|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Tel: 0212 354 40 22 | Fax: 0212 274 83 81 |
| |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
| |
|
|
Yılmaz Erdoğan, Cem Yılmaz ve yaşamdan dakikalar!..
Bu iki delikanlı yan yana geldiğinde ortaya öyle bir enerji çıkıyor ki, kablo bağla küçük bir kasaba aydınlanabilir valla. BKM'deyiz. Yani Beşiktaş Kültür Merkezi'nde. Cem Yılmaz Şubat başı yeni sahne performansına hazırlanıyor ya, işte o yüzden dekor nasıl olacak, ışık nereden gelecek filan, onları görüşmeye gelmiş sanat yönetmeni Yaşar Kartoğlu'yla. Yılmaz ise Demet'le az sonra başlayacak oyunu için hazırlık yapmakta. Alakasız bir şeyleri görüşmeye gitmişim Necati Akpınar'la. Malum Necati onların ağabeyi ve etkinliklerin serdümeni. İşte Cem ve Yılmaz o sıra karşılaşıyor, sarışıp, öpüşüp ardından hem kendilerini hem de bizleri keyiflendiren sohbetler kuruyorlar. Rüyalarım olmasa Cem gördüğü rüyayı anlatıyor. Her ilk temsil öncesi görürmüş bu kabus gibi rüyaları. "Salon tıklım tıkış dolu. Ben çıkmışım bir şeyler yapıyorum. Çıt yok salonda. Tek alkış sesi duyulmuyor. Ve ben anaaam diye feryat ederek kan ter içinde uyanıyorum uykudan." Gelirken taksi şoförüne anlatmış bunu. Şoför çelebice gülümsemiş Cem'e. Demiş ki; "Üzülme canım. O gece olmazsa başka gecelerde telafi edersin." İşte bu da Cem Yılmaz'ı çok güldürmüş. Yanıtlamış şoförü; Öyle kıpırtısız bir geceden sonra ikincisi olur mu ki telafi edeyim agacım?.. Erdemli tavır Sonra kendi aramızda laflaşıyoruz. Yılmazla. "Spor yazarlarına iki laf ettin gündemi belirledin valla" diyorum. Gülüyor ve; "Erman Hoca bana hak vermiş galiba. Aksilik işte seyredemedim" diyor. Derken bin yıllık arkadaşım gazeteci yazar Muhsin Kızılkaya da geliyor. O da BKM kadrosundaki beyinlerden biri artık. Irmak Okullarıyla bir ortak proje üzerinde çalışıyorlarmış. Öğretmen okullarında okuyan öğrencilerin nasıl eğitim desteği aldıklarını bunun oldukça erdemli bir tavır olduğunu söylüyor. Afferin Necati'ye Söz Ferhat Göçer'e geliyor sonra. Ferhat birkaç gün içinde turnelere başlıyormuş. Çok talep varmış ona. Hıncal ağabeyin methettiği kadar var diyorlar. "Çok değişik çok hoş kotarıyor Ferhat, aşk olsun" diye destek atıyorlar gıyabında. Necati onca işin altından nasıl kalkıyor diye yine şaşırıyorum. Hem o kadar temsil, hem o kadar tv programı. Daha bir yığın etkinlik falan ne kafa bırakır ne kol insanda valla. Genç tiyatrocular da var yanımızda. Bir ara Hıncal ağabeyden mülhem 'Yaşamdan Dakikalar'a geliyor söz. Biri diyor ki; Aslında salt bir televizyon programı değil de, sahnenin ortasına çıkacak o kadro mesela. Spontane olarak konular tartışılacak, konuşulacak. Sunay Akın yine birbirinden güzel kısa öykülerle süsleyecek sohbeti O sırada Haşmet Babaoğlu son derece sevecen ve pırıltılı yaklaşımıyla katkıda bulunacak o sohbete. Nebil Özgentürk ustalıka yönettiği bu muhabbetin rotasını yine damar konulara çevirirken Hıncal Uluç Usta herkesi şaşırtan bir zekayla çok ilginç bir noktasını yakalayıverecek sohbetin ve haydaaa!.. Hiç fena gelmiyor bu fikir bana. Hatta seyirci bile zaman zaman bu sohbetin içine katılabilir. İnteraktif olarak izlenen harika bir temaşa çıkar ortaya. Yılmaz'ın, Demet'in filan da kulisteki monitörden izlerken gaza gelip birer sandalye çekip o muhteşem dörtlüye katıldıklarını düşünün ve seyreyleyin gümbürtüyü. Dur yukarı kata çıkayım da Nebil'e söyleyeyim şunu.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|