|
|
Küçük kadınlar ve adamlar
Geçenlerde bir okuyucumdan çok güzel bir e-posta aldım. Bu e-posta bana, gerçek aşkımdan yani oğlumdan son zamanlarda ne kadar uzaklaştığımı düşündürdü. İnsan, ciddi ilişki problemleri yaşarken, sorunların arasında öyle boğuluyor ve kendini öyle çıkmazlara sokuyorsun ki, seni hayatta gerçekten karşılıksız seven insanlardan uzaklaşıyorsun. Galiba hepimiz biraz 'olmaz'ı seviyoruz... Herhalde olmazların bir çekiciliği var. Niye doğal akışında giden, yumuşak, problemsiz ilişkiler bize hep sıkıcı geliyor da hep gözyaşlarımız rakı bardağına aksın istiyoruz. Galiba her ruhun içinde arabesk var. Okuyucum bana dünyanın en ama en büyük aşkını hatırlattı. İşte bu güzel e-postayı sizinle paylaşmak istedim.
Fırtınalar, hayal kırıklıkları, Casablanka aşkları yaşarken birilerini unuttuğumuzu fark ettim çok yakında. Küçük kadınlar ve adamlar... Bunlarla ilişkilerimiz o denli tek, her biri ayrı bir yolculuk ki, asıl aşk, ilişki onlarla yaşadığımız. Kızıma doğduğundan beri "Mercimek Hanım" derdim, öyle minicikti ki... Hayatta açık ara en kıymet verdiğim varlık; hep öyle oldu ve hayatımın en unutulmaz aşkının da meyvesi. Bu ilişki moda olduğu üzere yürümedi, bitti ve Mercimek Hanım benimle birlikte ayrı, daha zor ve yeni bir yolda yürümeye başladı. Önemsiz birkaç kapris dışında hiç şikayet etmedi, neşesini kaybetmedi. Ben bu sırada ikimiz için yeni bir hayat kurdum, iş güç ile boğuştum, toplumdaki yeni kartvizitime alışmaya çalıştım ve çoook sancılı birkaç sene geçirdim. Ona hep, "Bak bu yeni hayatımız; bizim için çalışıyorum, azıcık bir zaman sonra seninle çok daha fazla birlikte olacağız" dedim. Mercimek Hanım anlayışlı ve ciddi ama komik bir suratla anladı, dinledi ve planlamaya katkıda bulundu. En önemlisi ben ona korkularımı belli etmedim, o da bana inancını hiç kaybetmedi. Bazı günler "Beceremeyeceğim, yalnız kalacağım, etrafımdakilerin hepsi yanlış insanlar, ben bu işi yapamıyorum" hissi benden bile büyük olduğunda onunla sarılıp yattık. Kaşık yaptık! (Bu, sarılıp yatmanın Mercimek Hanımcası.) "Ne hissettiğimi anlar, o da korkar mı" diye düşünürdüm. O hiç korkmadı. Bu kadın biraz daha büyük şimdi. Hayattaki savaşın içinde onun ne kadar büyüdüğünü fark etmemişim. En büyük aşkım gerçekten o ve bu hep böyle olacak. Büyük işler, büyük aşklar arasında, derinde bunu hep biliyordum ama o kadar yakınımdaydı ve vardı ki, biraz erteliyordum birlikte geçireceğimiz vakitleri sadece. Bu koca genç kadına bakınca bir sabah, yatağa sığmadığını gördüm. Uyandı ve bana "Artık korkmuyorsun di mi?" dedi. Gözlerinde şefkat vardı. Önceliklerimizi belirlemek en önemlisi... Küçük kadınlar, küçük adamlar hayatımızdaki ilişkileri büyük iş ve aşkları bizimle yaşıyor. Ne kadar belli etmesek de tüm korkularımızı bizimle göğüslüyorlar, tabii kalbimiz kırılınca onlar da kırılıyor ama sağlam duruyorlar, bizim için.
AYŞE
|