|
|
Para Politikası Komitesi ve faiz belirleme
Merkez Bankası'nın Para Politikası Kurulu (PPK), bugün, önceden planlanmış ilk toplantısını yapıyor. Bu toplantılar her ayın 8'inde tekrarlanacak. Amaç, dünyanın saygın merkez bankaları gibi, faizin düzeyini her ay gözden geçirip, belirlemek. Merkez Bankası'na bu olanağı veren 2001 yılında çıkarılmış yeni kanunundan önce, faiz belirleme yetkisi bankanın başkanına verilmişti. Gücü sevenler için bulunmaz bir yetkiydi ama, çağdaş bir yöntem değildi. Kanun değişti. Bu görev için bir kurul, Para Politikası Kurulu, oluşturuldu. Dünyanın saygın merkez bankaları faiz ile ilgili karar alırken, 'o günkü ortamı değil, gelecek bir veya mümkünse iki yıldaki olası gelişmelere" bakarlar. Enflasyon düştü, büyüme yükseldi, sanayi üretimi aynı kaldı gibi kısa dönemdeki gelişmelere veya geriye dönük değerlendirmelere göre değil, ileriye bakarak faizi belirlerler. Merkez Bankası'nın da aynı şekilde davranacağına inanıyorum. Faizlerle ilgili karar almak kolay bir iş değildir. Merkez bankaları, önlerindeki döneme ilişkin öngörüler yapmak için ulaşabildikleri bilgileri ve toplayabildikleri verileri değerlendirirler. Ücretler, mal fiyatları, döviz kuru değişimleri, gayrimenkul fiyatları, dış talep, maliye politikası, iç finansman mekanizmaları ile ilgili olarak toplanan bilgiler, izlenecek para politikasını belirleyen temel unsurlardır. Bazı merkez bankalarındaki makroekonomik modelleme çalışmaları da buna yardımcı olur. Bazıları ise, bilimsel modellemelerden daha çok pragmatik yöntemlere dayanarak analiz yapmaktadırlar. Merkez bankalarının önümüzdeki dönemde gelişmelerini tahmin etmeye çalıştıkları iki önemli gösterge enflasyon ve büyümedir. Bunların olası trendlerine bakılır. Riskler tartışılır. Enflasyonda hedeflenen düzeyden sapma olasılıkları analiz edilir. Büyümede beklenen gelişmeler, ülkenin potansiyel büyümesi ile karşılaştırılır. Büyümenin enflasyona etkileri varsa üzerinde durulur. Bu yöndeki değerlendirmeler üzerine hazırlanan dökümanlar para politikası kurulunda görüşülür. Faiz ile ilgili karar, bütün bu çalışmalar sonucu alınır. Kamuoyuna da nedenleriyle açıklanır. Özellikle kısa vadeli faiz oranlarının piyasaların en fazla ilgilendikleri politika aracı olması nedeniyle, merkez bankaları kontrolündeki faizlerle oynayarak bekleyişleri şekillendirmesi bu türden bir pragmatizmi de beraberinde getirmiştir. Piyasalar da bunu beklerler. Faizin sinyal etkisi ile yönlerini bulurlar. Davranışlarını belirlerler. Bu süreçte başarı için üç nokta çok önemlidir. Birinci nokta merkez bankasının güvenilirliği ile ilgilidir. Piyasalar ve kamuoyu, "merkez bankası bu işi doğru yapıyor" kanısına ulaşırsa iş kolaydır. Bu taktirde, James Tobin'in deyimiyle, merkez bankaları kısa vadeli faizleri değiştirerek 30 yıl vadeli finansal varlıkların fiyatı ile oynayabilir. İkincisi, diğer politika uygulamalarının bu süreci desteklemesi şarttır. Hem politik destek, hem de sağlıklı maliye ve ücret politikaları ile gerekli yapısal önlemler, merkez bankalarının doğrudan kontrol edemediği enflasyonla mücadelede, işini kolaylaştıracaktır. Son nokta ise, piyasadaki bazı finans oyuncularının, işin teorik yanını bilmelerine karşın, her faiz indiriminden kar yaratmaları nedeniyle, faizin düşürülmesi için kamuoyu oluşturmalarıdır. Buna özellikle dikkat edilmesi şarttır.
|