| |
Daum, Anelka ve Başkan
Önce bir iki noktaya değinelim, bir iki hatırlatma yapalım... Sonra asıl konumuza geliriz.
1) Eskiden F.Bahçe'nin ciddi bir kondisyon sorunu vardı. 70'inci dakikadan itibaren futbolcuların dilleri dışarı çıkmaya başlar, beyinleri ayaklarına hükmedemez olurdu. Sonra Daum ekibiyle birlikte geldi. Futbolcuları, yardımcısı Koch çalıştırmaya başladı. Ve zaman içinde takımın kondisyon sorunu hemen hemen kalmadı. Aşırı enerji harcanan bazı maçlar hariç, gayet rahat 120 dakika oynayabilirler.
2) Alex transfer edildiğinde tartışma çıkmıştı: Alex ve Van Hooijdonk birlikte oynayabilirler mi? Şöyle demiştim: "Hayır! Eğer hedef takımdan maksimum verimi almaksa oynamamaları gerekir. Çünkü Alex pres yapmayan, orta sahaya yardım etmeyen bir futbolcu. Dolayısıyla ikisi birlikte olunca, savunmada ve orta saha mücadelesinde takım bir buçuk kişi eksik kalıyor. Sıradan takımlarla oynarken bu ikili iş yapar. Ama ciddi, önemli maçlarda 1.5 kişinin eksikliği büyük farktır." Sonuç dediğim gibi çıktı.
3) Van Hooijdonk sakatlandığında, onun adına çok üzülmüş ama takım adına sevinmiştim. Çünkü orta saha güçlenmişti. F.Bahçe 'takır takır' oynamaya başlamıştı: Sağlam, güçlü, rakiplerine az pozisyon veren bir F.Bahçe ortaya çıkıyordu.
4) "Aman Hooijdonk'un sakatlığı biraz daha sürsün, takım UEFA'da hiç olmazsa bir iki tur atlasın" diye düşünürken... Bu kez Anelka transfer edildi. Geçmişini az çok bilenler uyarıyordu: "Futbolculuk yeteneklerine bir diyecek yok ama psikolojik sorunlar çıkarabilir." Ancak sorun tam da futbolculuğunda çıktı: Bir süredir oynamadığı için formsuzdu. Bol bol antrenman yapmalı ve bu arada takıma alışmalıydı. Maç sonlarında, mesela önce bitime 10 dakika kala, sonra 20 dakika kala, tabii o da F.Bahçe galipken oyuna alınmalıydı. Halbuki gelir gelmez, daha eski gücünü ve hızını bulamadan, ilk 11'de sahaya sürüldü. Bu haliyle, 35 yaşındaki Hooijdonk'tan beterdi. Biz AlexHooijdonk ikilisinden yakınırken, bu kez başımıza AlexAnelka ikilisi çıkmıştı. İspanya'daki Zaragoza maçı ise aymazlığın uç noktasıydı: Bir ara üçü birden sahadaydı!
Yukarıdaki dört temel noktayı alt alta toplayıp şu soruyu ortaya atıyorum: Daum aptal bir hoca değil. Anelka'nın 'henüz' bir işe yaramadığını, zamana ihtiyacı olduğunu görememiş olamaz. O görmese antrenör Koch görür. Peki niye ısrarla oynattı? Hem de en kritik maçlarda! Benim tahminim şöyle: Başkan Aziz Yıldırım böyle istiyor! "Madem bu kadar para saydık, oynat" diyor. Daum da ona boyun eğiyor. Ve eğer bu tahminim doğruysa... O zaman Daum'un sezon sonunda gitmesi gerekiyor. Çünkü "kaliteli yabancı hoca" olma özelliğini yitirmiş demektir. (Öyle olup olmadığı ayrı bir tartışma konusu.) Takımı, 'yönetimin arzusuna, hatta kaprislerine göre kuran' bir F.Bahçe teknik direktörü, Avrupa'da başarılı olamaz. Hem Aziz Yıldırım'ı, hem de kulübün kurum kültürünü göz önüne aldığımızda, model şöyle olmalı: F.Bahçe ancak... İşine karışılmasına asla izin vermeyen... İstediği futbolculardan bütçeye uygun olanları mutlaka transfer edilen... 'Bak bu topçuyu aldık, hadi oynat' diyen yönetime anında resti çeken... Büyük hedefleri olan... Pahalı... Ve elbette kariyer sahibi bir hocayla başarılı olabilir. Hoca futbolcularla, taktikle filan ilgilenecek... Yönetim ise takımın başarısı ve huzuru için elinden geleni yapacak. (Not: Bu dediklerimden 'yönetim hocadan hesap soramaz' anlamı çıkmaz.) Geçen yıl bu modele yakın bir işleyiş vardı. Ama gördüğüm kadarıyla tekrar, " Devre arasında Başkanın soyunma odasına indiği " dönemlere dönülmüş durumda. İnşallah yanılırım!
|