|
 |
 |
 |
Şenay Akay'la defileye çıkıyorum, forma girmeliyim
Çünkü böyle bir teklif aldım ve hemen kabul ettim. Bir şişman olarak bundan daha iyisini yapamazdım sanırım değerli okurlarım! Tabii hemen forma girmem gerekiyordu. Ben de saçımı başımı yaptırıp doğru yemeğe gittim. Garsonlar formum için etrafımda pervane oldu.
Sevgili günlük... Son iki aydır hayatım çok ilginç geçiyor. Bu köşe yazarlığı gerçekten de çok eğlenceli bir şeymiş. Kılıktan kılığa şekilden şekle giriyorum. Ve itiraf ediyorum, çok eğleniyorum. Ama geçtiğimiz hafta öyle inanılmaz olaylar silsilesi yaşadım ki, ben bile hâlâ inanamıyorum. Ankara'nın önde gelen X-Large kıyafet üreticilerinden KLF For You firması (Bu ismi daha önce duymadım ama koleksiyonları çok başarılı) beni Ankara'ya davet etti.
ÇOK ÖZEL HİSSETTİM
Daha önce otomobil firmalarının davetlisi olarak Alaska'ya bile gittim sevgili günlük. Ama bu kez durum çok farklıydı. Uçaktan indiğim anda kendimi çok özel hissettim. Havaalanında üzerinde adım yazan bir tabela ile şoförüm bekliyordu. Arka koltuğa kuruldum. Ankara'nın özlediğim puslu manzarasının tam aksine güneşli bir hava vardı. Yolun sonunda Ömer Kalfaoğlu beni bekliyordu. Bense Türkiye'nin en 'ağır' yazarı olarak biraz kasılmakla meşguldüm. Otomobilden inerken ayağım takıldı ama şık bir hareketle kendimi toparladım. Bir an karizmam yerlebir olacak diye ciddi korktum! Ama şans benden yanaydı. Ömer Bey "Rahşan Hanım bakın şöyle de bir kıyafetimiz var" dedikçe kendimi ne kadar önemli ve özel hissettiğimi  anlatamam.
ANLI ŞANLI JÜBİLE...
Ama asıl vurucu darbe öğle yemeğinde geldi: "Eğer isterseniz Şenay Akay ile birlikte sizi defilemizde konuk etmek isteriz..." O ana kadar boğuşa boğuşa yediğim şinitzelimin boğazımın alt bölümlerinde bir yerde tıkandığını hissettim. Bu keyifli teklifi kabul ettim. Bu, şişman mankenlik durumumda, anlı şanlı bir jübile anlamına geliyordu. Bir şişman olarak bundan daha iyisini yapamazdım sanırım değerli okurlarım. İşte zayıflar dünyasının son metaforunu da yerlebir ettim!
BEN ZORU BAŞARDIM!
Anneciğim, Seval teyzeciğim, Zeynep teyzeciğim ve anneanneciğim lütfen ağlamayın... Hep, "Zayıflasan manken gibi olursun" derdiniz. Bakın ben zoru başardım; zayıflamadan manken oldum! Olayın ardından hemen Balmumcu'daki Sabah Gazetemiz tesislerine döndüm. Günaydın gazetemiz kurmayları Memed Güler ve Şirin Sever bu işi ciddiye almam gerektiğini, çok iyi hazırlanmamı istediler. Sevgili günlük... 'X-Large' manken olmak çok zor bir şeymiş. Bu öyle bir durum ki, ışıklar bana doğrulup, podyumda sülün kıvamındaki Şenay Akay ile arz-ı endam eylerken, defilenin yapıldığı salondaki belki en seksi değil ama en şişman seksi kadın olmalıyım. Hemen kendimi kampa aldım.
İLK DURAK KAŞ MERKEZİ
İlk durağım Ulus'ta  kendi stüdyolarında kaş tasarımı ve manikür yapan arkadaşlarım Birkan Hasan Zorgül ve Ülker Sarıgül'ın 'tükkanı'ydı. Bu Birkan arkadaşımız son iki aydır kaşlarımı düzeltiyor ve botoks yapmadan kaşlarımı kaldırmayı başardı. Ustura ve cımbız ile bi işin nasıl yapılacağını asla hayal bile edemezdim. Ama sonuç gerçekten çok başarılı. Sanırım kaşlarım şu anda Şenay bir tarafa, Ebru Gündeş ile bile aşık atabilir...
SAÇLARIM HAVALI OLDU
Ardından kuaför bölümünü halletmem gerekiyordu. Etiler Diba'ya gittim. Saçlarımı büyük bir sabırla renkten renge sokan Fatih arkadaşımız, çılgın projemi duyunca önce kuaför arkadaşları ile heyet kurdu. Sonra işlemlere başladı. Bu arada Diba'da Seray Sever ile karşılaştım. Canım günlüğüm, kadın hâlâ sıska. Bir de utanmadan özene bezene verdiğim 2 kiloyu, nasıl verdiğimi sordu. Anlattım ona. Boğazıma nasıl sahip olduğumu, nasıl acılar içinde kıvrandığımı. Bana ilgiyle baktı. Bu arada yeni bir filme başlıyormuş. Mustafa Altıoklar ile. "Abla filme şişman lazım mı" dedim. "Filmin tek şişmanı benim" dedi... Sanırım bana kötü bir şey söylemiş oldu, değil mi sevgili günlük? Neyse... Fatih'e "Ünlü insanların saçlarına ne sürüyorsan benim de  kafama onlardan sür" dedim. Gerçekten çıktığımda çok havalı görünüyordum.
FORMUMU TUTTUM...
Ama bilirsiniz, defile olayı söz konusu olunca bir de form tutma efsanesi vardır. Ben X-Large manken olduğuma göre formumu korumalıydım. Soluğu Levent Şirvan'da aldım. Maaşımı aldığım ilk zafer haftası boyunca tartışmasız her akşam yemeğe gittiğim Şirvan, benim normlarımda form tutmanın en lezzetli yoluydu. Babam Kilis'lidir de... Ve nedense oraların erkekleri de çok güzel yemek yapar. Babacığım çok güzel 'Oruk' kebabı denilen Kilis yemeğini yapar. Bense bu lezzeti Şirvan'da buluyorum. (Ki gelecek haftalarda bu gizli lezzetin sırlarını sizlerle paylaşacağım...) Şirvan'da artık garson arkadaşlarla akraba gibi olduğum için mankenlik durumunu duyunca bana krallara layık bir sofra hazırladılar. Perde pilavı, haşlanmış içli köfte, lahmacun, Gavur dağı salatası, ayran ve şimdi bile adlarını sayarken fenalık geçirecek gibi olduğum lezzetli arkadaşlar beni bu zorlu görev öncesi iyice havaya soktular. Sevgili günlük... Ben bu mankenlik işin biraz sevdim sanırım... Çünkü bir günlüğüne de olsa kendimi çok özel bir kadın gibi hissettim. Bakalım Ankara'da 17 Mart'ta gerçekleşecek zorlu görevim nasıl geçecek?
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
