Devlette alarm olmaz
Cumartesi günü Sabah'ın manşetinde Türk Hava Yolları (THY) hakkında ciddi bir haber yer aldı. 'THY'de alarm' başlığıyla verilen haber, Ulaştırma Bakanlığı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü (SHGM) kaynaklı olarak, gazete sayfalarında arz-ı endam etti. İki kurumun daha doğrusu, SHGM'nin THY'ye karşı sıkıntılarından doğan, pireyi deve yapan bu tarz dikkatsiz çalışmaların, ciddi ve uluslararası kurallarla çalışması zorunlu olan havacılık endüstrisine, milli havayoluna nasıl zarar verebileceğinin iyi düşünülmesi icap eder. Bunu düşünmesi gerekenler, devletin bürokratları, sorumlu ve yetkili koltuklarda oturan kişilerdir. Malum olduğu üzere SHGM, Türkiye'de havacılık alanında faaliyet gösteren resmi ve özel kuruluşların denetçisi konumunda. Fakat manzara gösteriyor ki, SHGM'de bu sorumluluğu taşıyacak kadrolar iş başında değil, böyle bir hassasiyet de yok. Bunun çok somut örnekleri de var. SHGM, Türkiye'de faaliyet gösteren tüm havayollarını, uçuş okullarını, ülkemize sefer yapan yabancı şirketlere karşı olan görevlerini layıkıyla yerine getirdiğini, denetim ve kontrollerini de aciliyet kesbeden önceliklere göre yaptığını, ben sanmıyorum. Nedenlerine gelince. Kaliteli elamanları, kalifiye personelleri ve otorite olacak güçleri yok. İki genel müdür yardımcısı koltuğu uzun zamandır boş. Daire başkanlarının bir kısmı mahkeme kararıyla masa başına dönmüş kişiler. Çoğunun havacılık sektöründe tecrübesi yok. Güya havacılık bilgisi olanlarda öylesine yanlış işlere imza atmışlar ki, bir dakika bile orda olmaması icap eder. Türkiye'de Rus uçaklarının, MNG Havayolları'nın çatısı altında, mevzuata aykırı bir şekilde faaliyet göstermesine Ulaştırma Bakanlığı ve SHGM onay verdi. Bu köşede konunun eleştirilmesine rağmen de bir açıklama yapamadılar. Aynı yetkililer, 'Türkiye'de havacılığın önünü açıyoruz' iddialarına rağmen, halen daha iç hatlarda uçan şirketlerin, yurtiçinde uçak altında kargo taşımacılığı yapmasını sağlamadılar. Ama, bu imkânı tek bir şirkete ikram etmesini becerdiler. Şu an Türkiye'de havayolu şirketi sahibi olmuş, uçuş okulu satın almış, ama yasal engellerden dolayı, güvenlik soruşturmasını geçemediğinden Devlet Hava Meydanları İşletmesi'nden (DHMİ) havalimanlarında serbest dolaşım için 'Apron Kartı' alamayanlar söz konusu. Her önüne gelene havacılık alanında faaliyet gösterme izni verilmesi, her noktaya uçuşun kolaylaştırılmasıyla sektör kısa bir süre koşar ve coşar, ama çeki düzen verecek kurumların ve kuralların eksikliği bir daha düzelmeyecek çöküntülere sebep olur. Havayolları, uluslararası iş yapan şirketler olduğundan bir değil, birden fazla yabancı kurumların, uçulan ülkelerin dikkatli gözlerini üzerlerinde hissederler. Sadece THY değil, özel hava yollarımızda bu bilinçle hareket etmektedir. Ve bundan dolayıdır ki, özel hava yollarımızın 20 yıldır tek bir tane dahi ciddi kazası yoktur. THY, tüm dünyada bölgesinin en iyi havayolu olarak tanınmaktadır. Son zamanlarda Lufthansa başta olmak üzere, THY'nin çeşitli havacılık şirketleriyle yaptığı teknik ve ticari işbirlikleri de dikkat çekmektedir. Ancak, SHGM yıllardır içler acısı durumuyla istenen otoriteyi kuramamıştır. Siyasiler yetki ellerinden gidecek diye SHGM'yi özerk hale getirecek yasayı uzun bir süredir çıkarmazken, askeri cenah da, ipin ucu kısmen bende olsun şeklinde müdahalesiyle Türkiye'de özerk ve batılı anlamda özerk bir havacılık otoritesinin kurulmasını engellemiştir. Sorunun asıl kaynağı da budur.
|