Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, Cem Uzan'ın nakit para ödeme gibi bir öneri getirmediğini söyledi.
Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Abdüllatif Şener, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'yla (TMSF) borçları konusunda bir görüşme yapan Cem Uzan'ın nakit para ödeme gibi bir öneri getirmediğini belirterek, yalnızca bazı varlıkların satışında kolaylaştırma sağlayabileceğini ve buna ilişkin bir protokol yapılması önerisinde bulunduğunu bildirdi.
Şener, dün yapılan Ekonomi Koordinasyon Kurulu (EKK) toplantısıyla ilgili olarak düzenlediği basın toplantısında, gazetecilerin sorularını da yanıtladı. Cem Uzan'ın TMSF'yle bir görüşme yaptığı ve 1 milyar dolarlık ödeme teklif ettiği yönündeki iddiaların anımsatılması üzerine Şener, böyle bir görüşmenin yapıldığını, ancak TMSF'nin bağımsız bir kuruluş olması nedeniyle yorum yapmasının güç olduğunu söyledi.
Uzan'ın ek bir miktar nakit para verip, daha sonra anlaşma sağlanması yönünde bir önerisinin bulunmadığını ifade eden Şener, "Uzan, yönetimi ve denetimi Fon`a geçen bazı varlıkların satışında kolaylaştırma sağlayabileceğini, bu bağlamda bir protokol oluşturulmasını önermiş" dedi.
Bu arada teşvik yasasında iller arasında kademelendirmeye gidilip gidilmeyeceğinin sorulması üzerine, Şener, 13 ili daha kapsayacak şekilde yapılan yeni düzenlemenin Meclis'te olduğunu, henüz yasanın çıkmadığını söyledi. Şener, "Bu 49 ili kapsayan teşvik yasasında da hem sektör anlayışı itibariyle, hem de il itibariyle ilk yasalardaki temel ölçüler mevcuttur" diye konuştu. 'MALİ DİSİPLİNE UYACAK'
Eski yatırımların da yararlanmasına yönelik düzenlemeden geri adım atmayı düşünüp düşünmediğinin sorulması üzerine Şener, "Teşvik yasasıyla ilgili temel olarak söyleyebileceğimiz şey, mali disiplin ve bütçe disiplinine uygun olan neyse onu yapacağız" dedi.
YOKSULLUKLA MÜCADELE
Abdüllatif Şener, Türkiye'de 1 milyon kişinin mutlak yoksulluk, 18 milyon kişinin de görevi yoksulluk içinde bulunduğunu söyledi.
Bakan Şener, önce yoksul kavramının ne olduğunu açıkladı. Türkiye'de ''mutlak yoksulluk'' yani gıda yoksulluğu ve ''görevi yoksulluk'' yani gıda ve gıda dışı yoksulluk bulunduğunu ifade eden Bakan Şener, şunları söyledi:
''Türkiye'de nüfusun yüzde 1.35'nin mutlak yoksulluk içinde olduğu saptanmıştır. Bu yaklaşık 1 milyon (926 bin) kişidir. Bir ülkede ortalama refah düzeyinin altında bulunan görevi yoksulluk kavramı içine girenlerin oranı nüfusun yüzde 26.96'sını oluşturmaktadır. Yani 18 milyon kişiyi kapasamaktadır.
Devlet İstatistik Enstitüsü'nün (DİE) araştırma ve verilerine göre, yoksulluğu artıran etkenler içinde, hane halkı büyüklüğü ve eğitimsizlik başta gelmektedir. Yüksek okul bitirenlerin yüzde 4'ü, daha alt eğitim alanların ise yüzde 41 yoksulluk kavramı içinde telaffuz edilmektedir. Yoksullluğu en fazla olduğu sektörler ise inşaat ve tarım kesiminde çalışanlar olarak tespit edilmiştir.''
Toplam ekonomik performans ve gelir dağılımı dikkate alınmadan yoksulluğa çözüm bulunamayacağını kaydeden Şener, DİE'nin verilerine göre gelir dağılımında bozulan sürecin iyileşmeye doğru yol almakta olduğunu söyledi.
KİM NE KADAR PAY ALIYOR?
DİE'nin tespitlerine göre, toplumun yüzde 20'lik en yüksek gelir grubunun, 1994 yılında milli gelirden aldığı payın yüzde 54.9 olduğunu, bu rakamın 2002 yılında yüzde 50.1'e, 2003'te de yüzde 48.3'e düştüğünü açıklayan Şener, en düşük gelir grubunu teşkil eden yüzde 20'lik kısmın da milli gelirden adığı payın 1994 yılında yüzde 4.5, 2002 yılında yüzde 5.3, 2003'de de yüzde 6'ya yükseldiğini anlattı.
''Yoksullukla mücadeleyi üç katagoride topladık, bunlardan biri Makro ekonomik politikalarla refah düzeyini artırıcı tedbirler almak, sektörel bazda önlemler almak ve doğrudan sosyal yardımlar sağlamaktır'' diyen Şener, makro anlamda, faizlerin aşağı çekilmesi, enflasyonun düşürülmesi, vergi oranların azaltılması gibi konularda gerçekleştirmeye çalıştıklarını bildirdi.