kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Barlas @ SABAH
 
Bizim "Neo-Con"larımız daha fazla değil mi?..
Şerif Mardin'in önemli gözlemleri
Şaka

Bizim "Neo-Con"larımız daha fazla değil mi?..

Amerikan dış politikasına egemen olan "Neo-Con"lar (Yeni Muhafazakarlar) hakkında sayısız yazı yazıldı, değerlendirmeler yapıldı.
Bu açıdan baktığınızda, Türkiye'de de siyasetin yükselen değerinin, yerli malı "Neo-Con"luk, ya da "Yeni Muhafazakarlık" olduğunu söyleyebiliriz. Eski, denenmiş ve üstelik defalarca başarısız olmuş siyasal söylemlerin altını ısıtıp siyaset piyasasına "Yeni Muhafazakarlık" veya "Yeni Solculuk" şeklinde sunmak, açıkçası şu anda Türkiye için de geçerlidir.
Eğer olaya geniş açıdan bakarsanız ana muhalefet partisi CHP de, kendine özgü bir "Neo-Con" parti değil midir?
Dünya sosyal demokrasisinin yaşadığı bunca deneyden ve Türkiye'nin 100 yıllık politik ve ekonomik serüveninden sonra, her konuda hala kökten devletçi söylemlere takılı bir siyaset anlayışını sürdürüyorsanız, bu "Yeni Sol" kisvesi altında "Yeni Muhafazakarlık"tan başka ne olabilir?
Aynı durum AK Parti için de söz konusudur. Sürekli "Değiştik" derken, bir yandan kadrolarınızı, dünyaya bakışınızı, tepkilerinizi hep değişmemiş değerlerinize dayalı biçimde oluşturuyorsanız, bu da kendisini "Yeni" olarak sunmaya çalışan eski muhafazakarlığın, yeni ambalaj içinde sunulmasından başka bir şey olamaz ki..
Bu Yeni Muhafazakarlık, üstelik birbirlerine zıt ve uzak oldukları varsayılan ideolojileri aynı zeminde birleştiren bir niteliğe de bürünmüş durumda.
Örneğin Sayın Cumhurbaşkanı ile Sayın Başbakan arasında temel görüş ayrılıkları bulunduğu yazılıp, söylenmekte.
Ama bu olaya daha yukarıdan bakarsanız, Ahmet Necdet Sezer de, Tayyip Erdoğan da, Deniz Baykal, Necmettin Erbakan ve Devlet Bahçeli de "Muhafazakar" konumda insanlar değil mi? Hepsinin kendilerine göre değişmesine razı olmadıkları, maddi ve manevi içerikli bir statüko var.
Oysa evrensel uygarlık ve özellikle içinde yer almayı amaçladığımız Avrupa Birliği, dünyada ve Avrupa'da pek bol ve rağbette olan yeni muhafazakarlığı aşıp, farklı bir dünya görüşü yaratmayı hedefliyor.
Bu yeni dünya görüşü, ulusal egemenlik kavramına, hukukun üstünlüğü kavramının altında yer veriyor.
Bu görüşte birey, devletin altında değil. Dinler ve ideolojiler, kesinlikle siyasetin ve idarenin dışında.
Bu yeni dünya görüşünde, devletlerin içinde de, devletler arası ilişkilerde de, ırk, din, mezhep, siyasal görüş, insanları bölüp kavga ettiren değil, birleştirip sinerjiler yaratan öğeler gibi algılanmakta.
Tabii ki bizdeki gibi Amerika'da da, Avrupa'da da muhafazakarlar, ulusalcılar ve hatta faşistler var. Ama yükselen değerleri onlar temsil etmiyor.
Nitekim Amerika'nın Neo-Con'ları bu ülkenin ileri insanları tarafından da ağır biçimde eleştirilmekte.
Avrupa'nın bu tür siyasal akımları ise, karşılarındaki Liberaller'in, Yeşiller'in, Sosyal Demokratlar'ın ağırlığı sonucu etkisiz oluyorlar. Öyle olmasaydı Avrupa Parlamentosu'ndan Türkiye'ye "Evet" çıkar mıydı?
Diyorum ki. Artık dünyalı olmayı öğrenmiş olması gereken Tayyip Erdoğan, kendi ülkesinde "Neo-Con" olmayı denememelidir. Hiç olmazsa o, ileri dünyanın bir politikacısı olmaya heves etmelidir.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 ABD'nin tarihi yok Ortadoğu'nun ise sadece tarihi var   / 28-02-2005
 Siyaseti hareketli günler bekliyor   / 27-02-2005
 Altını tutamamak ciddi sorunlar yaratabilir   / 26-02-2005
 Reha Muhtar'ı bir ay sonra kim tutacak?   / 25-02-2005
 Artık sakalı olanın değil ABD'li olanın değeri var...   / 24-02-2005
 "Her gece yollarda gözledim seni"   / 23-02-2005
 Batı, Türkiye'nin 'Eğreti Gelin'i olabilir mi?   / 22-02-2005
 AK Parti iktidarı da ebedi değil ki..   / 21-02-2005
 Basın polemiklerini bitirmek için bir yöntem   / 20-02-2005
 Uygar düşünce ince ayrıntılar üzerinde gelişir   / 19-02-2005
REHA MUHTAR
Doping alan bohem arkadaşlarım..
Şimdi anlatacağım...
MEHMET BARLAS
Bizim "Neo-Con"larımız daha fazla değil mi?..
Amerikan...
ALİ KIRCA
Pazartesi sendromu...
Neyse ki bugün salı...
MAHMUT ÖVÜR
Bu müteahhitleri kim koruyor?
Bakırköy'deki inşaat...
SAVAŞ AY
Hilal kız, kapatılan bar ve 'Why High One Why!.'
Why...
HINCAL ULUÇ
..Ve benim Oscarım.. Nurgül Yeşilçay'a!..
Aradan tam 3...
EMRE AKÖZ
'AKP: Pişmemiş aşure'
Utah Üniversitesi Siyaset...
Dikkat Security var!
Dikkat Security var!
Sakarya maçındaki olaylar yüzünden Disiplin Kurulu'na gönderilen...
Carew Yandı
Carew Yandı
Beşiktaş-Sakarya maçında Aytaç'a tükürdüğü televizyon görüntüleriyle...
Mazeret değil en iyi hizmetin arayışıdır
Adalet Bakanı Çiçek'in polise yönelttiği, "Mazeret üretmek yerine...
Pişmanım koz verdim
Sincan'da tankların geçişine yol açan Bekir Yıldız "Şimdiki aklım...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu