|
|
Çalımbay formül üretemedi
Beşiktaş için derbi öncesi ciddi bir sıkıntı vardı. Takım koşuyor, mücadele ediyordu. Rıza Çalımbay ile birlikte kadro uygun bir düzene geçmişti ama kolektif bütünlük yetersiz, hücum gücü kısırdı. G.Saray gibi bir rakip karşısında kolektif yetersizlik üst boyutlara çıkacak ve ciddi bir handikap teşkil edecekti. Çalımbay bu muhtemel sıkıntıyı en aza indirecek formülü üretemedi. Fazla hamleli olmayan yerleşmiş bir alan savunması uygulamalıydı. Hakan Şükür, markajcısını zorlayan, ona üstünlük kurabilen bir forvet tipi. Necati, geriden hareketlenen, her bölgeyi gezen bir sprinter. Beşiktaş orta sahada hareketli bir pres yapmaya kalkışıp Hakan Şükür'le Necati'yi de takip etmeye başlayınca geride garantili bir yerleşim sağlayamadı. Ayrıca sağ kulvar çok açık verdi. Bu kulvarda Orhan Ak'ın önünde iyi gününde olan Ayhan vardı. Ayrıca Ergün gibi bir usta da bu kanata destek veriyordu. Bu üçlünün karşısında Ali Güneş yalnız kaldı. Veysel'in sakatlığından dolayı ikinci yarıya Ahmet Dursun ile başlamak yanlıştı. Çünkü A.Dursun hem maç kabiliyetinin eksik olması hem de fizik kondisyon yetersizliğiyle böyle bir derbiye hiç de hazır değildi. Rıza Çalımbay, A.Hassan'ı alıp Pancu'yu da Veysel'in görev yerine vermeliydi. Sergen, fizik açıdan gittikçe yetersizleşiyor. Tümer kötü bir günündeydi. Ne hücuma katkı verebiliyor ne top saklayabiliyor ne de savunma yapabiliyordu. Ayrıca yorulup tamamen oyundan düşmüştü. Böyle bir tabloda Sergen oyuna girdi. Tümer, Sergen ve de Ahmet Dursun bir arada. İşte bu yüzden 10 kişi kalan G.Saray önünde hiç varlık gösteremediler. Sayısal fazlalık sadece görüntüdeydi. Günümüz futbolunun önemli bir kuralı var. Eğer bir takım rakibini bozamıyor, savunma güvencesi oluşturamıyorsa kazandığı topları da çok kolay kaybediyorsa iyi netice alması tamamen tesadüflere bağlıdır. Beşiktaş da derbide bu görüntüdeydi.
|