|
|
|
|
|
|
Elime kalemi aldıktan sonra afyon almış gibi oluyorum
Tiyatrocu Gülriz Sururi, konusu bir tiyatroda geçen 11'inci kitabı 'Seni Seviyorum'un tamamen bir hayal ürünü olduğunu söylüyor. "Beni yazmaya çok zor ikna ettiler" diyen Sururi, şimdi bu kararı için"Çok iyi olmuş" diyor.
O bir küçük hanfendü" repliğiyle insanların hafızalarına kazınmıştı... Üstelik aklında tiyatrocu olmak da, yazar olmak da yoktu Gülriz Sururi'nin... Usta tiyatrocu, roman tarzında ilk kitabı olan 11'inci eseri "Seni Seviyorum" ile okuyucularıyla buluşacak olmanın heyecanını yaşıyor. Sıkıntılar içinde özel bir tiyatro, tiyatronun sahibi bir star, zorluklar, aşklar, ihanetler hepsi "Seni Seviyorum"da Sururi'nin okuyucularını bekliyor. Romanın konusu her ne kadar tiyatroda geçse de, Sururi bu romanın bir hayal ürünü olduğunu söylüyor ve ekliyor: "Okuyan herkes karakterlerin hangi oyuncu olduğunu merak etti, ben karakterleri oluştururken tiyatro sanatçılarının hepsinden etkilendim o yüzden bu karakter şu isimdir demek mümkün değil."
* Başarınızın sırrını mükemmeliyetçi olmaya bağlıyorsunuz ve her yaptığınız işte başarılısınız. Yazarlık da tiyatroculuk gibi ailenizden gelen bir kabiliyet mi? Yazarlığa nasıl başladınız? Amcam da yazardı, dedem de şair ve yazardı ama bunun kalıtımsal olduğunu sanmıyorum. Gençken aklımda hiç kitap yazmak yoktu, anılarım için çok ısrar edildi ve beni çok zor ikna ettiler, ama çok iyi olmuş. Yazmanın beni mutlu eden bir şey olduğunu gördüm. Ne kadar kolay yazdığımı fark ettim. Şimdi 11'inci kitabımı çıkardım.
* Tiyatroya nasıl adım attınız? Tiyatroya 12 yaşımda çocuk tiyatrosuyla başladım. Babam dahil ailemden hiç kimse istememişti. Ama Muhsin Ertuğrul çok istemişti ve babam da karşı çıkamadı. Aslında kuliste büyümüş bir çocuk olarak bende tiyatrocu olmayı istemiyordum. Zorla başladım...
* Yazarlığa tutkunuz paylaşmayı sevmenizden mi kaynaklanıyor? Evet paylaşmayı çok seviyorum. Kitaplarım paylaşma arzumun bir ürünüdür bence. "Biz Kadınlar" adlı kitabımda buna iyi bir örnek. Eskiden beri bana hep sorarlar, "Nasıl böyle genç kalıyorsunuz" diye... Her kadının kendine göre sırları olabilir, beslenmeden tutun da özel bakıma kadar... Ben de bunları yazmaya karar verdim. Yemek kitaplarım da, anı kitaplarım da öyle.
* Kitabınızın konusu ve kahramanı, insanların aklına "Gülriz Sururi de bu kitabın içinde mi" sorusunu getirebilir. Bu konuda ne dersiniz? Ben böyle düşüneceklerini zannetmiyorum çünkü daha önce anılarımı anlattığım kitabımla bu romanda yaşananlar farklı şeyler. "Bir An Gelir"de 1980-2002 yılları arasında yaşadıklarım var. Orada bu romanda geçen hiçbir şey yok. Tiyatroyla ilgili sorunları, yaşadığı aşk, çocuğu; hepsi farklı... Sadece aynı coğrafyada yaşanmış bir roman diyebiliriz. Sahra, Gülriz'den apayrı bir karakter. Onun romanda yaptığı bir şeyi ben yapmazdım, onun yapamadıklarını ise ben yapardım ve yaptım da...
* Özel tiyatronun sorunlarına yine değinmişsiniz... "Kıldan İnce Kılıçtan Keskince" kitabımda da değinmiştim.
* Özel tiyatronun sorunlarına değinmeniz, sorunların hala gündemde olduğuna dikkat çekmek için mi? Kitaplarımdan dolayı birçok söyleşi yapıyorum ve tiyatrocu kimliğim yüzünden hep tiyatronun sorunları gündeme geliyor. Bence, Türk tiyatrosunun bugünkü sorunu eğitimsizlik ve kaybedilmiş üç kuşak. Kayıp kuşak dediklerimizin tiyatroya gitme alışkanlıkları yok. Önce seyirciyi tetiklemek gerekiyor. Kitabımda bunu yazma sebebim, belki bilinçaltımdan kaynaklanıyor olabilir. Kahramanımızın zor durumda olması gerekiyordu ve bu sebeple tekrar tiyatronun sorunları gündeme geldi...
NAZLI GÜVEN Haber Merkezi
|
|
|
|
|
|
|
|
|