| |
Hiç kimse olmanın dayanılmaz acısı
Kitabın kendisi bir anda statü sembolüne dönüştü. Anlatmak istediğiyle kabul edilebilir bir ironiye düşmesine rağmen şiddetle tavsiye ediyorum. Alain Botton'un Sel Yayıncılık'tan çıkan yeni kitabı Statü Endişesi'nden söz ediyorum. Üç beş kitapçıyı dolaşıp bulamayınca, sağda solda kitapla ilgili yazılar okumaya başlayınca bu kanaate vardım. Aman bu kitabı okuyalım ki statümüze statü katılsın, şahtık şahbaz olalım kaygılarını bendeniz de minik yüreğinde hissetti ve kitabı edindi. Şu modern dünyada yaşayıp da statü endişesi yaşamayan yok herhalde. Ve onun içindir ki cemaate mensup olanlar mutsuz, asabi ve kompleksli. Bu ay aldığınız son model cep telefonu gelecek ay yenisi çıkınca size yetersizlik hissi veriyorsa... Hayata aynı noktadan başladığınız arkadaşlarınızın evi sizinkinden daha büyük diye gece uyku tutmuyorsa... Veya tam tersi, sizin eviniz daha büyük, arabanız daha bir janjanlı olduğundan meslektaşınız veya ne bileyim lise arkadaşınıza çektirdiğiniz acıyı merak ediyorsanız... Saçma sapan mekanlara sırf "ben de oradaydım" diyebilmek için çok istemeye istemeye gidiyorsanız... "Benim hakkımda ne düşünüyorlar"la kafayı yemek üzereyseniz... Velhasıl, aslında hiç de ihtiyacımız olmayan şeyleri deli gibi istiyorsanız bu kitabı mutlaka okuyun. Sıkı bir hamam etkisi yaptığını söylemem gerek. Güzel bir kese yemiş gibi oluyor, al al yanaklarla taksimetreyi bir süreliğine sıfırlayabiliyorsunuz. Sürenin uzunluğu belirsiz tabii ki. Beklentilerden vaz mı geçmeli peki? Ben cevabını bilmiyorum. Ne kadarından ve nereye kadar vaz geçmeli gerçekten kestiremiyorum. Kimi zaman neyi niçin istediğimi bile bilmiyorum; veya istemediğimi de. Belki valide, peder istiyor diye istiyor olabilir miyim? Peki beklentileri karşılamış olmanın verdiği hazza ne demeli?.. Kitle iletişiminin dünyayı yönettiği bu yüzyılda kaç adet beklentiyi karşıladığınızda "game over" oluyor emin değilim pek.. "Bugün yüz lira geliri olup ama bin lira kazanmanın hayalini kuran adam kimse hedef kitlemiz odur.." İlk kez 1896'da yayımlanan Daily Mail'in satış stratejisi sanırım artık iliklerimize kadar işlemiş durumda. Kendinizle yüzleşeceğiniz, belki "hiç kimse" olmanın rahatlığını fark edebileceğiniz güzel bir kitap. Okuyun ve okutun... Şimdi eve gidip Londra'dan aldığım Paul Smith takım elbisemi giyip, patronla Changa'da yiyeceğimiz yemek için hazırlanmam gerekiyor. İkimiz de füzyon mutfağına bayılıyoruz. Hem belki yazılarımı ne kadar beğenerek okuduğunu söyler.
|