|
|
|
|
|
|
Premıere Vision'da Paris Moda Haftası izleri
Farklı alanlardan kumaşaksesuvar üreticilerinin bir araya gelerek iki sezon sonraki kumaşları sunduğu ve tasarımcıların kumaş seçtiği fuar Premiere Vision'da hâlâ Paris Moda Haftası'nın izleri vardı... Geçen hafta gerçekleşen fuarda gündem maddesi Paris'teki defileler ve koleksiyonlardı.
Geçen hafta dünyanın en büyük ve bilinen kumaş fuarlarından olan Premiere Vision'u ziyaret etmek için Paris'e kısa bir seyahat yaptım. Premiere Vision, yılda iki kez iç çamaşırı, spor giyim, abiye, hi-tech, fermuarlar, payetler, boncuklar gibi birçok farklı alanlardan kumaş ve aksesuvar üreticilerini bir araraya getirerek iki sezon sonraki kumaşların, renklerin sunulduğu ve tasarımcıların bir sonraki koleksiyonlarının kumaşlarını seçtiği bir fuar. Aslına bakarsanız defilelerde gördüğümüz tasarımların ilk şekillenmeye, somutlaşmaya başladığı yer. Ben de 2006 İlkbahar-Yaz koleksiyonum için kumaşlarımı seçtim, yeni kumaş üreticileriyle tanıştım. Premiere Vision'da birçok Türk kumaş üreticisi de vardı. Yorucu ve koşturmacalı geçen ziyaretimde gördüm ki, insanlar henüz biten Paris Moda Haftası'ndaki defileleri ve koleksiyonları konuşuyor.
Her Silüette Ayrı Şıklık Tom Ford'dan sonra YSL'i devralan Stefano Pilati'nin geçen sezonlarda 'yeterince farklı değil', 'iyi değil' diye eleştirilen koleksiyonları bu sefer çok daha oturmuş, başarılı bulundu. Pilati'nin 17'nci yüzyılda katolik bir grubun tablolarından yola çıkarak hazırladığı koleksiyonunda tayyör takımlar ağırlıkta... Tasarımcı, genelde toprak tonları, siyah ve kahve tonlarının hakim olduğu koleksiyonda, geleneksel YSL şıklığına yavaş yavaş kendi dokunuşlarını hissetirmeye başlıyor sanırım. Koleksiyonda gerçekten her silüette farklı bir ayrıntı ve hoşluk var.
Kürk Her Yerde! Son yıllarda en beklenen, en iyi çıkışlar yapan ve Balenciaga'yı yeniden ayaklandıran Nicolas Ghesquiere ise 60'lar ve askeri kıyafetlerin birleşimi bir koleksiyon hazırlamış. Ghesquiere, dediğine göre; bir zamanların moda ikonları Françoise Hardy ve Mia Farrow birleşimi silüetler tasarlamış. Kürkün neredeyse her yerde kullanıldığı koleksiyonda farklı boylarda ceketler, drapeli, farklı boylarda elbiseler, dar boru pantolonlar ana parçalar... Balenciaga koleksiyonu gerçekten de nostaljik. Aynı zamanda modern, yeni ve farklı görünebilen ender koleksiyonlardan..
40'lar Yeniden Her zaman biraz naif ve etnik tasarımlarıyla tanıdığımız Dries Van Noten koleksiyonu ise kendi tarzında başarılı bulduğum koleksiyonlardan biriydi. 1940'lı yılları yeniden yaşatan Van Noten kadifeden kürke, işlemelerden etnik desenlere, portakal renginden, romantik bej kahve tonlarına kadar birçok farklılığı içeren zengin bir koleksiyon hazırlamış. Erkek pantolonu kesimli pantolonlardan, çingene eteklerine, hacimli paltolardan, platformlu ayakkabılara kadar birçok farklı formu her zaman bir bütün haline getirebilip, farklı silüetler yaratabilen, ayrıştırılabilen bir isimdir Dries Van Noten. Aslında bu son koleksiyonuna dair çok söylenecek detay olmamasına rağmen Comme des Garçons defilesi en çok dikkat çeken defilelerden biriydi. Çünkü koleksiyonun tamamı, Comme Des Garçons tarzı gelinliklerden, siyah, bej ve beyaz renklerinden oluşuyordu. Gelinlik adına farklı formların denendiği koleksiyon, sadece renkli çiçekler ile tamamlanmış. Moda dünyasında her zaman farklılığını, kendi tarzını yaratmış, kendi alanını dolduran Rei Kawakubo, bu sefer de sürekli değişen, yenilenen modada farklı bir yerde durduğunun altını çizdi.
Napoleon Yakalar John Galliano ise Christian Dior için her zamanki sürpriz defilelerinin tam tersine, geçen ocak ayında sunduğu Dior Haute Couture koleksiyonunun hazır giyim versiyonunu veya çok benzerini hazırlamış gibiydi.. 1960'lar ve Napoleon'un Josephine'iydi bu koleksiyonun çıkış noktası da.. Uzun timsah derisi çizmeler, deri kasketler, motorcu ceketleri, Napoleon yakalar... Bence Galliano her zaman hiç yan yana gelmeyeceğini düşündüğünüz parçaları, renkleri, dokuları, konuları yan yana getirebilen ve bunu popülerleştirebilen ender tasarımcılardan.. Bunun için ise en önemli ilham kaynağının her zaman Vivienne Westwood olduğunu söylemiştir. Ve Rochas, Valentino, Chanel.. Paris Moda Haftası'nın beklenen, konuşulan koleksiyonları. 2006 sonbahar-kış koleksiyonlarına dair daha yazılacak birçok şey var ama bunlar Paris dönüşü ilk izlenimlerim... Paris'te bir kafede okuduğum Oscar Wilde'ın bir sözünü paylaşmak istiyorum sizinle: "Moda olan taşıdığımızdır; demode olan ise başkalarının taşıdığını taşımaktır."
Dilek Hanif
|
|
|
|
|
|
|
|
|