|
|
Değişim kadınla başlıyor
İran'da yönetim bazı cezaları ağır bularak, suçu yargıya atıyor. Bu bile değişimin habercisi....
Çok güçlü olan ve tüm dünyanın ilgisini çeken İran sinemasının ünlü adları rejimi eleştirmekten çekinmiyorlar. Ünlü yönetmen Abas Kiarostami daha 1999'da şöyle demişti: "Tahran Üniversitesi'ndeki başkaldırmayı gözlemlemeye gittim ve şunu farkettim: o gençler devrimle aynı yaşlarda. Demek ki devrimi yapanların çocukları. Bu, onların isteklerine meşruluk kazandırıyor. Yüzlerine bakıyorum ve geleceği, işi ve hatta geçmişi olmayan insanlar görüyorum. Niçin 20 yıldır unutulduklarını ve yönetimin onlara neler vaat ettiğini merak ediyorlar. Yönetim onlara kulak vermeli, çünkü kendi varlığı da buna bağlı." Aynı Kiarostami yıllar önce SABAH için yaptığımız bir konuşmada bana şu olayı da anlatmıştı, nasıl unuturum? Bir kaza oluyor, bir genç kız yaralanıyor. Kalabalıktan yardım etmek isteyenler çıkıyor. Ama bir sarıklı peydah oluyor ve "namahreme dokunamazsınız" diye bağırıp yardımı engelliyor. İşte softalığın, fanatizmin ve tutuculuğun gelip dayanacağı son nokta... Din gibi güzel, soylu ve asıl amacı elbette insanın erdem içinde mutlu yaşamasını sağlamak olan bir kurumun, sonunda bağnazlığa teslim olarak insan hayatının tam karşısına dikilmesi, acı değilse nedir?
YÖNETİME GÖRE CEZALAR AĞIR İran'da bulabileceğiniz yabancı dildeki tek yayın organı olan Tehran News, 8 Şubat günkü sayısındabir haber ve onunla ilişkili bir yorum yayınladı. Habere göre, 1999'da Berlin'de Heinrich Böll vakfının düzenlediği "Değişen İran" başlıklı bir konferansa katılan din adamı Hasan Yusuf Eşkevari, konuşmasında "İslam'a hakaret ettiği ve yalan söylediği" gerekçesiyle önce ölüme, sonradan 15 yıl hapse mahkum olduktan ve içerde beş yıl geçirdikten sonra serbest bırakılmıştı. Yorumda, bir din mahkemesi tarafından yargılanan din adamının cezası "aşırı biçimde ağır" bulunuyor ve "yargının bu tür aşırı cezaları nedeniyle İran'da yönetimin dış mihraklar tarafından gitgide artan ağır eleştirilere uğradığı" yazılıyordu. Bir başka deyişle, hükümetin organı olduğu su götürmeyen gazete, suçu yargının üzerine atarak kendisini temize çıkarmaya çalışıyordu. Bu olay bile tek başına değişimin habercisi sayılamaz mıydı?
DÜĞÜM GEVŞEK Değişim artık her yerde hissediliyor. Öncelikle kadınların giyimkuşamında... Devrimin ilk yıllarındaki tavizsiz örtünme, artık yumuşamış. Başta üniversite gençliği, kadınlar öylesine sabır ve inatla başörtülerini gevşetmişler ki, sonunda "saçların önden biraz gösterilebileceği" şeklinde bir fetva çıkmış. Kesinkes örtünenler ve simsiyah çarşaf içinde gezenler yine var. Ama özellikle genç kızlar, önden gözüken saçları, özenli makyajları ve şık feraceleriyle, sanki bir moda defilesinde gibi dolaşıyorlar.
|