|
|
|
|
|
|
Anneme işsiz kalacağımı söylemeyin o benim müdür olacağımı zannediyor!
Ekonomik krizler ve depremlerle büyüyen Türk gençliği geleceğe güvenini iyice yitirdi. Gelecek korkusu büyüme isteklerini de yok etti. 'Kriz gençliği' olarak adlandırılan 2000'li yılların gençliği artık 30'lu yaşlarına kadar öğrencilik hayatı yaşamak istiyor. Ve en iyi üniversitelerde okuyanları bile "İşsiz kalacağım" diyor.
Türkiye'deki ekonomik kriz ve depremler, nur topu gibi bir 'kriz gençliği' doğurdu. İleriki günlerden korkuyor, kimseye güvenmiyor, iş hayatına atılmayı geciktiriyor! Araştırmalara göre gelecekten korktukları için de yetişkin olmak istemiyor. Şimdiki gençlik "Üniversiteyi bitirip müdür olmak istiyorum" diyen ağabey ya da ablalarından çok daha farklı düşünüyor. 2000'li yılların gençliği '90'ların gençliğinden pek çok farklılık gösteriyor. En basiti, en iyi üniversitelerde okumalarına karşın geleceğe güvenle bakamadıkları için hayata atılmayı da 30'lu yaşlarına kadar geciktirmek istiyor olmaları. Örneğin Boğaziçi Üniversitesi'ne en yüksek puanlarla girip, en iyi fakültelerde okuyan öğrenciler bile anne babalarının aksine işsiz kalmaktan korktuklarını söylüyor.
ZENGİNLİK İSTİYORLAR Araştırmalar gençler için diplomanın değerinin giderek azaldığını gösteriyor. 18-25 yaş grubundaki 500 üniversite genci arasında yapılan TrendView araştırmasına göre metropol gençlerinin hayallerini zengin ve ünlü olmak süslüyor, diplomalı olmak değil! Millward Brown'un 'Avrupa Gençliği ve Markaları' adlı araştırmasında da Türk gençliğinin Avrupalı yaşıtlarına göre çok güvensiz olduğu çıktı ortaya. Milward Brown Türkiye Genel Müdürü Betül Khan, gençlerin yakın geçmişte yaşanan ekonomik krizler, deprem ve benzeri nedenlerle daha da güvensiz hale geldiğini belirtiyor. Khan, şunları söylüyor:
GENÇLER SİYAH VE PEMBE "Türk gençleri siyah ve pembe... Bir yanda yüksek maddi imkânlar içinde yaşayan ve yüksek öğrenim yapan bir kitle, diğer yanda da maddi olanakları elvermediği için eğitimini tamamlayamayan bir kitle. Her iki grubun ortak noktası ise gelecekle ilgili korkuları... Sorunları ve korkularıyla ilgili olarak geleceğe büyük bir belirsizlik içinde baktıklarını ifade ediyorlar. 'Gelecekte benim için bir yer var mı' sorusundan çekiniyorlar. Gençler için iyi bir üniversiteden mezun olmak iyi bir işin garantisi değil! Eğer 'yeni fikirler' satılsa, satın almaya hazırlar. Markalardan ve reklam kampanyalarından yaratıcılık ve yenilik bekliyorlar."
KRİZLER GÜVENSİZLİK NEDENİ Sosyolog Prof. Dr. Nilüfer Narlı da gençlerin durumunu şöyle değerlendiriyor: "2000'lerin başında beliren ekonomik kriz, gençliğin değer yargıları üzerinde önemli değişiklikler yarattı. Para her şeyin önüne geçti. Tüketim kültürü çok yaygınlaştı. 'Tüketiyorum, öyleyse varım' düşüncesi gençlik üzerinde etki gösterdi. Marka tüketimiyle kimlik oluşturmaya başladılar. Kitap okumak, toplumla, siyasetle ilgilenmek yerine popüler kültür onların yerini aldı. Para kazanıp bir an önce fark edilmek için çaba içine girmeye başladılar. Tüm bu davranış modeli aslında gençliğin umutlarını kaybetmesi nedeniyle ortaya çıktı. Ağabey ve ablalarının mezun olup çalışmalarına karşın hâlâ işsizlik tehlikesiyle karşı karşıya olduklarını görünce, kendilerince doğru olduğuna inandıkları bir fikri geliştirdiler: Bir gecede zengin olmak, köşeyi dönmek..."
BÜYÜMEK İSTEMİYORLAR Prof. Karlı, gençlerimizin iş bulamayacakları korkusuyla hayata atılmak istemediklerine de değiniyor: "En iyisi, bir öğrenci olarak yaşantımı sürdürmek için okul dönemini 20'li yaşların ortalarına kadar uzatayım, diyorlar. Sorumluluk alırlarsa karşılaşacakları krizleri görüyorlar çünkü. Yetişkin olmak istemiyorlar. Ne yazık ki ancak ekonomideki düzelmeyle bu neslin güvenini sağlayabilmesi mümkün olacak. Alt gelir grubunda da benzer korkular var. Evlenmek istiyorlar ama beklentileri yükseldiği için ne ailelerinin gücü ne de kendi iş güçleri bir ev kurmaya yetmiyor. Endişe, gençliğin davranışlarını yönlendiriyor..."
GENÇLİK ÇOK GERÇEKÇİ Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Bölümü Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölüm Başkanı Doç. Dr. Deniz Albayrak Kaymak ve Boğaziçi Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik danışma Merkezi Uzmanı Derya Şayan'a göre de rekabet arttığı için gençler büyüme zorluğu çekiyor: "İş hayatına hazırlanmak için artık bir üniversitenin yetmeyeceğinin bilincinde olan gençler; mastır, doktora derken ancak 30'lu yaşlarında iş hayatına hazır olabiliyor. Bu süreç de onların beyannamesini engelliyor. Ve 2000 gençliği o kadar gerçekçi ki, daha öğrenciyken 'iş bulabilir miyim' kaygısı taşıyor."
|
|
|
|
|
|
|
|
|