderdik, geçiştirirdi... Onun söylediğinin tersini yapardık, mesele haline getirmezdi... Olayları eşelemezdi... Üstünü örterdi... Kızdığını görmedim.
Hacı bey "bir gün yapmamam gereken bir şeyi yaptım" dedi: - Bakanlar Kurulu'nda yumruğumu masaya vurdum. - Ne diye? - Ben Tarım Bakanı'ydım... Bir proje üzerinde çalışıyordum... Projem, Köyişleri Bakanlığı'na devredilmiş... Benden habersiz temel atılmış. - Sonra? - Bakanlar Kurulu'nda böyle iş olmaz diye masaya yumruğumu vurdum. - Sonra? - Süleyman bey Başbakan'dı... Olgun insan... Mesele yapmadı... Olay, Bakanlar Kurulu dışına da taşmadı.
- Siz Türkeş'le aynı kabinede bulundunuz... Nasıldı? - Çok makul... Sakin... Ölçüyü kaçırdığını hiç görmedim... Çok geniş ilişkileri olan bir insandı... Liderdi.
Hacı bey "daha pek çok kişiyi" anlattı. Sonra sözü yine "kendisine" getirdi: - Bir zamanlar çabuk parlardım... Ama kendimi yetiştirdim... Daha doğrusu şartlar beni yetiştirdi. Ve sonra yumruğunu masaya vurdu. Dedik ki "hayırdır hacı bey?" Dedi ki "kazayla oldu."
|
|
 |
|
|
|
|
|
 |
|