Sarsmak için Gönül Yarası...
Lay lay lom ve şıkıdım bir hayat"ın gemi azıya aldığı bir dönemde çıkageldi Gönül Yarası ve bana da çok iyi geldi! Umarım, koca bir ülkeyi sirke çevirmek isteyenler, hayata, sadece ve sadece, kendi makamlarından, masalarından ve ceplerinden bakanlar da gitmiş ya da gideceklerdir Gönül Yarası'na.! Kim bilir belki, sarsılır, utanır ve başlarını öne eğerler!
Yavuz Turgul'un Gönül Yarası, neşe ve coşkuyu atlamadan, hayatın sorun ve sorumluklarını da paylaşıp aynaya tutmak isteyenlerin filmi... "Hatırlamak güzeldir" diyenlerin, gözyaşı dökmek isteyenlerin, hissedenlerin, rüzgara karşı yürüyenlerin, kaybettiği sanılırken kazananların, tepeden tırnağa insan olmayı hayal edenlerin filmi... Ve film, bu ülkenin insanlarını anlatıyor.. Her köşe başında, her sokak arasında, her mahallede, her meydanda, bazen uzak sessiz bir kasaba ya da köyde her gün her saat karşımıza çıkan insanların... Örnek mi istersiniz! O halde filmin öne çıkan kahramanlarıyla bir yolculuğa çıkalım... *Nazım... (Şener Şen..) Biliyorum, tabii ki beyaz sayfalara yazılmıştır ama tanıdım onu ben... O'nu ve benzerlerini.. "Varlık kenti"nden, "yoksun köy"lere uzanan idealist bir öğretmen... Olağanüstü hayaller kurdular yıllar yılı, her söze şirle başlayıp öyküyle tamamladılar, yola çıktıkları arkadaşlarına yürekten bağlandılar, ihanete uğradılar, sağlam durdular, tutkuları için ırak köylere uzandılar, birleştirici oldular, bazen kalabalık arasında yapayalnız kaldılar, kimi sevgileri hemen paylaştılar, kimilerini yarınlara bıraktılar... Ve "gönül yaraları"nı hiç kurutmadılar! * Dünya... (Meltem Cumbul) Ne zaman bir türkü sahnesi bulsa haykırmak isteyen, ne zaman bir türkü sesi duysa dile, yöreye bakmadan ağlayan pavyon kadını... Delicesine, öldüresiye bir tutkuyla ona bağlanmış adamı peşine takan, yalın sevgiyi bulduğundaysa sığınıp ayrılmak istemeyen ama paramparça bir hayatın kahramanı.. "Üçüncü sayfa haberleri"nde her gün rastlarız ona... Bazen neonlara bakarken, bazen de şöhrete uzanan yol boylarında... Ama "yol"lar çoğu zaman çıkmazdır! "Işıltılı hayatlar" birden bire söner! Dünyanın her yerinde benzerlerine rastlasak da bizim diyarlardaki yolculukları, geçmeye çalıştıkları karanlık ve sillesini yedikleri tokat, bir başka olur.. (Özel not.. Filmde, Meltem'in harika oyunu sürüp giderken bir "türkü bar"a gelinir.. Kürtçe bir türkü söylenirken, Dünya gözyaşı dökmeye başlar. "Nazım", "dilini biliyor musun?" diye sorar.. Dünya'dan cevap; Bu türküye ağlamak için sözlerini anlamak mı lazım abey?") Dünya'nın "Gönül Yarası" öldürücüydü!
* Halil.. (Timuçin Esen...) İşte bir "üçüncü sayfa" kahramanı daha... Kendisini terkeden ve ardından "ateşe yakın uçan" kadınını her delikte arayan bir ahir zaman erkeği! Sevgisini şiddetle yoğuran, sevdiği kadın uğruna "babaevi"nden kovulmayı göze alan ve namus belasını sırtlayıp yollara dökülen, ancak, yola kan ve duvar örüp, yar olmaya da yar etmeye de izin vermeyen bir deli gönül... "Gönül öldüren!" (Özel not.. Cimri davranmaya hiç gerek yok... Timuçin Esen'e, milyonlarca alkış..) * Mehmet... Güven Kıraç... İşte, "her mahalledeki milyoner"lerden biri.... Babası Nazım'ın ideallerini ve sakin duruşunu "hiç"e sayarken, para saymayı ve köşe dönmeyi daha çok önemseyen.... Beyaz eşya satarken "Beyaz Türk" olmaya özenen, taksi şoförlüğünde karar kılan babasına "konu komşuya rezil ettin bu kararınla" diyebilen, dedesinden kalan dahil, ne kadar eski İstanbul evi varsa "apartıman"a çevrilmesinin memlekete hayırlı olacağını söyleyen hayırlı evlat! O kadar hayırlı evlat ki "babaevi"ne sığınan ve yorgun babasının kalbinde güller açtıran kadına, yani "Dünya"ya, "Evimizde gözün varsa havanı alırsın " diyecek kadar mülküne düşkün! * Piraye....(Devin Çınar) "Şair Nazım"ın Piraye'si"nden mülhem, "Öğretmen Nazım"ın "Piraye" diyesi kızı.. Babasının "Seni seviyorum kızım"ına da "yuvarlanıp giden hayat"ta gül yüzlü bir bebeye de hasret, mahallemizin kızı... Herşeye karşın bütün kızlar gibi babaya tutkun ve "oğlan"ın aksine babaya az biraz çekmiş serin duruşlu ama bazen de kafası karışık iyi kalpli genç kızımız.. Filmin "Happy End"i... * Ve Takoz (Sümer Tilmaç..) Kalmadı galiba... Mahallemizin abileri kalmadı.. "Mahalle" kalmadı ki zaten... Sadece o abi ve mahallelere hasretimizi giderdiği için bile sarılabileceğimiz ihtiyar delikanlı.. Gün ve harp görmüş, yıkılmamış ayakta kalmış, paraya pula değil arkadaşlığa gönül vermiş ve "hayat ve gönül yaraları"nı sezebilen yarı bıçkın yarı efendi ama hep yürekli sıkı dost... (Özel not... Aslında Sümer Tilmaç da tam da "rol"ü için anlatılanlar gibi... Benim iyi yürekli dostum. Oyunculuk mu dediniz? Milyarlarca alkış..)
|