kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
  » Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç ile Yıldız Sarayı Cihannüma Köşkü’nde konuştuk.
Milli Görüşçü değilim
Bence kültür yaşanan her şey demek
Ankara'ya dünyaca ünlü bir mimar
Denizi yayladan seyretmeyi severim
Kesinlikle yeni proje peşinde olmayacağız

Ben hiç muhalif olmadım

Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç "Milli Görüşçü değilim" dedi ve bakanlık öncesi günlerini anlattı.

"Hayatım boyunca tarikatların içinde yer almadım. Benim itaatim sadece devlete karşıdır. Hiçbir zaman muhalif olmadım. Bazen kafama tam yatmasa bile itaat ediyorum."

ARTIK KÜFRETMİYORUM
"Meclis'e girince kötü huyum küfretmeyi bıraktım. Sinirlenince 'Şimdi küfredeceğim' demekle yetiniyorum."


Milli Görüşçü değilim

Yeni Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç "Hayatım devlete itaat etmekle geçti, başka bir şey olamaz" diyor ve ekliyor "Meclis'te en arka sırada oturur kitabımı okurdum. Hiç muhalif olmadım, itaate önem veririm".

Bugünkü konuğum yeni Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç. Bildiğiniz gibi Erkan Mumcu'nun istifasıyla birlikte boşalan koltuğa sürpriz bir şekilde Atilla Koç oturmuştu. O kadar sürprizdi ki, kendisi bile bakan atandığını televizyondan öğrendi. Çok şey yazıldı, çizildi hakkında. Başbakan Tayyip Erdoğan, Atilla Koç ismiyle parti içindeki Milli Görüşçü kanada mesaj mı veriyordu, Koç ismi bir denge arayışı sonucu mu ortaya çıkmıştı? Atilla Koç ile dün sabah erken saatlerde Yıldız Sarayı'nda Cihannüma Köşkü'de buluştuk. Cihannüma Köşkü bundan sonra bakanın İstanbul'daki ofisi olacakmış. Atilla Koç hoşsohbet ama fazla itinalı. Her cevap kısa bir sessizlikten sonra geliyor, bazı sorulara "Buna cevap verirsem imtihanda gibi hissederim kendimi" diye karşılık veriyor. Milli Görüş hakkında merak ettiklerim sinirlendiriyor onu. Belli etmemeye çalışıyor ama o zamana kadar ki "Hanımefendi" şeklindeki hitabeti bir anda "Kızım" şeklini alıyor. Atilla Koç "Belki bir iki röportaj daha yapabilirim sonra yok" diyor. "Şimdi kendimi tanıtmam lazım, sonra ancak iş yaptığımda karşınıza çıkacağım." Aslında haklı. Tanımıyoruz pek onu. Yeni Kültür ve Turizm Bakanı yoğun temposunun içinde kendisin için oldukça uzun bir zaman ayırdı bana. En özelini çekinmeden paylaştı, ailesini, çocukluğunu valilik günlerini anlattı.

2 ANNE 2 BABA, 9 KARDEŞ
Atilla Koç 1946 Aydın doğumlu. Babası sonradan ticaret hayatına atılmış bir çiftçi, annesi ise Üsküp göçmeni. Babasının ilk karısından 6, annesinin ilk kocasından ise 2 kardeşi var. Yani Koç ailesi 9 çocuktan oluşuyor. Bakanın en küçük ablasıyla arasından tam 14 yaş var. Koç doğduğunda annesi 40 babası ise 53 yaşındaymış. Ailesinden bahsederken gözleri parlıyor. "Annem ile babam sonradan mutluluğu yakalamışlar. Ben ikisinin tek ortak çocuğuyum. İftiharla söylerim annem ve babamı kaybettikten sonra bile ailemiz dağılmadı 9 kardeş hep iç içe olduk"
Atilla Koç, İzmir Özel Türk Koleji'nden sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni bitirmiş. O günleri anlatırken "Tabii ki bir gün bakan olacağım hayalim yoktu ama kaymakam olmayı istiyordum" diyor. Hatta arkadaşları okul yıllığına "Sana iyi bir makam aracı diliyoruz" diye yazmış. Üniversiteden sonra önce İzmir Valisi'nin yanında staj görmüş, ardından kaymakam olmuş. Sonra bir gün dil öğrenmeye karar vermiş. Basmış istifayı ve ver elini Almanya... Bir yıl sonra Türkiye'ye dönüp İçişleri Bakanlığı'nda çalışmaya başlamış. Koç, "Bir de Amerika maceram var" diye anlatıyor. "Şimdiki Milli Savunma Bakanımız Vecdi Gönül'ün müsteşarlığında başlatılan bir projeyle Washington'a gönderildim, dil öğrenmek için."
Almanca ve İngilizce dışında bir dil biliyor musunuz diye soruyorum, gülümseyerek cevap veriyor "Ben bütün dilleri bilirim ama konuşamam. Buna İngilizce ve Almanca da dahil." Bakışlarımı fark edince ekliyor "Öyle canım, şaşırmayın. Bırakın da bir insanın eksikliği olsun. Sonra nazara değer."
Dayanamayıp, "Bilip de konuşamadığınız kaç dil var?" diye takılıyorum, ciddileşiyor " İki dil canım, ama öbür dillerin gramerleri üzerine hep çalışmışım. Dile hep merakım vardır ama öğrenmemek şartıyla."
Atilla Koç değişik üslubu ile gerçekten de ilginç ve son derece renkli bir isim. Hikayesini ilgiyle okuyacağınızı düşünüyorum.

