İndirimin sinyali kamu bankalarından geldi
Merkez Bankası'nın Para Politikası Kurulu önceden açıklanan ilk toplantısını yaptı. Faizi bir puan düşürme kararı aldı. Gerekçelerini açıklamayı iki gün sonraya bıraktı. Bu gelişmenin ilk öncü sinyalini, kamu bankaları geçtiğimiz hafta faizleri bir puan azaltarak vermişlerdi. Kararı değerlendirmeden önce, bir önemli nokta üzerinde tekrar durmakta yarar var. Merkez Bankaları faiz düzeyini belirlerken, kural, önündeki bir yıllık gelişmeleri dikkate almasıdır. Bu husus defalarca vurgulanmasına rağmen, basında çıkan çeşitli yorumlarda hala, bu Kurulun 2004 yılı gelişmelerini değerlendireceği ya da geçmişe bakarak bir karara varacağı gibi bir sonuca varılmasına şaşırmamak elde değil. Faizler ile ilgili kararların alınışında unutulmaması gereken bir nokta da ileriye bakış sürecinin statik değil dinamik bir süreç olduğu gerçeğidir. Bir yıllık dönemi dikkate aldığımızda, her yeni ay, bu süreyi aynı biçimde bir ay ileriye atacaktır. Örneğin, yıl ortasına geldiğimizde, 2006 yılının ortasında olası gelişmeleri analiz etmek gerekecektir. Dinamizm bu anlamdadır. Dün Merkez Bankası'nın aldığı faiz düşürme kararına kişisel olarak katılamıyorum. Nedeni ise önümüzdeki bir yıllık döneme baktığımda enflasyon ve büyümede görebildiğim olası gelişmeler. Her ne kadar bizim Merkez Bankası, "benim temel amacım fiyat istikrarını sağlamak ve sürdürmektir" dese de, büyüme dahil tüm gelişmeleri dikkate almak zorundadır. Bu gelişmeler fiyatların düzeyini etkiler. Özellikle büyüme ve büyümenin kaynakları bu göstergelerin temelinde yeralır. Şimdi önümüzdeki dönemde olası gelişmeleri bir de biz gözden geçirelim. Enflasyonda hedeflenen % 8 oranına karşın enflasyonist eğilimler % 10 civarında yıllık fiyat artışını işaretlemekte. Nedeni, hükümetin açıklanan bazı politika kararlarının % 10 civarında artış oranlarını içermesi. Maaşların, ücretlerin, asgari ücretin ve bütçe büyüklüklerinin belirlenmesinde öngörülen artışlar bunlara örnek. Merkez Bankasının beklenti anketlerinde de ortak nokta 2005 yılı için % 10 enflasyonda buluşuyor.
Reel faiz % 6.4'e iner Yıl bu enflasyon oranı ile biterse, reel faiz, % 18'lik Merkez Bankası kısa vadeli faizine kıyasla % 7,3 şeklinde oluşacaktı. Dün belirlenen % 17 oranı dikkate alınırsa reel faiz % 6,4 olacaktır. Nereden bakarsanız bakın, Türk Ekonomisinde son 15 yılda gözlenen en düşük reel faiz oranları ortaya çıkacaktır. Borç dinamiklerini olumlu yönden etkileyecek bu reel faiz oranı, öte yandan toplam iç talebi uyarıp enflasyonist eğilimleri canlandıracak bir nitelikte de taşımaktadır. Büyümeye baktığımızda, ekonominin fazla ısınmasının sonuna gelindiği anlaşılmaktadır. Bu yıl büyümenin hedeflenen % 5 oranında gerçekleşeceği beklenebilir. Ancak, geçmiş yıllara kıyasla bir anda % 6 veya %7 oranlarında oluşacak reel faizlerin "ısıtma" etkisini de dışlamamak gerekir. Ayrıca, Avrupa Birliği, Kıbrıs ve Kuzey Irak ile ilgili olası gelişmelerin, finansal stresi arttıran nitelikler taşıyacağı da düşünülürse, kısa vadeli faiz düzeyinin bu aşamada % 18'den aşağı inmesinin zorluğu bir kez daha ortaya çıkmaktadır.
Umarım haklı çıkarlar Enflasyon, büyüme ve politik gelişmelerin bu çizgilerde beklenen trendi karşısında Merkez Bankası'nın faizi düşürmesini beklemek gerçekçi bir davranış olmayacaktı. Ancak karar alındı, faiz bir puan düştü. Umarım, ilerideki gelişmeler Merkez Bankasını haklı çıkarır ve faizi arttırmak zorunda kalmaz. Merkez Bankalarının bağımsızlık düzeyi faiz artırımlarında ortaya çıkar. Gerektiği zaman vakit geçirmeden artırım kararı alan Merkez Bankaları bağımsızlıklarını pekiştirirler.
|