|
|
|
|
|
|
Pencere açmaktan korkmayın
Dr. Tevfik Dorak kanserden korunmaya yönelik basit ve etkin önerilerine "Açın pencerenizi" diyerek önemli bir halka ekliyor; çocukluk çağı kanserlerinin evlerdeki hava kirliliğiyle bağlantısına dikkat çekiyor.
* Evlerde kanserden korunmak için ne tip alışkanlıklar kazanabiliriz? Soluduğumuz havanın kalitesi vücudumuzun bütün fonksiyonlarına etkili. Kanserin, özellikle çocukluk çağı kanserlerinin evlerin içindeki hava kirlilik oranı ile çok ilgisi var. Dışarıdaki değil evlerimizin içindeki hava kirliliğine değinmek istiyorum. Türkiye'de halkın büyük kısmında 'üşüme korkusu' var. Bu da hastalıklara davetiye çıkarıyor. Bu yüzden evlerimizin havalandırılması inanılmaz bir şekilde ihmal ediliyor.
ÜŞÜTME HASTALIĞI YOK Birincisi üşütme diye bir hastalık yoktur. Ben ne tıp eğitimim sırasında, ne iç hastalıkları uzmanlık eğitimim sırasında, ne daha sonraki meslek ve araştırma hayatımda böyle bir hastalıktan bahseden bir bilimsel kaynak görmedim. Buna rağmen, doktorlarımız da dahil, herkesin ağzında bir üşütme sözü gidiyor ve de üşütmemek için evlere girip, kapıyı pencereyi kapatıp oturuyoruz. Özellikle soba yakılan ve sigara içilen evler kanser konusunda büyük risk oluşturuyor. Akciğer kanserlerinden korunmak için sigaradan mümkün olduğunca uzak durun ve evlerinizin pencerelerini sık sık sonuna kadar açın.
*Kanserden yaşamsal önlemlerle korunmak mümkün mü? Sigara ve alkol kadar önemli bir konu da yeme içme alışkanlıklarımız. Millet olarak yemek yemeyi seviyoruz 'can boğazdan gelir' diye bir sözümüz var. Ama üzülerek belirteyim ki bunun doğrusu 'can boğazdan gider' olmalıdır. Sağlıklı ve uzun yaşamayı garanti etmenin en güvenli yolu kalori kısıtlamasıdır. Sayısız hayvan deneyleri (sineklerden, farelere ve de maymunlara kadar) kalori alımı kısıtlanan hayvanların uzun ve sağlıklı yaşadığını gösteriyor. Kalori kısıtlaması her türlü sağlık sorunundan korunmada çok önemli ama kanserde de özellikle rol sahibi.
POSALI BESLENME ÖNEMLİ Örneğin hanımların korkulu rüyası meme kanseri, aşırı beslenme ve bunun sonucu olan şişmanlık ile direk bir ilişki gösteriyor. Aşırı ve yağlı beslenme yine meme kanseri ve bağırsak kanserlerinde çok iyi tanınmış bir risk faktörü. Posasız beslenme de aynı şekilde. Kalıtsal olarak edindiğimiz risk faktörlerini bilsek bile daha o konuda bir şey yapmamız mümkün değil. Mümkün olduğuncaaz yemeye, özellikle yağdan fakir beslenmeye, kalorisi azaltılmış gıdalar örneği diyet içecekler tercih etmeye ve de posadan zengin gıdalara yönelmeye çalışmalıyız.
* Hangi besinler kanserden korunmada ilaç etkisi yapıyor? Posanın en güzel kaynağı meyve ve sebzeler. İçerdikleri doğal antioksidan maddeler dolayısıyla da günde en az beş porsiyon sebze ve meyve almamız gerekiyor. Bizde eksikliği olan bir şey değil. Hem posa, hem de antioksidan bakımından en yararlı olan grup turunçgiller grubundan mandalin, portakal türü meyveler, elma ve badem, ceviz, fındık ve fıstık. Yemek aralarındaki atıştırmalarımızda bu gibi gıdaları tercih edersek çok yararlı bir şey yapmış oluruz. Son yıllarda domatesteki 'lycopene' denilen maddenin de kanserden koruyucu etkisi olduğu ortaya çıktı. Çaydaki polifenoller, soya ve turunçgillerdeki flavonoidler, kakaodaki siyanidin, kanserden koruyucu etkisi olan ve antioksidan etkili maddelere örnekler. Bunlar yararlı ve vücudun kendi korunma mekanizmalarına destek veren gıdalar.
KAKAO İÇİN * Hangi besinler kanser riskini artırıyor? Birde zararından dolayı kaçınmamız gerekenler var. Bunların başında kırmızı et geliyor. Yağ içeriği, kızartma ve kebaplarda oluşan heterosiklik aminler (HCA) ve çok pişmiş etlerdeki polisiklik aromatik hidrokarbonlar (PAH), ayrıca işlenmiş et ürünlerine eklenen koruyucu maddeler (sodyum nitrit gibi) aşırı miktarda alındığında kansere yol açmakla suçlanan unsurlar. Bunlardan mümkün olduğunca kaçınmayı, kaçınamıyorsak miktarını azaltmayı, eğer ille de yiyeceksek yanında bu zararlı maddelerin etkilerini giderecek çay, portakal suyu gibi içecekler veya taze sebze ve meyveler almayı öneriyorum. Tabii kırmızı etin demirden zengin olduğunu da hatırlatayım. Demirin, gerek genetik gerekse biyokimyasal çalışmalarla kansere yatkınlığı arttıran bir metal olduğu biliniyor. Ayrıca demirin kanser üzerindeki suçunu bilimsel veriler gösteriyor. Bu nedenle kıtlık, yokluk gibi durumlarla karşılaşılmaması dışında demir eklenmiş gıda tüketmemek gerekir. Eğer tıbbi olarak demir eksikliği gibi bir nedenle almanız gerekmiyorsa, demir ve demir içeren vitamin hapları kesinlikle almayın, demir eklenen besinlerden kaçın.
Esra TÜZÜN
|
|
|
|
|
|
|
|
|