 |  |
  |
|
Bizim "O Sole Mio"muz, "Makber" değil midir?
Aklınıza gelen ne kadar ünlü tenor varsa, Caruso'dan Gigli'ye, Domingo'dan Pavarotti'ye, Bocelli'den Frangulis'e mutlaka "O Sole Mio"yu söylemişlerdir. Hatta Elvis Presley bile "İt's now or never" diyerek bu Napoliten şarkıyı yorumlamıştır. Biz de Hakan Aysev'den dinlemedik mi en son olarak? 1896'da sözlerini Giovanni Capuro'nun, bestesini Eduardu di Capua'nın yaptığı bu İtalyanca şarkının sözlerinde, fırtına sonrası serinlikten, güneşli günün güzelliğinden (Che bela cosa na jurnat'e sole/ N'aria serena doppo na tempesta) falan sözedilir. Güneşe (Sole) bir aşk ilanıdır bu şarkı. Belki de sevgili, güneşle simgelenmiştir. Geçenlerde Hamiyet Yüceses'ten "Makber"i dinlerken aklıma geldi O Sole Mio..
Her ulusun müzik kültürünün bir O Sole Mio'su var. Arjantin'in "La Cumparsita"sı da böyle değil mi. Gerçi bu tangoyu, Montevideo'lu (Uruguay) Gerardo Matos Rodriguez 17 yaşındayken besteleyip, bir yayınevine 20 Pesoya satmış. Ama sonra bunu Arjantin'li tangocular alıp, sözlerle bezemişler. Tangonun efsane ismi Carlos Gardel plağa söyleyince de, La Cumparsita Arjantin müziğini dünyadaki simgesi olmuş. Bizde de düğünler "Komparsita" ile açılmaz mı? Bizim "Makber"e gelince Sözler Abdülhak Hamit Tarhan'ın "Tarık"ından. Bestesinin ise Hafız Burhan Sesyılmaz'a (1897-1943) ait olduğu söylenir. "Her yer karanlık pür-n o mevki Mağrip mi yoksa makber mi yâ Râb Ya habgâh-ı dilber mi yâ Rab Rüya değil bu, ayniyle vâki
Kabri çiçekten bir türbe olmuş Dönmüş o türbe bir haclegâhe Bir haclegâhe dönmüşse türben Aç koynunu aç mâ-şukanım ben" Türk müziğinde Hafız Burhan'ın taş plakta satış rekorları kırdığı, Hamiyet Yüceses'in yorumu ile kuşaktan kuşağa aktarılan ve "Her yer karanlık" diye bilinen bu gazeli söylemeyen veya söylemeye teşebbüs etmeyen ses sanatçısı var mı. Hatta Sertab Erener ve sonra Burcu Güneş bile söylemediler mi Makber'i? Tıpkı O Sole Mio gibi Makber'i dinlerken de, sözlerin nereden geldiği ile fazla ilgilenmez geniş kitleler. Makber, Abdülhak Hamit'in diplomatik görevle bulunduğu Hindistan'da hastalanıp ölen eşi Fatma Hanım için yazılmıştır. "Çık Fatıma! lahteden kıyam et Yanımdaki haline devam et Ketn etme bu razı öyle bir söz Ben isterim ah öyle bir söz" Diyorum ki hangi kültürden olursa olsun, bu tür şarkılar hepimizindir. Örneğin sözleri Vecdi Bingöl'ün olan Saadettin Kaynak'ın "Bülbülüm gel de dile/ Söyle benimle bile/ Sesini duyur ele/ Çile bülbülüm çile"si söylenirken hangimiz katılmayız? Bu gün Mithat Özyılmazel'in "Ahenk Topluluğu"nun Yeditepe Üniversitesi'nde vereceği Kaynak'ı Anma Konseri'nde de "Çile bülbülüm" söylenirse kesinlikle yine böyle olacaktır. Geçenlerde Tophane Kılıç Ali Paşa Camii imamı Hafız Ali Necipoğlu'nun "Akustik"ten çıkan diskinde kasideleri ve bu arada Hacı Faik Bey'in "Nihansın dideden ey mest-i nazım"ını dinlerken, Sadettin Kaynak'ı andım. Kaynak da (1895- 1953) Sultanahmet Camii Başimamı değil miydi?
|