| |
IMF'lilerin Türkiye'ye borcu
Horst Köhler ile Stanley Fischer'in bize teşekkür borçları var. Türkiye, daha doğrusu Türk mucizesi olmasaydı, bugünkü konumlarını rüyalarında göremezlerdi. Köhler, biliyorsunuz, geçen mayıstan bu yana Almanya Cumhurbaşkanı. Fischer ise İsrail Merkez Bankası'nın başına geçiyor. Bu görevin olmazsa olmaz koşulunu yerine getirmek için dün ilk adımı attı: İsrail vatandaşlığı başvurusunu yaptı. İsrail yasalarının üst düzey bürokratlara çifte vatandaşlığı yasaklaması nedeniyle, ABD uyruğundan çıkmak zorunda kalacak. Ama o memnun, Tel Aviv havaalanına inişte, yarım yamalak İbranice ile, "Bu görevden büyük onur ve mutluluk duyuyorum" dedi yüzünde güller açarak.
Arjantin'e ağır fatura Köhler daha önce IMF Başkanı olarak görev yapıyordu, Fischer ise onun baş yardımcısıydı. Bu "muhteşem ikili" peş peşe iki krizle karşılaştı: 2001 başında Türkiye'de, sonunda Arjantin'de. Aradan neredeyse 4 yıl geçti. Türkiye'nin geldiği nokta, dünya finans çevrelerinin ifadesiyle, "Her türlü takdirin üstünde." Peki ya Arjantin? KöhlerFischer ikilisinin yönlendirdiği IMF Yönetim Kurulu'nun 5 Aralık 2001'de, 1 milyar 264 milyon dolarlık kredi dilimini serbest bırakmayı reddetmesiyle krize yuvarlanan Latin Amerika'nın bu büyük ülkesi de yavaş yavaş su yüzüne çıkıyor: Büyüme hızı yüzde 8'e ulaştı, döviz rezervleri 20 milyar dolara yaklaştı. Enflasyon kontrol altına alındı, faiz dışı fazla hedefini fazlasıyla tutturdu. Ama neler pahasına: 37 milyon Arjantinli'den 19 milyonu yoksul (krizden önce 1.2 milyondu), okuma yazma bilmeyenlerin oranı yüzde 5'ten 32'ye çıktı, bankalarının yüzde 90'ı, sanayisinin yüzde 40'ı yabancılara geçti. Bir de 81 milyar doları özel kişi ve fonlara olmak üzere 172 milyar dolarlık borç yükünü ekleyin... Arjantin kriz döneminde uluslararası kurumlara borcunu ödemeye gayret etti ama özel kişi ve fonlara zırnık koklatmadı. Tabii bunun bir bedeli oldu; piyasalardan borçlanamadı. Biraz düze çıktığı şu günlerde, 81 milyar dolarlık (14 para cinsinden pazarlanmış 152 tertip tahvil) özel borç sorununu da çözmeye karar verip ödeme planı hazırladı. Ve kıyamet koptu. Nasıl kopmasın; 400 bin İtalyan emeklisi tüm birikimlerini Arjantin tahvillerine yatırdı, on binlerce Alman ve yine on binlerce Japon da. Çeşitli ülkelerde toplam 700 bin tasarruf sahibi. Ayrıca yüzlerce yatırım fonu da milyarlarca dolar bağladılar o tahvillere. Şimdi Arjantin onlara "81 milyar doların dörtte üçünü unutun" diyor ve "Hiçbir pazarlık yok" diye uyararak koşullarını sıralıyor: "Tahvillerin biriken üç yıllık faizini siliyorum. Ana paranın dörtte birini yeni tahvillerle değiştireceğim. Bu tahvillerin itfası 19 yıl sonra başlayacak, 40 yıl sonra bitecek."
Referansları o olsaydı Alacaklılar "Dünya tarihinde bir devletin taktığı en büyük borç bu. Rusya bile hiç olmazsa yarısını ödemişti" diye söyleniyorlar ama yapacakları bir şey yok: Baskı için IMF'yi araya koydular, Arjantin omuz silkip geçti. Mahkemelerden tazminat kararları çıkarttılar, Arjantin onları da ödemeyi reddetti. Köhler ve Fischer koşar adım IMF'den ayrılırken arkalarında işte böyle bir Arjantin bıraktılar. Ve biri Almanya'da, diğeri İsrail'de yeni ve de yüksek görevlere aday gösterilirken, referansları Türkiye oldu. İkisinden de kocaman birer teşekkür beklemek hakkımız değil mi?
|