| |
|
|
İbrahim Sadi Öztürk
85'lik duayen gazeteye "kendi kullandığı otomobille" geldi. Elinde bir "poşet." Poşetin içinde de "6 kitap." O, "idarecilerin" duayeni.
Kimse onu "dernekte, kulüpte, lokalde" göremez. Ya TBMM Kütüphanesi'ndedir. Ya bir araştırma merkezinde. Eski Maraş, Van, Niğde valisi. Eski Kahramanmaraş milletvekili. Eski senatör.
"Kendi halinde" çalışır. Okur, araştırır, yazar. Bir süredir, Atatürk'ün "TBMM'nin gizli oturumlarında yaptığı konuşmaları bugünün Türkçesi'ne uyarlamakla" meşguldü. Getirdiği kitaplar arasında "o da" var.
Atatürk'ün "gizli oturumlarda" söyledikleri "her zaman için geçerli." Dönem "1920-1922 dönemi." Ülkenin "içi" karışık. Atatürk, Meclis'e bilgi veriyor. "Dış güçler karıştırıyor" diyor. "Ülke ülke" de sayıyor. Başta "İngiltere." Karıştıranlar arasında "ABD de var."
Atatürk ne zaman "birkaç günlüğüne" Ankara'dan ayrılacak olsa... Dönüşünde Meclis'e "bilgi sunuyor." Bazen anlattıklarının "dışarıya sızmaması" gerekiyor. Böyle durumlarda "gizli oturumda" konuşuyor: - Sayın arkadaşlarım, 11 günlük bir geziden sonra yüce kurulunuza katılmakla onur duyarım. (9 Ağustos 1920... Gizli oturum)
"Milletvekili maaşları" her dönemde "sorun" olmuştur. Atatürk, milletvekilinin "cakasına" ve "maaşına" önem veriyor.
Ülkede "ekonomik sıkıntı" varsa... "Memur, işçi, emekli" dardaysa... "Gelir dağılımı da" bozuksa... Milletvekilinin maaşı "göze batar." "Bu" dün de böyleydi, bugün de böyle. "Batı Cephesi Komutanı"nın, Atatürk'e telgraf çekip "yarın saldırıya geçeceğim, acele şu kadar para lazım" dediği gün, TBMM'nin gizli oturumunda konuşulan konulardan biri de "milletvekili ödeneği." Atatürk "böyle bir günde, bu konuyu konuşamayız" diye kestirip, atmıyor. Kürsüye çıkıyor. Milletvekillerine "itibar" ediyor. Ve bu iki konunun da "önemli olduğunu" söylüyor. Sonunda... Batı Cephesi'ne de para gönderiliyor. Milletvekili ödeneği sorunu da çözülüyor.
"Gizli oturum" tutanaklarında, Mustafa Kemal'in "şu sözleri" oldukça sık kullandığını görüyoruz: - Size (Meclise) egemen olan hiçbir güç yoktur... Size egemen olan hiçbir kişi olamaz. Ve pekçok konuşması da "şöyle" bitiyor: - Yüce Meclis'in huzurunda saygı ile eğiliyorum.
Sağol "duayen." Teşekkürler 85'lik "eski parlamenter." Nice sağlıklı yıllar İbrahim Sadi Öztürk.
|