kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
  » Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Ben kendimi eleştirmeye devam ediyorum...
Ben kendimi eleştirmeye devam ediyorum...
Anlatmak istediğim bir hikâyem var

Ben kendimi eleştirmeye devam ediyorum...

Bu filmi yaptıktan sonra ne olur?' gibi bir şey hiç düşünmedim. Sadece beni çok mutlu eden bir film teklifi geldi, elimden geleni yaptım. Bu kadar! Ne yazılırsa yazılsın, mühim olan insanın kendini bilmesi, kendini eleştirmesi, yaptığını ya da yapamadığını görmesidir.

Gurbet Kadını'nda bir adam oynuyor, adı Timuçin. Onunla mutlaka konuş" diyordu gazetedeki kızlar. "Hiç izlemedim, kimmiş o' diyordum ben de. "Bak yakında yıldızı çok parlayacak, müthiş bir adam" dediklerinde oralı bile olmuyordum. Gönül Yarası'nda izledim sonra... Evet, pişman oldum! Şener Şen-Yavuz Turgul ikilisini tekrar buluşturan 'Gönül Yarası'nı izleyenlerin yere göğe sığdıramadığı adamdı bahsettikleri: Timuçin Esen. İşin kötüsü o kendisinden bahsetmeyi hiç sevmiyor. Herkes onu konuşuyor, 'İşte Türk Sineması'nın aradığı jön' diyor. Ama o, 'Kim jönlüğü kaybetmiş ki ben bulayım' tavrında duruyor. Adam resmen bakışlarıyla, vücuduyla oynuyor; harikalar yaratıyor. Eleştirmenler hayatlarında ilk kez görüş birliği yapıp ona 'Müthiş' diyor. Ama o, sadece oynadım' demekle yetiniyor. Zor bir röportaj oldu anlayacağınız. 'Acı çektirdiğim için üzgünüm' dedi röportaj bittiğinde. Evet resmen acı çektim, o da farketti! Her soruya 'Bilmiyorum ki' kelimesiyle başladı. 'Kendimi nasıl anlatabilirim ki' diye sordu. Cevap vermek için çabalıyor da, doğru cevabı bulamıyormuş gibi baktı yüzüme. Sıkılgan, utangaç, hatta tutuk! Nasıl oluyor da bu kadar tutuk bir adam bu kadar müthiş rol kesebiliyor, kendini aşabiliyor diye düşündüm röportaj boyunca. Tamam, biliyorum işini iyi yapan adamlar kendini anlatmaya gerek duymaz; 'ben, ben, ben' diye başlayan cümleler kurmayı sevmez ama bu kadar kerpetenle ağzından laf almak da neyin nesi? Buyrun kurtarabildiklerimle yetinin!

* Bu kadar ilgi çekmeyi bekliyor muydunuz? Yazıldığı gibi patlama yaptığımı falan düşünmüyorum. Hiçbir zaman bu tarafını düşünmedim işin. Bir film yapıldı, oyunculardan biriyim ben de.

* Göründüğünüz kadar mesafeli misiniz? Bilmiyorum ki! Kendini tanımlamak çok zor, böyle bir şey de yapmak istemiyorum. Buna siz karar vereceksiniz. Bazılarına öyle gelebilir, bazılarına başka gelebilir, bilemiyorum.

* Bu kadar ilgi ve iltifat mı insanı utangaç hale getiriyor acaba? Zannetmiyorum ondan kaynaklandığını... Bu kendi doğamda olan bir şey olabilir. Dışarıya nasıl yansıyor gerçekten bilmiyorum ve düşünmek de istemiyorum zaten. Öyle gözüküyorsa öyledir ama düşünülmüş ve yapılmış bir şey değil.

* Filme gelelim o zaman.. Şener Şen ve Yavuz Turgul'un 8 yıl aradan sonra bir araya gelmesi kadar konuşulan bir şey vardı ki; o da sizdiniz. Bu kadar ön plana çıkacağınızı hesaplamış mıydınız? 'Bu filmi yaptıktan sonra ne olur?' gibi bir şey hiç düşünmedim. Sadece beni çok mutlu eden bir film teklifi geldi, benim onur duyacağım bir şeydi, elimden geleni yapmaya çalıştım. Gerisi gerçekten benim dışımda gelişen bir şey. Ne oldu bilmiyorum.

* Olan şey şu: Herkes 'Aranan kan bulundu' konusunda hemfikir. Bu yorumların uzağında mı durmaya çalışıyorsunuz? Uzağında derken?

* Yani ilgilenmemeye, yazılanları okumamaya mı çalışıyorsunuz? Okumamak mümkün değil. Çünkü her dakika birisi 'Şurada da bir şey çıkmış' diyor, okumasanız bile birileri söylüyor. Zaten gazete okuyan biriyseniz, görüyorsunuz. Ama mümkün olduğu kadar kendimi eleştirmeye devam etmeye çalışıyorum. Ne yazılırsa yazılsın, mühim olan şey insanın kendi kendini bilmesi, kendini eleştirmesi, yaptığını ya da yapamadığını görmesi olduğuna inanıyorum. Daha iyisini yapabileceğine ya da neden yapamadığına inanması, onu düşünmesi...

