| |
|
|
CHP iktidara alternatif olabilir mi?
Siyasi partilerin, sadece idealist ve sadece aynı hedefe kilitlenmiş idealist insanların örgütlendiği kurumlar olduğunu düşünen safdillerden değilim. "Siyasetin Rantı" da, "Kimlik ve Kişilik Arayışı" da, insanları bir siyasi partinin üyeliğine iten sayısız nedenlerden birkaçıdır. Ama yine de, siyasi partilerin itici gücü, idealist ve bir hedefe kilitlenmiş insanlardır. Onların varlığı ve heyecanları, halk kitlelerini bir partiye inanmaya yönlendirir. Kendi mesleğine, ailesine ve ülkesine yapabileceği katkıların azamisini yapmış ve bundan sonraki hayatında topluma hizmet etmeyi seçmiş insanların egemen olduğu siyasi partiler, halk tarafından benimsenir. Geniş açıdan bakıldığında bir siyasi parti kadrosunda siyaset yapmak, hem profesyonelliği, hem de amatörlüğü içerir. İktidara uzanan yolda, siyaset mesleğini bilen profesyonellerin varlığı şarttır. Ama aynı şekilde, kendi mesleklerinin en başarılı profesyonellerinin, siyasete amatör heyecanlarla soluk getirmeleri de gereklidir. Bu hafta sonunda Olağanüstü Kurultay'ı toplanacak olan CHP, Türk siyasetine her dönemde katkı yapmış, en seçkin kadroları bünyesinde toplayabilmiş, çeşitli ve en kritik dönemlerde "Devlet Sorumluluğu" nu başarı ile üstlenmiş köklü bir siyasi partidir. Ancak CHP, ne yazık ki şu anda hangi noktada bulunduğunu bilemeyen, ilkeleri ile yurt ve dünya gerçekleri arasındaki uyumu sağlayamayan, topluma bir vizyon sunmak yerine komplo teorilerine takılan, devlet sorumluluğu ile devletçiliği karıştıran ve siyaseti sadece profesyonellik zanneden kadroların egemen olduğu bir talihsiz dönemi yaşamaktadır. En acıklı durum da, bu görüntünün " Sosyal Demokrasi" ambalajı içinde sunulmasıdır. CHP'nin bugünkü yönetiminin söylemlerine bakıldığında, Sosyal Demokrasi, sanki Batı'nın antitezidir ve AB'nin reddedilmesidir. Bu tür Sosyal Demokrasi, 1930'ların "Kemalizm"ini ve her alanda kökten devletçiliği, 2005 dünyasına bir reaksiyon biçiminde sunmaktadır. Durum öylesine anlamsızlaşmıştır ki, "Milli Görüş" kökenli ve mukaddesatçı AK Parti bile, CHP'ye karşı, Batılı olmayı ve AB üyeliğini savunmaktadır. "Batılılar"a karşı Kurtuluş Savaşı yaptıktan sonra, hukuk sisteminden alfabeye kadar her şeyi " Batılı" yapıp en büyük uyum paketini açan, dünyalı olmak için Lozan'da Misakı Milli'yi tarihe aktaran CHP'nin kurucularının koltuklarında oturanlar, bugün Saddam'ın Cumhuriyet Muhafızları'nın söylemlerini yeğ tutmaktadırlar. Oysa bugünün dünyalı sosyal demokratları, serbest pazar ekonomisi ile sosyal devlet olgusunu, ekonomik gerçekçilik içinde uzlaştırmanın yollarını arıyor. Onlar antimilitarizmi ve "Güvenlik Bürokrasisi"nin denetimi yöntemlerini geliştirmenin öncüleri. "Neo Liberalizm"in darboğazlarına, sosyal demokrasi, "Şeffaflığı" ve her alanda "Etkili denetim"i, yani bir çeşit "Radikal Liberalizm"i alternatif olarak sunmakta. Eğer CHP'nin olağanüstü kurultayı bunları tartışabilirse, bu köklü siyasi parti, yeniden yelkenlerini halk kitlelerinin rüzgarına açabilir. Aksi halde, Refah Partisi ile, İşçi Partisi ile, MHP ile birlikte, "Ulusalcı Cephe"nin bir partisi konumunda, "Laikçi" farkını vurgulamaya çalışarak serüvenini sürdürür.
|