Yazmak zorundaydım!
Bu yazıyı yazmayacaktım aslında... Söylenenler bende kalacaktı. Yazmadan önce de uzun uzun düşündüm. Ancak.. Bu sözleri, bugün bu köşeye yazdıran "mesleki bir muhasebe"nin sonunda varılan bir karar değildir. Onun ötesindedir. Bir sözlerin ve tarafıma "samimi" olarak yapılmış bu açıklamanın, her ne pahasına olursa olsun; artık yazılması ve kamuoyuyla paylaşılması gerekiyor. Daha fazla gecikmeden..
Benim vicdanımın sesi, aslında herkesin ortak vicdanının sesidir bu konuda. Herkes şu sorunun cevabını vermek zorundadır: Türkiye 2006 Dünya Kupası finallerine gitmek istiyor mu, istemiyor mu? İstiyor. Her zamankinden daha fazla istiyor. Bu finaller Almanya'da yapılacak. Türkiye evinde gibi olacak. Ancak, finallerin Almanya'da yapılacak olmasının "ulusal" takım için "avantaj" teşkil etmesinden daha önemli yanı, işin "duygusal" boyutudur. Almanya'da hatta Avrupa'da yaşayan bütün yurttaşlarımızın, bulundukları ülkelerde yıllardır "çiğnenen onur"larına karşı, başlarını dik tutma fırsatıdır bu finaller. Bulundukları ülkelerin "ikinci sınıf" insanları olmadığını; yalnızca maçların oynanacağı şehirlerde değil, televizyon aracılığıyla tüm dünyada haykırma şansıdır. Yurtdışına, özellikle de Almanya'ya her gidişimizde, bu çığlığı duyuyoruz. Dahası, bu çığlığı Türkiye'ye duyurmamız isteniyor bizden. Eğer, bugünkü teknik direktörle olmayacaksa, eğer bugünkü takımla, bugünkü sistemle olmayacaksa, -ki olmayacağı görünüyor-; onların korunması, bizim onurumuzun korunmasından daha mı önemlidir? Birkaç kişinin onuru, yurtdışındaki ve elbette yurtiçindeki milyonlarca Türk insanının, Türkiyeli'nin onurundan daha mı önde gelir? Çığlık bu!. Ve biz bu çığlığı o en sağır kulaklara duyurmak zorundayız. Duyuruyoruz işte..
Bu çığlığa azıcık duyarlıysanız, hemen bugün istifa edin Sayın Ersun Yanal. Yargısız infazlarla işimiz yok. Teşvik primi iddialarının kanıtlanması hukukun işi.. Kanıtlanmadıkça o konuda suçsuzsunuz. Derdimiz ulusal takımın başarısı.. Derdimiz kulaklarımızdan gitmeyen "o" çığlık! Ama.. Bir başka nedeni daha var; hemen, "bugün" istifa gereğinin. Şimdi söyleyelim söyleyeceğimizi: Kamuoyu önünde, çeşitli zorunluluklarla, size arka çıkar gibi görünen Federasyon Başkanı da sizin ayrılmanızı istiyor aslında. Bu satırların yazarına dedi ki: "Yerine birini bulsam, hemen gönderirim!" Ne zaman, nerede söylediğini sormayın. Bunun fazlaca da önemi yok. Ama söyledi işte. Koca ülkede, hatta dünyada alternatif bulunmaz olur mu hiç? Ne Federasyon Başkanı, ne de siz dert etmeyin, yarı yolda ve "dere geçerken" bırakıp gitme "darb-ı meseli"ni... Derenin "bu şekilde" geçileceği de yok zaten. Ama.. Bu son "güvensizlik beyanı"ndan sonra, bu "son kale"nin de çökmesinden sonra; sizin ayrılmanız ve ulusal takımın önünü açmanız en doğrusu olur. Henüz gençsiniz.. Bu sefer olmadı. Gelecek sefere olacağına biz de inanabiliriz.. Ama, 2006 Almanya'nın gelecek seferi yok işte.. Bu kadar.. Söyledim.. Rahatladım..
|