|
|
|
|
|
|
Şehrin yalnızları
Devlet İstatistik Enstitüsü'ne göre büyük şehirlerde yalnız yaşayanların sayısı hızla artıyor. Modern yaşamın bir bedeli olarak karşımıza çıkan yalnızlık zor olsa da, tek başına yaşayanlar kimseye bağımlı olmadıkları için mutlu.
Psikologlar yalnız yaşamanın zorlu bir yol olduğunu söylerken Türk toplumunda bireylerin özgürlüğünü rahatça yaşayıp yaşamadığını da sorguluyor. Devlet İstatistik Enstitüsü'nün araştırmaları ise ülkede yalnız yaşayanların sayısının her yıl arttığını gösteriyor. Özellikle de büyük şehirlerde... Son araştırmalara göre İstanbul'daki 16 evden biri "yalnız".
EVE GİRİNCE HEMEN TELEVİZYONU AÇIYORUM Size karışan kimsenin olmaması güzel ama boşluk hissi de oluyor. O yüzden eve girer girmez TV'yi ya da radyoyu açıyorum. Bu bir alışkanlık.
YALNIZLIK BİR YAZARIN EN BÜYÜK LÜKSÜ Yaş ilerledikçe, yalnızlık acı veriyor. En çok da yalnız uyumak insanı acıtıyor. Ama yazmak için mutlaka yalnız yaşamak zorundasınız.
ZATEN İŞİM RUTİN BARİ EVİMDE ÖZGÜR OLAYIM Mesleğim hep bir programa uymamı gerektiriyor. Oysa evimde rahatım. Ama asla uzun fermuarlı elbise giymeyeceksiniz çünkü kapatan yok.
BÖYLE ÇIKARCI BİR DÜNYADA YALNIZ YAŞANIR İnsan yalnızlığı seçmez, yalnızlık ona seçtirilir. Ama yalnızlık o kadar korkulacak bir şey değil. Birey olmak biraz da yalnızlıktan geçiyor.
Yalnızlar ve mutlular
Ülkemizde yalnız yaşayanların sayısı hızla artıyor. Kimi gönüllü, kimi zorunlu olarak seçiyor bu yaşam biçimini. Psikologlar ise yalnızlığın iyi ama zor olduğu görüşünde.
Yalnızlığım benim sidikli kontesim ne kadar rezil olursak o kadar iyi
Kumkapı meyhanelerine dadandık önümüzde altınbaş altın zincir fasulye pilakisi aramızda görevliler ekipler hızır paşalar sabahları açıklarda bulurlardı leşimi öyle sıcaktı ki çöpçülerin elleri çöpçülerin elleriyle okşardın beni
Yalnızlığım benim süpürge saçlım ne kadar kötü kokarsak o kadar iyi
Baktım gökte bir kırmızı bir uçak bol çelik bol yıldız bol insan bir gece sevgi duvarını aştık düştüğüm yer öyle açık seçik ki başucumda bir sen varsın bir de evren saymıyorum ölüp ölüp dirilttiklerimi
Yalnızlığım benim çoğul türkülerim ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi
1999 yazında kaybettiğimiz şair Can Yücel, bu dizelerle anlatmıştı yalnızlığı... Ama yalnızlık üzerine yazılan ve söylenenler bundan ibaret değil. Daha nice şiir, öykü ve şarkı var. Hepsinden önemlisi sokakta bize yalnız olduğumuzu ve giderek buna mecbur kaldığımızı hatırlatan bir "modern hayat" var. İyi midir, kötü müdür, insanlar buna gönüllü müdür mecbur mudur bilinmez ama Devlet İstatistik Enstitüsü'nün (DİE) araştırma sonuçlarına göre Türkiye'de, özellikle de İstanbul'da yalnız yaşayanların sayısı hızla artıyor. DİE'nin 1990 yılı verileri Türkiye'de tek kişinin yaşadığı hane sayısını 503 bin 830 olarak gösteriyor. 2000 yılında ise bu rakam 600 bine ulaşmış. İçinde tek bir kişinin bulunduğu ev sayısının 2005 yılında 766 bin, 2010 yılında 880 bin, 2025'te ise 1 milyon 340 bine kadar ulaşacağı tahmin ediliyor. Şu an İstanbul'daki 1 milyon 664 bin 821 evden, 95 bin 10'unda tek kişi yaşıyor. Yani her 16 evden 1'i yalnız... Mimar Sinan Üniversitesi öğretim görevlisi Sosyolog-yazar Zeki Coşkun, yalnız yaşayanların sayısının hızla artmasının, modernleşmeyi yaşadığımız anlamına geldiğini düşünüyor: "Çünkü modern zamanın aktörü bireydir. Bundan 200 yıl öncesine kadar Batı'da toplum sözcüğünün dar bir anlamı vardı. Modern dönem öncesinde 'toplum' sözcüğü cemaat, cemiyet kavramları ile ifadelendirebilir. Cemaat, cemiyet yapısı da türdeş bir kimlik demektir. Benzer ya da aynı hayatlar yaşanır. Orada birey yoktur, modern toplum ise bireyi, bireyselliği şart koşuyor." Coşkun, bugün gelinen noktada bu yalnızlığın nasıl bir şey olduğunu da sorgulamak gerektiğini söylüyor: "Çünkü fiziksel olarak yalnızsınız ama aslında hiçbir zaman yalnız değilsiniz. Televizyon, bilgisayar, cep telefonu gibi cihazlar sayesinde dış dünyayla bağlantınız çok yoğun. Fiziksel yalnızlık ile zihinsel, düşünsel yalnızlık arasında şu anda ayrım konulmuş değil." Uzman Psikolog Aslıhan Tokgöz Tozlu ise evde yalnız yaşamak bireysel bir tercih ise kişiyi psikolojik olarak pozitif etkileyeceğini söylüyor: "Yalnız yaşamak kişinin kendi özgür iradesiyle aldığı bir kararsa, beklentilerini gerçekleştirdiği için hayattan daha fazla doyum alır. Ancak yalnız yaşamanın getirileri ve götürülerini de iyi hesaplamak, Türk toplumunda bunu rahatça yaşayabiliyor mu, onu sorgulamak lazım. Bu seçtiği yol, diğerine oranla daha zorlu bir yol olduğu için savaşmak zorunda kalacak ve bu durum onu daha da güçlü kılacaktır." Tokgöz aslında bunun da kişiden kişiye değiştiğini hatırlatıyor ve bazı insanların yalnız yaşamanın getirileri ile başa çıkamayabileceğini, bunun da onu daha mutsuz kılacağını söylüyor: "Yine de psikolojik anlamda, yalnız yaşamanın kişiliği güçlendirdiği doğru. Çünkü sorumluluk artıyor bu da kişisel gelişimi sağlıyor." Tokgöz, yalnız yaşamanın insanın geniş bir sosyal çevreye sahip olmasını da etkilemeyeceğini hatırlatıyor. Farklı yaş ve meslek gruplarından, yalnız yaşayan kişilerle yaptığımız görüşmede Tokgöz'ün bu düşüncelerini doğruluyor. Evlerinde yalnız bir hayat süren bu insanların hemen hepsi hareketli bir sosyal hayata sahip olduklarını anlatıyor...
Eylem Bilgiç
|
|
|
|
|
|
|
|
|