|
|
|
|
|
|
100 yıl yaşamak ister misiniz?
Batılılar uzun yaşamın formülünü bulmak için milyonlarca dolar harcarken Türkiye'de 1952'de kurulan "Yüz Yıl Yaşamak İsteyenler Cemiyeti" işin sırrını çözmüştü.
Başkanlığını Ali Rıza Akısan'ın üstlendiği "Yüz Yıl Yaşamak İsteyenler Cemiyeti" üyelerine göre uzun yaşamanın sırrı "Yaşamak için yemek". Bugün çoğu hayatta olmayan dernek üyeleri sadece çiğ sebze ile besleniyormuş. Son sayısında 100 yıldan fazla yaşayanlara yer veren Time Dergisi'nin önerileri de cemiyetinkiyle benzerlikler taşıyor.
100 yıl yaşamak tesadüf değil
1952 yılında kurulan "Yüz Yıl Yaşamak İsteyenler Cemiyeti" üyelerine göre uzun yaşamın sırrı çiğ sebze yemekte saklı.
Uzun ömürlü olmak için yiyeceklere dikkat Hayattan zevk almayı başarabilen, mutluluğu ve sevgiyi yakalayan, ürettikleriyle tatmin olan biri için bu keyifli süreyi uzatmak istemekten başka bir seçim olabilir mi? İşte 1950'li yıllarda sağlıklı ve genç kalarak uzun yıllar yaşamayı amaçlayarak "Yüz Yıl Yaşamak İsteyenler Cemiyeti" adı altında bir araya gelen bir grup da daha o yıllarda bu konuda büyük adımlar atmayı başarmış. 8 Şubat 1952'de Prof. Dr. Ali Rıza Akısan'ın başkanlığında kurulan derneğin hami başkanlığını ise dönemin TBMM Başkanı Refik Koraltan üstlenmiş.
Derneğin bugün artık çoğunluğu hayatta olmayan üyeleri arasında Dr. Kamil Seslioğlu, umumi katip Fehmi Asya, kasadar Sami Hug, propaganda şefi R. İsolabella ve üye diş doktoru Siret Dosdoğru, koruyucu hekimlik şubesi başkanı Dr. Y. Razzon, Yaşlıları Gençleştirme Şubesi Başkanı Dr. Kadri Ocar bulunuyor. Amerikalı Dr.N. W. Walker da derneğin fahri başkanı olarak yer alıyor. Hastalığı süresince Arizona'da bir sağlık enstitüsü bulunan Dr. Walker'ın yanında kalarak doktorların mucize olarak nitelendirdiği halde iyileşen Akısan, bu tarihten itibaren kendini bitkilerle tedaviye adamış. Uzun yıllar Milli Eğitim Müdürlüğü'nde müfettişlik yapan Akısan, emekli olduktan sonra Oxford'a giderek bitkilerle tedavi konusunda eğitim almış. Bugün 66 yaşında olan yeğeni Alp Cengizoğlu'na göre, Akısan doktorların 3 aylık ömrü kaldığını söylemelerinin üzerine kendini tamamen bitkilerle tedaviye adayarak kısa sürede iyileşiyor.
Dayısının saçlarının genç yaşta döküldüğünü, ama buğdayın yeşil yaprağından özel olarak hazırladığı suyu içerek yeniden saçlarının çıkmasını sağladığını söyleyen Cengizoğlu şunları anlatıyor: "Dayım bütün hayatını bitkilerin sırlarını öğrenmeye adamıştı. Müfettişlikten emekli olduktan sonra Oxford'a giderek bitkiler üzerine okudu. Eğitimini tamamladıktan sonra Türkiye'de de bu konuda klinik açılması ve eğitim verilmesi için Meclis'e başvurdu." Cengizoğlu, dayısının bitkilerle yarattığı mucizelerle ilgili de şu bilgileri verdi: "Bir dönem benim mide rahatsızlıklarım oldu. Buğdayın yeşil yaprağından elde edilen suyu bana içirerek iyileşmemi sağladı. Ayrıca dayımın saçları çok genç yaşta dökülmüştü. Bu buğday yaprağı suyuyla kendi saçlarının çıkmasını da başardı. Çok az yemek yerdi. Hafta sonları bize geldiği zaman sadece birkaç lokma çiğ sebze yerdi, o kadar.'' Cengizoğlu'ndan öğrendiğimize göre Ali Rıza Akısan'ın 100 yıl yaşama isteği ne yazık ki gerçekleşememiş. 60'lı yıllarda bir gezi için Hong Kong'a giden Akısan, bıçaklı bir saldırı sonucu hayatını kaybetmiş.
GENÇ KALMANIN SIRLARI Prof. Dr. Akısan'ın sağlıklı yaşam ve bitkilerle tedavi konularında pek çok kitabı var. 1958 yılında kendi yayınevinden çıkardığı "Genç-Sıhhatli-Güzel Kalmanın Sırları" adlı kitapta da derneklerinin amacını şöyle anlatıyor: "Hiç kimse bu dünyayı kendi arzusuyla terk etmek istemez. Birkaç anormal veya akli muvazenesi bozuk insan, bazı istisnai ve irade hududunu aşan vakalar hariç herkes elinden geldiği kadar uzun bir müddet yaşamak, hem de sıhhatli ve genç kalarak eli ayağı tutar ve gözleri görür bir halde bu dünya nimetlerinden zevkalmak ister. O halde dava; hasta olmamanın, uzun ömürlü olmanın çarelerini aramak ve bulmaktır."
NELER YENİLMELİ? Dernek üyelerine göre en tehlikeli gıdalar süt, nişastalı maddeler, et, balık, tavuk, şeker. Sütün yaşlılarda verem ve zatürree mikrobunu beslediğini, nişastalı maddelerin kalp, siroz, şeker ve kanser gibi çeşitli hastalıklar yaptığını, dişleri çürüttüğünü iddia ediyorlar. Prof. Dr. Akısan, 11 Ocak 1958'de derneğin son yıllık toplantısında yaptığı konuşmada şunları söylüyor: "Uzun ömürlü olmak için ilk şart ırsiyettir. Yüzyıl ve daha ziyade yaşamış kadın ve erkekler üzerinde uzun yıllar etüdler yapmış Dr. Besençon da bunu tasdik etmiştir. Sıhhatli ve genç kalmak dolayısıyle de uzun ömürlü olmak istiyenlerin; müküs yapan gıdalar arasına giren (et, balık, tavuk ve süt ve mamullerinden; un, ekmek, pilav, börek, pişmiş patates ve kuru sebzeler gibi nişastalı gıdalardan; şeker ve şekerle yapılanlardan) vazgeçmeleri gerekir.
Figen Yanık
|
|
|
|
|
|
|
|
|