BIRAK TOPLANTIYI VALİ OL
Amerika'dan döndükten sonra Siirt'e vali oldunuz değil mi?
-Bir gün idare amirleriyle toplantı yapıyordum. Övünmek gibi olmasın ama iyi çalıştırırım ben. de çalışırım.

İyi bir idarecisiniz yani.
-Eh, övünmek gibi olmasın. Tevazuda bulunursam inanırsınız. Gerçi övünmek de kötü bir şey ama... Müsteşarımız telefon açtı "Ne yapıyorsun?" diye sordu. "Ben de toplantı yapıyorum" dedim. O da bana "Bırak toplantıyı Siirt Valisi ol" dedi.

Siirt Valisi olduğunuz dönemi anlatan bir kitap var. Orada çok küfürbaz olduğunuz yazıyor. Doğru mu gerçekten?
-Hikaye doğru. Maalesef çok küfrederdim ama inanın milletvekili olduktan sonra küfür etmeyi bıraktım.

İnsan nasıl bırakır böyle bir alışkanlığı?
-Kolayını buldum. Sinirlenince artık "Bak küfredeceğim" diyorum ve susuyorum. Arkadaşlarım da anlıyorlar.

Siirt'ten sonra Giresun'da valilik yaptınız. Orada da başınızdan kötü bir olay geçmiş galiba.
-Bir milletvekili bir ihaleyi belli bir firmaya vermemi istedi. Ben de yapmadım. O da beni merkeze aldırmakla tehdit etti. "Aldırırsan aldır" dedim. Ne bileyim sonradan benim de politikacı olacağımı? Zaten o gün bugündür kendi süzgecimden geçirmediğim hiçbir şeyi istemem çalışma arkadaşlarımdan. Çünkü öbür tarafta oldum, biliyorum zorluğunu.

O milletvekili sizi merkeze aldırdı mı ?
-Birinci kararnamede değil ama ikincide aldırdı, evet.

Ne hissettiniz?
-HaniÇetin Altan'ın bir lafı vardır, hani "O önemli bir adam olabilir ama ben mühim adamım" diye. O hesap. Geçenlerde aynı kişiyle bir toplantıda karşılaştık, kendisi 3 Kasım'da siyaseti terk edenlerden. Beni görünce "Ben seni çok destekledim başarılı olacaksın" dedi.

Ciddi misiniz?
-Ben hep ciddiyimdir. Neyse, sonra Ankara'ya geldim Merkez Valisi oldum. Sabah akşam kitap okumaya başladım. Zaten küçüklükten beri tutkumdur kitap. Bizim meslekte Merkez Valiliği çok zevklidir. Hanımla çocuklarla zaman geçirdim, bir nevi tatil yaptım.

Peki nasıl oldu da Merkez Valisi'yken Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek'in yanında genel sekreter oldunuz?
-Ondan önce sadece 34 gün süren bir de başbakanlık müsteşarlığım var benim. Ama inanın devleti öğrenmek için 34 gün yetip artıyor bile. Belediyede geçirdiğim 2,5 yıl benim için başka bir okul olmuştur. Büyükşehirler başbakanlık gibi bir şeydir, bütçe bakımından konuşuyorum. Çok şey öğrendim tecrübeme tecrübe kattım.

BEN ZATEN ŞİŞMANIM
Niye ayrıldınız peki?
-Belediyenin genel sekreterlerini başkan önerir ama atamasını İçişleri Bakanlığı yapar. İzin vermişlerdi ama sonradan onamayı kaldırdılar.

Neden?
-Dedikodu oluyormuş. Merkez valisiyken çalışıyorum ya...

Bozulmadınız mı hiç? Hırslanmadınız mı?
-Hırslılığın en güzeli içine atmaktır.

İçine bu kadar atınca şişmez mi insan?
-Ben zaten şişmanım. Gene ben merkez valisiyim canım. Merkez valisi TC'nin emekli sandığı gibi bir şeydir. Son derece sağlam bir müessesedir. Sonra da biliyorsunuz AK Parti'den milletvekili oldum Aydın'dan.

AŞURE GİBİ HER ŞEYİ OKURUM
Kabine kurulurken bakanlık beklentiniz var mıydı?
-Ben her zaman bakan adayıyım. (Gülüyor) Katiyen, şaka şaka. İsmim o dönemde de geçti. İsminin geçmesi bile insanı avutur.

