Merkür kıpraşma
Ne atom bombası, ne Londra Konferansı, ne de Avrupa Birliği Krizi. İnsanın neresi ağrıyorsa canı orada oluyor. Yani ne diyeceğimi bilemiyorum. Her şey bu kadar mı ters gider canım? Dünyamız ateşten bir topkenden beri bu Merkür orda durup durur diye düşünürdük biz... Ne zaman ki astronominin varlığını keşfettik; gezegen olayına yükseldik. Ve ne zaman astrolocik bünyede gazetelerin günlük burç fallarının ötesinde bir takım durumlar olduğu gerçeğini kabul edip bi de üstüne üstlük (kaban!) ilgi duymaya başladık Merkür adıyla nam gezegen ne menem oynak bişeymiş bunu anladık. Sizi bilmem ama affinıza mağruren diyeceğim şu ki burnum boktan kurtulmuyor bayramdan beri. Bu salak Merkür'ün geri geri gittiği 30 Kasım itibarıylan öyle akla zarar şeyler oldu ki ne siz sorun ne ben yaziyim diyeceğim amma its too leyt canlarım. Sondan başlayacak olursam Merkür etkisinden nasibini alan 'Büyü' filminin galasına gidecekken son anda çark ettim. O gün itibarıyla zebahınan kalkıp baktım ki boğazıma köpek pislemiş! Ve bu duygu gala saatine kadar geçmedi 'e hadi kır ayağını da evde otur, zaten galalar da insan kim vurduya gidiyor' (her bakımdan) dedim kendi kendime. Öyle ya; başınıza gelebilecek en bildik şey olan resminizin çekilme hadisesi misal: Ben bugüne kadar o kalabalıkta çekilmiş bir tane iyi resmimi hatırlamam. Diyeceğim o ki Allahü teala kimbilir neleri öğrenmem adına başıma sardığı onca tersliği 'e buna şimdilik yeter bu kadar' diyerekten nihayete erdirme kararı almış olacak ki beni oraya yollamadı.
KURŞUN DÖKTÜRECEĞİM Orada bulunan tanıdık tanımadık her bir kimseye gecikmiş bir 'geçmiş olsun' demek boynumun borcu. Düşmanlar ellerini oğuşturup saçlarının kınalarını yenileyerek, dost ahbap takımı da bilgi tazeleyerek okusun varsın. Başlıyoz: Hani Amasya'da, dizi filmde kullandığım arabayı geri geri giderken duvara çakmıştım ya. O gün bu gündür sanırsam boynum koptu! Fizik tedavi dediğimiz sahiden faydalı mı asla bilemeyeceğim faaliyetler içersindeyim... İstanbul'a döner dönmez evime hırsız girdi biliyorsunuz. Bu işin safrasıyla uğraşırken, bu kez kendi arabamı bir minibüsle tokuştudum? Evde ki terslikler ya... Buzdolabının kapağı düştü üzerime!.. Banyo?.. Banyo da 'hani bana, hani bana' demek tavındaymış meğersem. Benim evde çalışan, her biri birbirinden değerli ve kaliteli(!) hanımlar her dakka banyo yapıcam diye üst kattaki banyonun vanasını bi güzel bozun ordan su sızsın sızsın aşağıdaki banyonun tavanına işlesin işlesin; sonra tavanın bi bölümü bi gün daaan diye yerle yeksan olsun, Ayşegül diş fırçası elinde kalakalaraktan bu ibret tablosu içindeki yerini alsın... Daha bitmediii... Ama yer problematiğinden haftaya sarkacak korkarım. Hem o zamana kadar felaketler zincirine yeni halkalar eklenir fena mı?! Bu arada yanlış anlaşmalar, telefon mail vb trafiğinde kesintiler, haberleşememeler, alınganlıklar sinir gerginlikleri gırla... 20 Aralıkta Hazreti Merkür normale dönecek. O zamana kadar gardıroba saklanmayı düşünüyorum. Dost ve müşterilerin bilgisine... Bana bak; bu 'Büyü' bana mı yapıldı yoksa!? Ben bi kurşun döktürüp gelicem. Bekleyin anacığım...
|