|
|
|
|
|
Vitaminle yaşlanmayı geciktirin
|
|
Hastalık ve yaşlılık şikayetlerinden kurtulmak isteyenler, antioksidan kullanmalı... Yeterli vitamin, mineral ve bitkisel kimyasal alımı, zihinsel performansı artırır... Yaşlanmanın yüzde 70'ini çevre faktörleri oluşturuyor. Vitamin desteği bunu önleyebilir.
Erken yaşlanmanın önüne vitaminle geçin
Yaşlanmada kalıtımın yüzde 30, çevre faktörleri ve yaşam biçiminin ise yüzde 70 rolü var. Kalıtım dışındaki faktörler çeşitli önlemlerle kontrol edilebiliyor.
Bilimsel olarak kanıtlanmıştır ki, insan organizmasının sağlıklı ve kusursuz fonksiyonu için birçok mikrobesin maddelerine (vitaminler, mineraller, bitkisel kimyasallar, yağ asitleri ve aminoasitler, enzimler) gereksinimi vardır. Her şeyden daha önemli olan; optimum sağlık ve hastalıklardan korunmak için bu maddelerin vücutta doğru konsantrasyonlarda bulunmalarıdır. İşte yaşamsal önemi olan mikrobesin maddelerinin doğru miktarlarda kullanılması 'orto moleküler tıp' adıyla beslenme biliminin bir bölümünü oluşturmaktadır. Orto moleküler tıbbın kurucusu iki kez Nobel ödülü almış olan Prof. Linus Pauling'dir. Orto moleküler tıp daha çok koruyucu anlamda ise de, hastalıkların tedavisinde de uygulanır. Tüm tıbbi tedavilerde temel tedavidir ve diğer önlemlerin istenilen başarıyı vermeleri için ön koşuldur. Demek ki orto moleküler tıp doğru besin maddelerinin (yaşamsal önemi olan mikrobesin maddeleri) doğru miktarlarda kullanılması esasına dayanır. Başka bir deyişle, orto moleküler tıbbın konusu; doğal olarak vücutta bulunan maddelerdir. Eğer bu maddeler; yanlış ya da tek yönlü beslenmeye ya da kimi yaşlılarda olduğu gibi alınan maddelerin sindirilmesinde bozukluğa bağlı olarak vücutta eksilirse normal yaşlanma olayı hızlanır ve hastalıklar ortaya çıkar. Y a ş l a n m a , hücrelerdeki aktivite azlığına bağlı organ fonksiyonlarında gerileme sonucudur. Yaşlanmada kalıtımın (ırsiyetin) yüzde 30; çevre faktörleri ve yaşam biçiminin ise yüzde 70 rolü vardır. Kalıtım dışındaki faktörler çeşitli önlemlerle kontrol edilebilmektedir. Örneğin çevrenin zararlı etkilerinden kaçınılabilir; vitamin ve diğer besin maddelerinin desteğiyle bu maddelerin eksikliği giderilebilir.
MEYVEDEN VAZGEÇMEYİN * Vitamin, mineral hapları desteği gerekli midir? Yoksa bu boşa harcanmış para mıdır? Eğer Amerikan ve Avrupa beslenme örgütlerinin önerdiği gibi gerçekten günde 5 kez çok taze, değişik meyve ve sebze yiyorsanız ve bunun yarısını çiğ olarak tüketiyorsanız, ayrıca vitamin ve mineral almanıza gerek kalmaz. Ancak dalından koparılarak meyve ve topraktan koparılarak sebzenin çok taze olarak tüketilmesi üretici dışında pek az kişiye nasip olmaktadır. Çünkü meyve ve sebzeler tüketiciye genellikle günlerce sonra ulaştığından besin değerlerinin büyük bir kısmı kaybolmaktadır. Nitekim kişinin besin tüketiminin miktar olarak fazla olduğu Amerika'da bile yapılan bir araştırma hemen hemen tüm yetişkinlerin beslenme ile yeterli vitamin almadıklarını ortaya koymuştur. Almanya'da yapılan araştırmada da toplumun yüzde 49'unun çok az vitamin C, yüzde 52'sinin çok az vitamin E ve yüzde 76'sının çok az vitamin B6 aldığı tespit edilmiştir. Özellikle alkol içenlerde, sindirim bozukluğu olanlarda ve tüm ileri yaşta insanlarda ve kantin yemeği yemek zorunda olanlarda vitamin yetersizliği riski yüksektir.
* Kişinin vitamin-mineral eksikliği nasıl anlaşılır? Her maddenin kandaki miktarı laboratuvar incelemeleri ile tespit edilebilirse de; bunun hem ekonomik külfeti, hem de sadece o günkü anlık kan değerini (her günkü kan değerini değil) göstermesi gibi sakıncaları vardır. Deneyimli bir hekim kademeli olarak tanıya (teşhise) gider. Hastayı sadece dinlemekle kalmaz, hastanın beslenme alışkanlıklarını, yaşam biçimini, mesleki ve özel hayatının hastaya getirdiği yükü, aldığı ilaçlar ve kullandığı keyif maddelerini ayrıntılı olarak sorgular. Hastanın görünümünü, duruşunu dikkatle gözden geçirir, cildini, saçlarını, tırnaklarını inceler. Ayrıca boş yerleri hasta tarafından cevaplarla doldurulacak çeşitli soruları içeren basılı soru kağıdı ile de hekim önemli bilgiler edinir. Böyle bir yaklaşımla orto moleküler tıp israf olmadan en az parasal harcama ile büyük etkililik sağlar.
ERKEN YAŞLANMAYI ÖNLER Hekimler; hastalıklardan korunmak için günlük vitamin tabletleri önerirler. Yaşlı kimselerde alınan miktar daha fazla olmalıdır. Yeterli vitamin, mineral ve bitkisel kimyasallar ileri yaşlara kadar zihinsel performansın daha iyi olmasını sağlar. Özellikle C, E vitaminleri, betakaroten ve bitkisel kimyasallar (flavonoidler, karotenoidler, fitoostrojenler) antioksidan etkilidir ve ateroskleroz'u (damar sertliği) önler. Kanlarında C vitamini ve karoten miktarı yüksek olan yaşlıların belleklerinin, bu maddeler düşük olanlara göre daha iyi olduğu kanıtlanmıştır. Antioksidanlar hücrelerimize serbest radikallerin zarar vermesini önleyen maddelerdir. Herkes serbest radikallerle karşı karşıya kalmaktadır. Çünkü her bedensel ve ruhsal zorlanma serbest radikal (oksidatif stres) oluşumuna neden olur. Vücudumuzdaki her bir hücre serbest oksijen radikalleriyle yani oksidatif stres ile zarar görüp, bozulabilir. Vücudun başedebileceği normal boyutlardaki oksidatif stres; yanlış yaşam biçimi, çevre zararları ve vitaminminerallerden yoksun beslenme sonucu kontrolden çıkar ve hastalık yapan oksidatif stres haline gelir. Böylece kronik (müzmin) hastalıklar ve erken yaşlanma başlar. Eğer besinlerimizle ya da ek haplarla yeterli antioksidan alırsak, normal ve sağlıklı hücre fonksiyonları korunur. Demek ki antioksidanlar yaşlılık şikayetlerinden ve hastalıklarından korunmak için en etkili önlemlerden biridir ve anti-aging tedavisinin temelini oluşturur.
|
|
|
|
|
|
|
|
|