Hayal kırıklığı yaşamadınız mı bakan olamayınca?
-Hanımefendi, Türkiye 200 yıldır hayal kırıklığı yaşıyor. Biz ülkemiz için bir şey yapabilirsek ne ala, yoksa benim hayal kırıklığım falan hiç önemli değil. O sebepten ben de vekil olarak oturdum meclisin en arkasına başladım okumaya kitaplarımı.

Siz Meclis'in yaylacılarındanmışsınız. Yani kendi gündemini yaratan.
-Evet ama ben hiçbir zaman muhalif olmadım. Bazen bir şey kafama tam yatmasa bile karakterime uymayan bir şeyi yapıyorum.

Ne yapıyorsunuz?
-İtaat ediyorum, o kültüre dikkat ediyorum. Tarih boyunca hem Cumhuriyet hem de İslam dünyasının temel korkusu oldu bu. Fitne çıkar, ortalık dağılır. Ben böyle olmaktan yana değilim. Ve ben mecliste de muhalif değildim. Orada oturuyor ve kitap okuyordum. Ne yapalım benim de başka bir hastalığım yok ki.

Ne okursunuz?
-Aşure gibi. Her şeyi okurum. Bazen oturur vergi kitabını bile okurum ama favorim romandır. İnanır mısınız bakan olduktan sonra kitap okuyamıyorum.

İMTİHAN SORULARI BUNLAR
Duyduğuma göre geceleri üçe, dörde kadar oturuyormuşsunuz ama...
-Oturuyorum ama eskisi gibi kitap okumak için değil çalışmak için. Öyle çok şey var ki yapılması gereken, işleri organize etmeye çalışıyorum ama kitap okuyamıyorum.

En sevdiğiniz yazar kim?
-Bu tip sorularla imtihan ediliyormuşum hissine kapılıyorum.

Niye imtihan olsun? Siz Kültür Bakanısınız ve okuduğunuzu merak ediyorum.
-Hem imtihan hissi, hem de söylemediğim yazara haksızlık olur diye bunu açıklayamam.

Peki. Kültür ve Turizm bakanı olduğunuzu televizyondan öğrenmişsiniz doğru mu?
-Evet atandığımı televizyondan öğrendim ama üç saat önce benim ismimi de bildireceklerini biliyordum.

Sizin isminizle birlikte Başbakan'ın AK Parti'- Milli Görüşçü kanadına bir destek mesajı verdiği söylendi. Siz Milli Görüşçü müsünüz?
-Hayatım boyunca hiçbir zaman belli kliklerin içinde olmadım. Çünkü bunların içinde itaat vardır.

Biraz önce "Ben itaat ederim, muhalefet yapmam" demiştiniz.
-O itaat devlete itaat, kızım. Onu da içimden tenkit ederim ama fitne çıkmasın diye itaat ederim. Onun dışında benim hiç kimseye itaatim yoktur. Belki de küfür etme alakamı da oradan aldım. Ben hiçbir tarikata üye değilim. Ben sinirliyimdir. Milli Görüşçü olacağım, tarikata gireceğim... Türkiye'deki bu tarz şeyler beni rahatsız ediyor. Milli Görüş ne demek onu da bilmiyorum. Benim partimde var mıdır? Yok mudur? Herkesin kendi bileceği bir şey. Ben hiçbir şey değilim sadece AK Parti milletvekiliyim, şimdi de bakanım. Hayatımda hiçbir zaman bir cemaatin takipçisi ya da önderi olmadım. Yakın arkadaşlarım bilirler ben hep soru sorarım.

Erkan Mumcu'dan nasıl bir bakanlık devir aldınız? Yapılacak çok şey var mı?
Kötü bir bakanlık devir alsam bile bunu söyleyecek kadar saf bir adam değilim. Bakanlıktaki arkadaşlarıma güveniyorum, iyi işler yapacağız.




1 2 3 4 5
 
DİĞER GÜNDEM HABERLERİ
 Nevruz'da provokasyon
 Sivas'ta kurtarma çalışmaları durdu
 Şampiyonluk ipini kim göğüsleyecek?
 Topal Osman heykeli kayıp
 Mustafa Ekmekçi ödülü Umur Talu'ya
 'Uykuya yatma' devri
ERDAL ŞAFAK
Özel polis
Bu hafta güvenlik alanında...
ÖMER LÜTFİ METE
'Rum devletini tanimayirum da'
17 Aralık Brüksel...
UMUR TALU
İmparatorun yatak odası (1)
Müsaadenizle,...
ERGUN BABAHAN
Yasa tamam... Ya adalet
Türkiye-AB ilişkilerinde...
MEHMET ALTAN
Dolmabahçe Sarayı'nda...
Türkiye Büyük Millet Meclisi...
Ortadoğu'da işgali Rakan bitirecek
Aya, Zeyn, Celile, Rakan... Onlar Ortadoğu'nun ilk önemli çizgi...
Türkler, satılık kiliseyi alıp cami yapacak
İsveç'te devlet ile kilisenin birbirinden ayrılmasından sonra artan...
Nefes Nefese: 4-2
Nefes Nefese: 4-2
G.Saray 2-0 öne geçti; havalandı. Skor 2-2 oldu; telaşlandı. İkinci...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu