Yalan dünya
Büyük, çok büyük bir olay olduğunda, açıklanmış olan "sebep" bu kadar kolay unutulur mu? Geçen hafta Washington Post gazetesi, Irak'ta "kimyasal, biyolojik, nükleer kitle imha silahı" arayışının resmen sona erdiğini, "CIA'nın üst düzey silah avcılarının Langley'deki merkeze döndüğünü" duyurdu. Oysa... Bunlar, biliyorsunuz değil mi, unutmadınız değil mi, hatırladınız değil mi... Savaşın, istilanın ve işgalin temel gerekçesiydi. ABD'de imal edilmiş birtakım haritalar, orasından burasından da çekiştirilerek, "Türkçe'ye tercüme" ediliyor; o silahların Türkiye'yi de nasıl vuracağı anlatılıyordu. Oysa... Başında, kendisi de bizzat CIA imalatı bir diktatör bulunsa da, 10 küsur yıl ambargoda inlemiş Irak'ın, ne deniz kuvveti, ne hava kuvveti mevcuttu... Bir atımlık barutu ve ancak açlık bastıracak kadar stoku, yaralara merhem bile olmayan cüzi miktarda ilacı vardı. Ve o pespaye diktatör burnu bir karış havada konuşurken, dünyanın en ciddi, istihbaratı en kuvvetli devleti ABD'nin Başkanı, "Irak'a müdahale etmemek, ABD halkını Irak diktatörünün merhametine terk etmek olur" diyor... ABD halkının önemli kısmı, o silahların, bırakın Türkiye'yi filan, ABD'yi bile vurabileceğine inanıyordu.
Devir hesap devri, devir bilanço devri, devir karzarar devri ya... "The New American" da William Norman Grigg, "Resmi yalanların yüksek bedeli" başlıklı bir yazıda şu "muhasebe"yi çıkarmış: * 100 bin Iraklı sivil öldü. * 1420 bin arası Irak askeri öldü. * 1300 (Pentagon'un tam sayısı 1355) ABD askeri öldü. * 10 bin ABD askeri (Pentagon'un tam sayısı 10 bin 372) ABD askeri yaralandı. * 150 milyar dolar (Pentagon'un rakamı, bazı giderler hariç, 102 milyar dolar) harcandı. * ABD bütçe açığı ve dış ticaret açığı büyüdü. ABD'nin asıl rakibi Çin, ABD'nin en büyük finansörü haline geldi. Buna, CIA'nın son açıklamasını, "Irak, Afganistan'ın yerine, teröristler için en önemli üs haline geldi"yi de ekleyin. Bir ABD'li olan, ne Saddamcı, ne anti-Amerikan olan, solcu filan da sayılamayacak Grigg'in temel sorusu şu: "Dünya, Saddamlı günlere göre daha iyi bir yer mi oldu?" "En azından, ölenler, öldürülenler için öyle değil" diye cevaplıyor.
Türkiye'nin böyle bir bilançosu var mı? Savaşa katılmadığı halde, "koalisyon ortağı" olarak, Irak'ta öldürülen 70 civarında vatandaşı bulunan Türkiye'nin. Mesela, şimdi daha mı güvende hissediyor kendini, daha mı çok ticaret yaptı, daha mı çok kazandı; Büyük ya da Genişletilmiş Ortadoğu Projesi'ne aklını kaptıran Türkiye'nin bilançosu ne?
Ama, bir tüccar defteri gibi tutulan, hanesinde yuvarlak sayılarla insan ölümleri yazan bu bilançolar bir yana... Böyle büyük bir yalanla inşa edilen savaş ve işgallerin en ufak bir utancının vicdanlara oturmadığı bir "demokrasi ve özgürlük" dünyası kaldı geriye. "Demokrasi" ve "özgürlük" gibi iki büyük insanlık ideali bu kadarını hak etmemişti!
|