| |
AKP'nin 'formülasyon' sorunu
Mehmet Dülger oldukça yüksek perdeden konuştu: "Ne münasebet?.. Niye istifa edeyim?.. Neden bırakıp, gideyim?.. Burada daha yapacak çok iş var." "O" DYP kökenli. DYP'nin öncesinde "Adalet Partisi" var. Babası (Bahadır Dülger) Yassıada'da idamla yargılandı. "O" şimdi AKP'de. TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı.
Erkan Mumcu "oldukça yüksek perdeden" konuşarak bakanlığı ve partiyi bırakınca... "Çok kişi" Mehmet Dülger'e sordu. Soranlar "yabancı diplomat." "Yabancı gazeteci." Mehmet Dülger de yanıt verdi: - Hem burada kalırım ve hem de gördüğüm eksiği, gediği, yanlışı söylerim... Ne istifası?
Dülger, 1980 askeri müdahalesinden önce Başbakan Demirel'in "başdanışmanıydı." Turgut Özal'ın da "yakından tanıdığı" bir isimdi. 1980'den sonra Demirel'e "yasak" konulup, Turgut Özal'ın "önü açılınca..." Turgut bey, Dülger'i çağırmıştı: - Gel... Bana lazımsın. Dülger'in yanıtı "hayır, yapamam, ne olur ısrar etmeyin" şeklindeydi.
2002 seçimleri öncesinde Dülger, kendi partisinin (DYP) yönetimine "partime hizmet arz etmek istiyorum" diye başvurunca... Ve "doğduğu evde" kapı, yüzüne kapatılınca... Bu arada Tayyip beyden de "bir zamanlar Özal'ın yaptığı gel teklifini" alınca... Hiç uzatmamıştı: - Peki... Kabul... Varım.
Dülger'le, Erkan Mumcu'nun istifasından "az önce" gazetede yemek yedik. Mumcu'nun gidişinden "az sonra" yine konuştuk. İşte hem "önce", hem de "sonra" söyledikleri: - AKP henüz tam partileşmeden, tam olgunlaşmadan, müthiş bir şekilde iktidar oldu... Bir anda, halkın ümit kapısı haline geliverdi... Bu çok ağır bir yük... Taşımak büyük beceri ister... Yönetmek, hüner ister.
Dülger'e sorduk: - Şimdi ne olacak? - AKP, kendi fikriyatını herkesin, her yerde, rahatça savunabileceği bir formülasyonu ortaya koyamadı... Koyması lazım... Koyacak.
Mehmet Dülger "her yerde rahatça savunulacak bir formülasyon" derken, neyi kastediyor? Kafasında "ne tür formülasyonlar" var? Yanıtı "eski formülasyonları" hatırlatmak oldu. Örneğin... 1946'da Celal Bayar-Adnan Menderes, tek parti iktidarına karşı "Demokrat Parti hareketini" başlatırken "şu formülasyonla" yola çıkmışlardı: "Yeter, söz milletindir." 1965'te, Süleyman Demirel "Büyük Türkiye" formülasyonuyla yürümüştü. Turgut Özal'ın formülasyonu "dışa açılma" idi. Bülent Ecevit'inki "insanca, hakça bir düzen." Necmettin Erbakan'ınki "adil düzen."
Mehmet Dülger: - AKP son dönemde "muhafazakar demokratlık" formülasyonunu seslendirdi ama... Bunun çok daha belirginleşmesi, içinin doldurulması gerek.
Amerikalılar'ın bir sözü var: "Birleşmek başlangıçtır, birliği sürdürmek gelişmedir, birlikte çalışmak başarıdır." Sanırız AKP'nin ihtiyacı "işte böyle bir formülasyon."
|