|
|
|
|
|
|
Kan bağışla kanseri uzak tut
Doktor Tevfik Dorak, erkeklerin kansere karşı daha zayıf olduğunu belirterek ekliyor: Kadınlar regl olmakla kanserden korunuyor. Erkekler de kan vererek korunabilirler.
Erkeklerin, kansere karşı doğuştan daha zayıf olduklarını öne süren Dr. Tevfik Dorak, kansere karşı kadınların regly olarak korunduklarını, erkeklerin de bu korunma mekanizmasından yararlanabilmek için kan bağışında bulunmaları gerektiğini öne sürüyor.
* Kanser çocukluk döneminde cinsiyet ayrımı yapıyor mu? Yapıyor. Özellikle çocukluk çağı lösemilerinde cinsiyet ayrımı çok belirgin. Hastalık erkek çocuklarda yüzde 20 oranında daha çok görülüyor. Bu oran 15-19 yaş grubunda daha da artıyor. Bu yaşta erkeklerde akut lösemi kız çocuklarına göre iki kat daha fazla görülüyor. İlerleyen yaşlarda da lösemi, lenfomalar ve myelodisplastik sendroma erkeklerde daha fazla rastlanıyor.
ERKEKLERDE RİSK DAHA YÜKSEK * Neden erkek çocuklarda kanser riski daha yüksek? Aslında pek çok hastalık erkeklerle kadınlar arasında farklılık gösteriyor ama hiçbirinin sebebi tam olarak bilinmiyor. Bunun X kromozmundaki bağışıklık sistem genlerine bağlı olduğu düşünülüyor. Kadınlarda iki, erkeklerde bir adet X kromozomu olduğundan genelde kadınların bağışıklık sisteminin daha etkin olduğu sanılıyor. Bu durumda erkek çocuklar bağışıklık sistemi bakımından kızlardan daha dezavantajlı olarak doğuyor ve bunun sonucu olarak da gerek enfeksiyonlara gerekse kansere daha yatkın olabilir diye düşünüyorum.
* Erkeklerde lösemi riskini neler artırıyor? Tekrarlayan düşükler sonrası doğan çocuklarda lösemi riski artıyor. Riskin artmış olmasından kasıt ille de lösemi olacak demek değil. Normalde diyelim ki yüzde bir olan riskin yüzde ikiye çıkması gibi bir şey. Bunun yanı sıra düşük tehdidi geçirip canlı doğan bebeklerde de artan bir risk söz konusu. Bunun nedeni tam olarak açıklanamamakla birlikte araştırmalar, tekrarlayan düşükleri olan ailelerle lösemili çocuğa sahip ailelerde, anne ile babanın doku tiplerinin benzer olduğunu gösteriyor. (aynı kan grubuna sahip olmak gibi) Bu da tabiatın arzuladığı 'genetik çeşitlilik yaratma' prensibine aykırı.
REGL OLMAK KADINI KORUYOR * Kansere karşı kız çocukları daha şanslıyken yaş ilerledikçe bu oran bozuluyor mu? Hayır. Yetişkinlerde de kanser genellikle erkeklerde daha fazla. Zaten erkeklerde ortalama yaşam süresi de daha kısa. Erkekler, her iki cinsiyet de görülen hastalıklara hem daha fazla hem daha erken yakalanıyor. Kadınların, her ay adet görerek kan kaybetmeleri ve de emzirme ile süt vermeleri vücutlarında biriken zararlı maddeleri azar azar da olsa sürekli olarak temizlenmelerini sağlıyor diye düşünülüyor. Kadınların her ay kan kaybetmesinin en önemli sonucu sürekli olarak demir kaybetmeleri. Demir ise çok kuvvetli bir oksidan olduğundan fazlalığından korunmak, genel sağlık önlemleri arasında önemli bir yere sahip.
* Demir fazlalığı ve kanser arasında direkt bir ilişki var mı? Burada demir fazlalığı ifadesini kullanmamız çok önemli. Demir vücudumuzdaki pek çok olaya karışan gerekli bir metal. Demirin kanser ile gösterdiği ilişki daha çok kanda demir düzeylerine bakan çalışmalarla defalarca gösterilmiş durumda. Eğer vücudunuzda demir gereğinden fazla ise uzun vadede her türlü kanser riskinde önemli bir artışa yol açıyor. Bu etki en fazla erkekleri ve menopoz sonrası hanımları ilgilendiriyor.
AŞIRI VİTAMİN TÜKETİLİYOR * Demir vücudumuzda niye yükselir? Bu ya genetik nedenlerle olabilir, ya da çevresel etkenlere bağlıdır. Demir en fazla kırmızı et ile alınan bir metal. Aşırı et tüketenlerde özellikle bağırsak kanserleri olmak üzere pek çok kanserde artış görülüyor. Bu tabii tamamen demire bağlı değil ama demir de mutlaka rol oynuyor. Daha önemlisi kendi ellerimizle verdiğimiz zarar. Şu anda bütün dünyada olduğu gibi Türkiye'de de aşırı ve gereksiz miktarda vitamin tüketimi var. Ben Türkiye'de yaşayıp, her türlü sebze ve meyveyi tüketen, gereği kadar et ürünlerini alan, yeterince güneş gören bir kimsenin niye dışardan ayrıca vitamin hapları aldığını anlamıyorum. Ayrıca topluma yerleşmiş ama bilimsel temeli çok zayıf olan bazı kötü alışkanlıklar da olayı zorlaştırıyor. Burada her antibiyotiğin yanında vitamin alınma gereği diye aslı astarı olmayan bir adetten bahsediyorum. Zaten gereğinden fazla, uygunsuz ve düzensiz antibiyotik kullanarak yeteri kadar zarar görüyoruz. Bir de yanında ille de vitamin alacağız saplantısı toplum sağlığı ve milli ekonomi açısından kaygı verici bir durum yaratıyor. Antibiyotik yanında vitamin alınması, çok eski tarihlerde çok uzun süreli verem tedavileri sırasında, verilen ilaçların nöropati yapıcı yan etkisine karşı başlatılmış bir uygulama olup şu anda hiçbir anlamı yoktur.
Esra TÜZÜN
|
|
|
|
|
|
|
|
|