|
|
|
|
|
|
Kırlangıcın değerini bilmek
Bu yazımı uçakta yazıyorum. Bizimkiler sürekli "Ayşe yazını hep geciktiriyorsun" diye söylendikleri için, onları daha fazla kızdırmamak adına... Nasıl ama ne iş aşkı değil mi? Bir iş toplantısı için New York'a gidiyorum... Dün gece birisi beni öyle kızdırdı ki yazımı ona ithafen yazmak istedim. Bu zat-ı muhteremle ben çok iyi vakit geçiriyoruz. Birbirimizin dostluğundan inanılmaz keyif alıyoruz ama nedense, o sahip olduğumuz şeyi, bu sihri biraz hafife alıyor ve hoyrat davranıyor. O kıymetini, daha doğrusu böyle duyguların kolay yakalanmayacağını pek anlayabilmiş gibi değil ya da anlıyor da, -evet evet bence anlıyor- pek işine gelmiyor galiba. İşte bütün bunları düşünürken aklıma bir hikaye geldi ve bunu sizinle paylaşmak istedim. Kırlangıcın biri, bir adama aşık olmuş. Pencerenin önüne konmuş, cesaretini toplamış, tüylerini kabartmış, küçük sevimli gagasıyla cama vurmuş; tık tık tık... Adam içeride kendi işleriyle uğraşıyormuş... "Kimmiş onu işinden alıkoyan? Minik bir kırlangıç!" Kırlangıç telaşını bastırmaya çalışarak, deriin bir nefes almış ve şirin gagasını açmış, sözcükler dökülmeye başlamış... "Hey adam! Ben seni seviyorum. Nedenini, niçinini sorma. Bugün cesaret buldum konuşmaya. Beni içeriye al. Birlikte yaşayalım." Adam birden parlamış, "Yok daha neler? Olmaz alamam" demiş, "Sen kuşsun! Hiç kuş insana aşık olur mu?" Kırlangıç mahçup olmuş. Başını eğmiş ama pes etmemiş. Bir süre sonra tekrar pencereye gelmiş, bir kez daha şansını denemiş: "Adam, adam! Hadi aç şu pencereyi. Ben sana dost olurum." Adam kararlı, "Yok yok seni içeri alamam" demiş. Kuştan onu yalnız bırakmasını istemiş. Kırlangıç başını önüne eğmiş, çekip gitmiş. Aradan zaman geçmiş. Adam önce düşünmüş, sonra kendi kendine itiraf etmiş, "Hay benim akılsız başım" demiş. "Ne kadar aptallık ettim! Beklenmedik bir anda karşıma çıkan bir dostluk fırsatını teptim. Niye onun teklifini kabul etmedim ki şimdi böyle kös kös oturacağıma keyifli bir vakit geçirirdik birlikte." Pişman olmuş ama iş işten geçmiş. Yine de kendini rahatlatmayı ihmal etmemiş. "Sıcaklar başlayınca kırlangıcım yine gelir. Ben de onu içeri alır mutlu bir hayat sürerim" diye düşünmüş. Yaz boyunca kırlangıcın gelmediğini görünce, bilge bir kişiye gitmiş. Bilge kişi gözlerini adama dikmiş ve demiş ki: "Kırlangıcın ömrü altı aydır..." Hayatta bazı fırsatlar vardır, sadece bir kez karşına çıkar ve değerini bilmezsen kaçıp gider ve asla geri gelmezler. Dikkatli olun farkında olun... Neye sahip olduğumuzu iyice düşünün. Dünyada yaşayan diğer varlıklardan böyle bir haz alıp almadığınızı iyice tartın. Her şey bir yana sonradan pişman olacağınız şeyler yapmayın. Çünkü emin olun kimsenin kredisi sonsuz değil. Cepten yerken bir bakarsınız ki bütün krediler tükenmiş. Sonra dövün dur. "Ver yarini ellere, ver bir yerlerini yerlere" derler adama sonra. Hadi düşünün bakalım, acaba siz bugüne kadar kaç kırlangıç kovdunuz...
İlişki cadısı AYŞE
|
|
|
|
|
|
|
|
|