|
|
|
|
|
|
'Beni bir tek eşim takdir etmedi
Kız çocuklarının ayıp, günah diye okula gönderilmediği, çocuk yaşta evlendirildiği Diyarbakır'da bale okulu açarak devrim yapan Zeliha Yılmaz bölgenin en özel iş kadınlarından.
Bir kadın düşünün ki özel hayatının alt üst olmasını göze alarak Doğu'da iş kurmuş. Öyle bir kadın düşünün ki bölge için hayal sınırlarının bile dışına taşan bir şeyi gerçekleştirmiş. Öyle bir kadın düşünün ki çantasından ruju ve silahı eksik olmamış. Cesur, girişimci, yenilikçi ve kadın gibi kadın. O Zeliha Yılmaz.... Zeliha Yılmaz Diyarbakır'da bir ütopyayı gerçeğe dönüştüren isimlerden. Kurduğu bale okullarıyla bölgeye yepyeni bir soluk getiren Yılmaz bu girişimiyle de Güneydoğu İş Kadınları Derneği'nin en "özel üyelerinden biri" sıfatını hak ediyor.
'EKSİĞİ SANATTI' Üç çocuk annesi Yılmaz Diyarbakırlı. Yirmi yıl boyunca Diyarbakır'ın çeşitli okullarında öğretmenlik yapan Yılmaz, bölgenin en önemli eksikliklerinden birinin sanata yatırım olduğunu fark ettiğinde kızı dokuz yaşındaydı. Bir yaz tatili sırasında Diyarbakır'da doğup büyüyen kızının diğer arkadaşlarına göre daha sessiz ve çekingen olduğunu fark eden Yılmaz bu konuda ne yapabileceğini araştırmaya başladı; "Kızımın arkadaşlarının aileleriyle konuştum. Onların çocukları son derece kendine güvenli, dik yürüyen çocuklardı. Benim kızım ise sürekli kendi kabuğuna çekilen sessiz sedasız çocuktu. Sonra kızımın arkadaşlarının aileleriyle görüştüğümde hepsinin çocuğunun sanatın bir dalıyla ilgilendiğini tespit ettim" diye anlatıyor o günleri.
'BANA GÜLMÜŞLERDİ' Zeliha Yılmaz kendi kızı için baleyi uygun gördü. Ama önünde büyük bir engel vardı, Diyarbakır'da değil bale okulu doğru düzgün konser alanı bile yoktu. Diyarbakır'a bir bale okulu kurma fikri Zeliha Yılmaz'ı heyecanlandırmıştı. Ama ilk girişimi hayal kırıklığı ile sonuçlandı. Ankara'da Devlet Opera ve Balesi yetkilileriyle görüştüğünde beklediği tepkiyi alamamıştı; "Ben ilk aradığımda yetkililer güldüler bana, Diyarbakır'da bir bale okulu kurmak istiyorum deyince uzun süre bunun esprisini yapmışlar. Bana şimdilik mümkün olmadığını söylediler. Ama ben yılmadım, kalktım Ankara'ya gittim" Zeliha Yılmaz'ın yüz yüze görüşmesi etkili olmuştu. Ama yine de okulu açtırmaya yetecek kadar değildi. Bu kez ünlü balet Tan Sağtürk'ün kapısını çaldı. Sağtürk'ten beklediği yanıtı alınca dünyalar onunoldu. Daha sonra Devlet Opera ve Balesi yetkilileri de destek verince 1999 yılında adı hep terörle anılan Diyarbakır'da bir bale okulu açıldı. Doğu Batı'yla, Diyarbakır sanatla kucaklaştı.
KENTE UĞURLU GELDİ Bu bölge için bir hayal gibi başlayan ama gerçeğe dönen bir sürecin de ilk adımıydı. Bale okulu Diyarbakır'a uğurlu geldi. Sınıflarda minik balerin ve balet adayları kuğu gibi süzülüyorlardı. Zeliha Yılmaz sonuçlardan çok memnundu; "İnanır mısınız o kadar büyük destek aldım ki halktan. Bir çok insan çocuğunu bale okuluna yazdırmak için sıraya girdi. Çünkü bu insanlar yeniliklere kapalı, sanata uzak gibi gözükseler de içlerinde çok büyük bir açlık var. Diyarbakır'da yaşıyor olmak bir dezavantaj olmamalıydı, olmadı da zaten. benim kızım da bale öğrendi, hedefi konservatuarda okumak" diyor şimdi. Diyarbakır'da başlayan bale adımları daha sonra ta Mardin'e kadar ulaştı. Bir şube de Mardin'e açan Zeliha Yılmaz artık ikiye bölünmüş bir hayat yaşıyor. Yılmaz diğer hedeflerini de sıralıyor sonra; "Hafta sonları Mardin'deyim, hafta içi Diyarbakır'daki okulda. Ama önümüzdeki yıl Batman'a da bale okulu açacağız. Bunun sonu yok. Tüm Doğu ve Güneydoğu sanata kavuşana dek ben de mücadelemi sürdüreceğim."
EŞİNE KIRGIN GİBİ Hayatını bir anlamda bölgenin sanat adına kalkınmasına adayan Yılmaz "Artık ben kendim için yaşamıyorum, o yüzden özel hayatım yok' diyor. Bir kadın olarak bu denli başarılı olunca aile hayatında da sorunlar kendini göstermiş hemen. Zeliha Yılmaz eşi tarafından yeterince desteklenmediğini söylüyor; "Erkekler akıllı kadınları sevmezler, pasif ve zeki olmayan kadınları tercih ederler. Benim eşim de bu yaşama dayanamadı. Ankara'da yaşıyor şimdi. Gazetelerde yer aldığımda telefon açar, 'ne gereği var' diye eleştirir. Bir kıskançlık oluyor herhalde. Belli bir yaşa geldim. Başarının en yüksek noktasına gelmek üzereyim, eşim darılacak, başkası bir şey diyecek diye düşünecek halim yok. Cumhurbaşkanı bile beni takdir etti kocam etmedi" diyor.
Sonat canıdar
|
|
|
|
|
|
|
|
|