* En büyük tutkunuz sinema mıydı? Ortaokul yıllarında müzikti esasında. Sonra oyunculuğa ilgi duydum.

* Neydi ilgi duymanıza neden olan; bir film mi, biri mi? Ya da bir sabah yataktan bu duyguyla mı uyandınız? Evet, film seyretmeyi severdim, bazı şeyler beni çok etkilerdi. Ama nerede ve niye başladı bilmiyorum. Şunu biliyorum, oyunculuktan ziyade yazmak, yönetmek gibi bir istek vardı içimde. Bu yolda bir şeyler yapmaya çalıştım, hâlâ da yapıyorum.

* Amerika'da okumuşsusunuz... Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı'nı bitirdikten sonra yurtdışına sinema master'ı için gitmek istiyordum. Master yapmak bir yana; başka bir yere gitmek, başka bir dil öğrenmek istiyordum. Önce İtalya, ardından Los Angeles'ta California Instute of the Arts'a gittim. Para kazanmak için çeşitli işlerde çalıştım tabii bir süre.

* Orada oyunculuk yapabildiniz mi ? İlk başlarda olmadı, yoğun bir şekilde sinemaya verdim kendimi. Okula dışardan yönetmenler gelip, bizi oyunculukla tanıştırmak adına oyun sahneliyorlardı, kısa filmlerde rol aldım. Okul bittikten sonra birkaç arkadaşımla küçük kumpanya gibi bir şey kurduk, komedi tiyatrosu diyebileceğimiz bir şeydi. Onlarla beraber kendimizin yazdığı ve kendimizin oynadığı bir şeyi sahneledik dışarıda bir tiyatroda. Okul sonrası da yönetmenliğe yönelik bir eğitim gördüm.

* Piyasaya giremediniz mi? Türkiye'ye dönmeden kısa süre önce reklam filminde rol aldım. O önemli bir şeydi, çünkü bir yerden başlamak orada önemli. Plak, CD, video falan satan büyük bir mağazalar zincirinin reklamıydı.

* Madem bir yol açılmıştı, neden dönmeye karar verdiniz? Ben zaten dönme kararını çoktan vermiştim. Film çekmekse eğer, burada çekmek istediğim şeyler vardı. Tabii çok izafi, göreceli bir şey 'önüm açıldı mı açılmadı mı...' Pek düşünmedim. Çünkü orada oyuncu olarak kendime bir kariyer yapayım gibi bir hedefim olmadı.

* Ne kadar oldu geleli? İki sene falan oldu.

* Bu süre zarfında karamsarlığa kapıldınız mı iş bulamayınca? İşle ilgili pek karamsarlığa kapılmadım. Belli şeylere karar vermeniz lazım iş bulmanız için, ne işi yapacağınız konusunda net olmanız lazım.

* Siz net değil miydiniz? Bir dizi yapacaktık; esasında onun olacağına dair şeylerle geldim buraya, o olmadı. Sonra başka şeyler yapmaya çalıştım ama bocaladım. Ama bu 'İş bulamıyorum' falan gibi bir bocalama değildi. Ayak uyduramamaydı belki. Orada birtakım şeylere alışıyorsunuz çünkü...

RÖPORTAJ: ŞİRİN SEVER

DİĞER GÜNAYDIN HABERLERİ
 En büyük sorunu rahat yürüyememek
 40 'lık çıtırlar
 Kendinize genç bir beden yaratın
 Küçük yıldızlar şimdi nerede
 Sunuculuğa terfi etti
 En küçük oğlu kavalyesi oldu
 Oscar'a sunucu olacak
 Yumurtanın nimetleri...
GÜLSE BİRSEL
Paparazzilere yakalandım!
İste bu da başımıza geldi...
Doç. Dr. BENGİ SEMERCİ
Biz her şeyi bilmiyoruz!
Bu yazıyı kaleme alış nedenim;...
Artık sese de 'estetik' yapılıyor
Artık sese de 'estetik' yapılıyor
Ses estetiği dünyada giderek gelişmekte olan uzmanlık alanı haline...
'Sınırımızı bilmiyoruz'
'Sınırımızı bilmiyoruz'
* Sesi doğru kullanmak nefesle ilgili bir şey, değil mi?...
Artık sadece oyuncuyum
Artık sadece oyuncuyum
Dün vizyona giren Hırsız Var'daki başarısı ile dikkatleri yine...
Spor yaparak genç kalıyorlar
Spor yaparak genç kalıyorlar
Amerika'nın ünlü kayak merkezlerinden Aspen, geçtiğimiz...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.