| |
Yerel ve evrensel vicdan...
Kurbanlıklara gösterilmesi gereken saygının esamesi okunmuyordu. Bıçak sallayışına güvenen sözde kasaplar, özellikle büyükbaş hayvanları işkence edercesine kesti. Kiminin daha kesilmeden bacağı koparıldı, kimi canlıyken iş makinelerine asılarak kesildi." Hayvanlara eziyet edip ülkeyi kanlı bir mezbahaya döndürmek yerine, "şoklu kesim" olarak tanımlanan AB standartlarına uygun yöntemle hayvancıkları bayıltmayı yeğlemek de mümkündü. Ama yeğlenmedi... Önceki günkü görüntüler "vicdanlara" huzur veren bir yöntem miydi?
Biz vahşet üretirken Güney Asya'daki deprem felaketinin kurbanlarının sayısı da 220 bine fırladı. Depremde bir milyon insan da işinden oldu... Kendi de büyük bir felakete uğrayan Türkiye'nin Güney Asya'daki çaresiz insanlara karşı ilgisizliği gündemdeki yerini koruyor. Türkiye'nin bu insanlık faciasına devlet ve toplum olarak yaptığı yardım 15 milyon dolarda kaldı. Senin de acısını ta derinden yaşadığın türden bir doğa felaketine uğrayan onca yoksul insana karşı bu davranış "vicdana" huzur veren bir üslup mudur?
Türk toplumunun kadınlarına uygun gördüğü muamelede de bir başka "vicdan" muhasebesi gerektirmekte... Gün içinde en fazla parça parça edilen, en fazla itilip kakılan bir erkek bile günün sonunda gidip kadını eziyor. Türkiye'deki kadınları Birleşmiş Milletler korumaya çalışıyor... "Birleşmiş Milletler Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi" çerçevesinde Türkiye'deki kadının konumu sorgulanmakta... Önceki gün, kadınlarına davranış biçimini Türkiye Birleşmiş Milletler'de açıklamakla meşguldü... Kadınlara karşı "farklı" muamele de toplumun bir "vicdan" sorunu değil mi?
İyilik etmekten lezzet alan, kötülükten elem duyan bir duyguya sahip miyiz? İçimizde eylemlerimizi yargılayan, iyi ya da kötü bulan bir manevi mahkeme var mı? İyiyi, doğruyu yapmak için gelişmiş bir zorunluluk hissimiz bulunuyor mu? Vicdanımız hala azap çekme yeteneğini sürdürüyor mu? Aslında vicdanı tartışmanın tam da zamanı bu bayram günleri değil mi? Ahlaksızlıktan, iki yüzlülükten, çalmadan, çırpmadan yaralı olan bir topluluğun vicdanı ne kadar hırpalanmıştır?
Yakın çevreye karşı davranışlarınızı "iyi ya da kötüyü ayırt eden sezgisel bir duygu" ile değerlendiriyor musunuz? Toplumsal olaylar karşısında tepkiniz ne? Evrensel gelişmelere karşı ilginizi ne belirliyor? Vicdanınız bütün bunlara ne diyor? Kadınları aşağılarken vicdan... Kurbanlara eziyet ederken vicdan... Güney Asya'daki ölen binlerce çocuğun durumu karşısında vicdan...
Birey globalleştikçe, vicdan da globalleşecek... Artık insanın vicdanı yakın çevresiyle, ülkesiyle değil tüm dünya ile bağlantılı. Ancak bireysel vicdanını besleyememiş, toplumsal yapısını buna göre inşa edememiş ülkelerde toplumsal vicdan da, çağın ihtiyacı olan "globalleşmiş birey" ve "global vicdan" da kolay oluşmuyor... Şu bayram günlerinde, şu vicdan konusuna biraz "vicdan" ile ele alsak... Vicdanımız hala yaşıyor mu bir baksak. Vicdanımızın kapsama alanını bir araştırsak, vicdanımız bütün dünyayı kapsıyor mu yoksa gücü buna yetmiyor mu bir anlasak. Bu çağda bütün dünyayı kapsayan evrensel vicdandan yoksun olmanın vicdansızlık sınıfına girdiğini bir görsek. Artık şu mübarek bayram günü vicdanımızla bir yüzleşsek. Buna yüzümüz olup olmadığını da artık öğrensek.
|