| |
İşte geldi "ertesi gün"
Doğrusu dün CHP Kurultayı'nın başındaki görüntüleri ve Baykal konuşurken iskemleli ve pet şişeli saldırıları Sarıgül'e yakıştıramadık. Hatta utandık. Ve içimiz sızladı: Çünkü "Sarıgül 'Örgütlü güçler'e güvendiğini söylerken acaba 'Bileği güçlüler'i mi kastediyordu" kuşkusuna kapıldık. Ve gözümüz korktu: Çünkü "Sarıgül sonuca gitmek için ikna yerine sindirme yöntemini mi tercih etti" diye düşünmekten kendimizi alamadık Ve dehşete kapıldık: Çünkü "CHP'de iktidarı ele geçirmek için bunları yaparsa, CHP'yi iktidara getirmek için halka neler yapmaz, daha doğrusu gözünü bile kırpmadan neler yapar" sorusu beynimizi kemirdi. Daha sonra bir genel başkan adayından beklenen nezaketin sınırlarını pek zorlamayan konuşmasıyla bu olumsuz izlenimleri unutturamasa da "imaj"ını bir ölçüde toparladı. Ancak kurultaydaki tahriklerin -devam etme niyeti varsa- siyasal yaşamının sonuna kadar peşini bırakmayacağını bilsin.
Aklımıza takılanlar Gelelim Baykal'a... Eşi Olcay Hanım'ın "Bırakırsan hakkımı helal etmem" uyarısının gereğini yerine getirdiğine, kendi ifadesiyle "Partiyi kuşatmak isteyenlerin elini CHP'den çektirmeyi başardığına" ve gerilimi yüksek konuşmasıyla öfke akülerini de boşalttığına göre, bu "Ertesi gün"de bazı sorulara yanıt vermesi gerekiyor. Kamuoyuna olmasa bile, hiç değilse kendi vicdanına: Başkan Yardımcılığı görevini yürüttüğü Sosyalist Enternasyonal'e üye 154 partinin kaçında böyle bir kurultay yaşandı? Bu 154 partiden kaçının kurultayında, ağır iddialarla suçlanan rakibin cevap hakkı engellendi? Sarıgül ve adamlarının kuvvet kullanmaları elbette utanç verici ama kurultayın demokratik olduğu söylenebilir mi? CHP tüzüğünün demokratik olduğuna, parti içi demokrasiye imkan verdiğine inanıyor musunuz? Bu tüzük ve bu tüzüğün size verdiği yetkiler nedeniyle karşınıza kim çıksa kaybetmeye mahkum olduğu yargılarını nasıl ortadan kaldıracaksınız? Kurultayda size oy vermeyen milletvekillerinin "hepsini" tasfiye etmeye niyetli misiniz? Sizce CHP'nin mevcut programı AB'ye ve kriterlerine uyumlu mu? Programı yenilemek için bir tartışma süreci başlatmayı düşünüyor musunuz? Mevcut tüzükle öyle bir tartışma sürecinin demokratik yürütülmesi mümkün olabilir mi?
Herkes komplocu mu? Alman Sosyal Demokrat Partisi'nin önemli isimlerinden Ozan Ceyhun'un "Bu gidişle korkarım Avrupa, çok sayıda Türk sosyal demokratını, 'CHP'deki anti-demokratik iktidarın politik takibinin kurbanı' sığınmacılar olarak kabul etmek zorunda kalacak" tespiti içinizi sızlattı mı? En yakın çalışma arkadaşlarınızın, kendi isteğiniz, hatta ısrarınızla aday yaptığınız kişilerin bile sizden uzaklaşmaları sadece "Komplo teorileri" ile açıklanabilir mi? Kurultay konuşmanızın ilk bölümünde uzun uzun anlattığınız "Komplo teorileri"ne gerçekten inanıyor musunuz? Zülfü Livaneli'nin, İnal Batu'nun CHP'ye kurulan "Tuzak"ta rol aldıklarını düşünüyor musunuz? CHP'nin Altı Ok'u günümüz dünyasının gerçekleriyle bağdaşıyor mu, günümüzün sorunlarına çözüm getiriyor mu? Sizce CHP'nin sosyal demokrasi anlayışını yenilemesi gerektiğini söyleyen herkes partinize kurulan komploya hizmet etmiş mi oluyor? Bu tür öneriler dün kurultay salonunda hemen yanınızda oturan Genel Sekreter Yardımcınız ve İzmir Milletvekiliniz Oğuz Oyan'ın iddia ettiği gibi, "CHP'yi Neo-liberal sağ çizgiye çekmeyi" ya da "Solu yeni sağın ideolojik katarına bağlamayı" mı amaçlıyor? Ve son üç soru: Sizce bu kurultay halka heyecan ve umut verdi mi? CHP'nin kurultaydan güçlenerek çıktığına inanıyor musunuz? İnanıyorsanız, iktidardan önce davranıp erken seçim çağrısı yapmayı düşünüyor musunuz?
|