SABAH - 10/02/2005 - Psikolog ve hukukçular ikilemde

Şu an 10 Şubat 2005 - Perşembe tarihli sabah.com.tr'yi okumaktasınız.
Bugüne ait sabah.com.tr içeriği için tıklayın »

	Yazarlar

	Günün İçinden

	Ekonomi

	Gündem

	Siyaset

	Dünya

	Spor

	Hava Durumu

	Sarı Sayfalar

	Ana Sayfa

	Dosyalar

	Arşiv

	Etkinlikler

	» Günaydın

	Televizyon

	Astroloji

	Magazin

	Sağlık

	Cumartesi

	Aktüel Pazar

	Otomobil

	Sinema

	Çizerler

Google Arama

	Psikolog ve hukukçular ikilemde
	10 yıla kadar hapis cezası var
	Türkiye'de bugüne kadar kararlı olan kimse çıkmadı
	Aşk için yapmazdım

Psikolog ve hukukçular ikilemde

Doktorlar gibi hukukçular da ötenazi konusunda çelişkili: Özel bir yasası yok ama olmalı, çünkü bu yüzden ötenazi 'kasten adam öldürme' olarak değerlendiriliyor. Psikologlar ise "Yasal olursa kurul karar vermeli" diyor.

Türkiye'de ötenazi tıp çevrelerinde en önemli tartışma konularından biri. Yaşanan ikilem şu: Doktor hastayı yaşatmakla ve yardım etmekle yükümlü olduğu için ötenazi yapmamalıdır. Hasta dayanılmaz acıları karşısında ölümü için yardım istiyorsa ve doktor da hastaya yardım etmekle yükümlüyse ötenazi yapmalıdır. Öte yandan işin bir de psikolojik ve hukuksal boyutu var ki, konunun uzmanları tıp dünyasında olduğu gibi çelişkiler yaşıyor.

KURUL KARAR VERMELİ
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Adli Tıp Doçenti Dr. Gökhan Oral, ötenazinin uygulanabilmesi için bazı ilkelere dikkat edilmesi gerektiğini söylüyor: "İlke olarak ötenazi yasalar tarafından kabul edilirse, kişinin tıbbi olarak hastalığının durumu ve beklenen klinik tablosu bağımsız bir kurul tarafından belirlenmelidir. Sonra da hastanın psikolojik olarak iyice incelenmesi ve hiçbir telkin altında kalmadan bu kararı verdiğinden emin olunması gerekmektedir. Tüm bunların ışığında yine de ötenazi konusunda son kararı mahkeme vermelidir."

KİŞİNİN HAKKI OLMALI
Psikolog Murat Dokur ise insan oluşun vazgeçilmez öğesi olan birey hakkını unutmamak gerektiğini belirtiyor: "Bireyin şahsi tasarrufundan daha öte hiçbir şey olamaz. Ancak kişinin böyle bir talebinin hangi idrak, muhakeme ve duygu neticesinde ortaya çıktığı önemlidir. Kişi bu kararı sağlıklı kararlar çerçevesinde verse de, ötenazinin o kişinin gerçeğiyle ne kadar denk düştüğünü kestirebilmek o kişi de dahil kimse tarafından tam olarak bilinemez."

BİZDE HUKUKU YOK
İşin hukuksal boyutuna baktığımızda ise ülkemizde ötenazi ile ilgili herhangi bir yasal düzenleme bulunmuyor. Hatta hem hükümet hem de muhalefet, son ceza yasası tartışılırken istismara açık olduğunu düşünerek konudan uzak durdu. İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Adem Sözüer'e göre bu konunun iyi irdelenmesi gerekiyor. Ötenazinin 'talep üzerine öldürme' olarak ele alınması gerektiğini belirten Sözüer şöyle konuşuyor: "Yani kişi kendi rızasıyla başkası tarafından öldürülmeyi kabul ediyor ve başkası da onu öldürüyor. Bu durumda iki şey önemli. Birincisi kişi son öldürme hareketini kendi yaparsa 'intihar' olur. Belirlediği biri yaparsa 'talep üzerine öldürme' olur. Asıl tartışılan budur."

AVRUPA'DA YASASI VAR
Sözüer'in üzerinde önemle durduğu bir başka konu ise 'Kişi öldürülmeye rıza gösterir mi ve bu rıza yasal olur mu?' sorusu... Türkiye'de bu rıza geçersiz kabul ediliyor. Dolayısıyla kasten öldürme olarak niteleniyor. Sözüer şöyle konuşuyor: "Pek çok Avrupa ülkesinde bu işlem ayrı bir suç olarak algılanıyor. Çünkü buradaki öldürmeler farklı sayılıyor. Türkiye'de ise böyle değil. 'Adam öldürmeyle' eşit tutuluyor. Öldüren kişideki olumlu düşünce, takdir-i indirim nedeni sayılabiliyor."

YÖNTEMLER DE ÖNEMLİ
Ancak ötenazi sırasında uygulanan yöntemlerin de farklı cezai müeyyideleri bulunuyor. Mesela fiş çekme... Sadece 'ölüm anı' önem taşıyor. Yani ölmüş kişiyi öldürme söz konusu olmuyor... 'Enjeksiyon' ya da 'hap içme'de de durum farklı açılardan değerlendiriliyor.

DİLEK SANCILI